Paylaş
Okul öncesi eğitimin zorunlu hale gelmesinin önündeki en büyük engellerden biri de büyüklerimiz.
“3 yaşında çocuk okula mı gider?, mikrop kapar” ya da “Çocuğu başından savmak için okula gönderiyorlar” sözlerini anneler sık duyar.
Aman diyorum, bunlara kulaklarınızı tıkayın. Zaten Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim Genel Müdürü Funda Kocabıyık, UNICEF’le başlattıkları çalışma ile işte bütün bu algıları kıracak, anneleri, büyükleri bilinçlendirecek bir kampanyaya başlıyor. Özellikle Eylül ayından sonra bu konuda medyada, kurumlarda çok geniş bilgilendirmeler yapılacak.
Funda Kocabıyık’la görüşürken ücretlerle ilgili konuları da sordum. Yaşayanlar bilir, bu kurumların kapısını çaldığında farklı farklı ücretlerle karşılaşılıyor. Özel sektöre sözüm yok. Onların ücretleri serbest. Tutturan tutturduğu kadar istiyor. Ama resmi kurumlarda bir ücret skalası bulunmuyor.
Kırtasiye parası, yemek parası farklı uygulanıyor. Aylık aidatlar da yine Bakanlığın belirlediği standartların çok üstünde olabiliyor.
Genel Müdür Kocabıyık, geçen yıl Türkiye ortalamasının 150 TL olduğunu belirtiyor. Ücretler de, her ilde farklı farklı belirleniyor. En alt ve üst limit alınıyor. Okullarda sabah kahvaltısı ve öğlen yemeği olduğu için ücretler biraz pahalı. Ama Türkiye ortalamasına bakarsanız ödenmeyecek gibi değil. Zaten zorunlu hale gelince bu ücretler aşağı da çekilir umudunu taşıyorum.
Zorunlu eğitim 5 yaşında başlayacak, ama UNICEF ve Milli Eğitim Bakanlığı çocukların 3 yaşından itibaren, yani bezden kurtulur kurtulmaz okula gönderilmesinden yana. Çünkü, akranlarıyla sistemli bir eğitimin, çocuğun zihin gelişimi için daha yararlı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış durumda.
Onun için siz siz olun çocuğunuz 3 yaşına geldiyse şimdiden size en yakın okulu araştırın. Resmi ya da özel hangisi bütçenize uyuyorsa üşenmeyin, kapısını çalın. Bir süre sonra zaten farkı göreceksiniz. Ben de oğlumu 3 yaşında gönderdim, hiç pişman olmadım. Öneririm...
Paylaş