Paylaş
Bir arkadaşımın çocuğu bu yıl ilkokula başladı. Anaokulu mezunu, tam yaşında başladığı için 4+4+4’ün mağdurlarından değildi çocuğu. Evinin hemen yakınındaki bir okula giden şanslı azınlıklardan biriydi. Kısacası her şey yolundaydı. Üstelik okulda pek de popüler bir öğretmenin sınıfına düşmüştü. Sınıf mevcudu 25 kişiydi, üstelik gözde bir semtin gözde okuluydu. Daha ne olsun!
Durum hiç öyle olmadı. Önce yavaş yavaş şikayetler gelmeye başladı. Çocuğu akşam eve geldiğinde öğretmenin kapıcı çocukları ayrı sıralara oturttuğunu ve onlara sürekli bağırdığını anlatmaya başladı. Baba ve anne çocuklarının abarttığını düşündüler, ama her akşam oğulları yeni bir senaryo ile karşılarına geçince bu duruma soruşturmaya başladılar. Tam bu soruşturma sürerken, çocukları eve bu kez de “Öğretmen konuştuğum için önce arkadaşımın, sonra da benim başıma vurdu” dedi.
Akşam akşam ne yapacaklarını şaşırdılar. Bir yandan öğretmene gidip, bu şiddeti sormak istiyor, bir yandan da “eti senin, kemiği benim” anlayışından olsa gerek “ya çocuğumuza kötü davranırsa!” endişesini taşıyorlardı. Durumu bana anlattıklarında gerekeni yapmalarını önerdim.
Neydi gereken? Önce öğretmene çocuklarının bu anlattıklarının doğru olup olmadığını onaylatmak olmalıydı. Çünkü, bazen çocuklar nadir de olsa olmayan şeyleri yaşamış gibi aktarabiliyorlar. Hatta bazıları anne babaları arasında bile bu oyunu oynayabiliyor. Örneğin, annesine giderek, babam bana vuruyor, kötü davranıyor diyen çocuklar oluyor.
Bu durumu aktardıktan sonra öğretmenin davranışlarından, sözlerinden, mimiklerinden zaten doğruyu yakalamanız an meselesi. Doğru, çocuğunuzun aktardığı gibiyse derhal ilgili yerlere yazılı şikayette bulunun. Durumu yönetime aktarın. Çünkü, şiddet affedilmez. Fiziksel de olsa, sözle de olsa şiddete izin vermeyin, buna tolerans göstermeyin.
Sık sık ailelerden veya öğretmenlerden, “Bir çocukla baş edilemiyor, öğretmen 30 çocukla nasıl baş etsin” sözlerini duyuyorum. Bu da doğru değil. Öğretmenler eğitimlerini alırken pedagojik formasyon dersi alıyorlar. Yani her tür çocukla nasıl başedeceklerini, sınıf yönetimini, sorun çözmeyi daha üniversite yıllarında ediniyorlar. Tecrübeleriyle de bunu pekiştiriyorlar. Tabii ki zorlandıkları, zaman zaman sıkıntı yaşadıkları oluyor. Ama, iyi öğretmen her zaman bu çocukları sınıfta tutmayı, onlarla başetmeyi bilgisi, tecrübesi ile başarıyor.
Sakın ola bu gibi durumlarla karşılaştığınızda “Aman çocuğuma takarlar” diye düşünmeyin, sessiz kalmayın. Ama bütün bunları yaparken de soğukkanlılığınızı koruyun. Eğitimde ne Milli Eğitim Bakanlığı, ne de diğer yetkililer şiddete sıcak bakmıyor, bu durumda olan öğretmen ve yönetime pek de müsamaha göstermiyorlar. Ayrıca şiddetle eğitilen bir çocuğunuz zaten zararların en büyüğünü görüyor demektir unutmayın.
Paylaş