Paylaş
Şöyle bir düşünün. Çocuğunuzu güle oynaya okula verdiniz. Büyük ümitle akşamı bekliyorsunuz. Ve sizin minik, eve geldiğinde okuldan nefret ettiğini söylüyor. Ne kadar telkinde bulunursanız bulunun, ne kadar okulu övücü sözler söylerseniz söyleyin nafile.
Onu yine okula sevdirecek, öğrenmenin zevkini yaşatacak, o yolculukta yanında rehberlik edecek kişi öğretmen. Sizin yapabileceğiniz tek şey var öğretmenle işbirliği yapmak.
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Talim Terbiye Kurulu Başkanı Prof.Dr. Ziya Selçuk yapılan araştırmalarda öğrencilerin en büyük korkularını bakın nasıl sıralıyor:
1) Öğretmenin kendisini sevmediğini düşünmesi
2) Sınıf önünde hata yapmak
3) Düşük ya da kötü not almak
Bütün bu üç unsurun yolu da öğretmenden geçiyor. Okula ilk başladığında her çocuk öğretmeni anne ya da baba yerine koyuyor. Annesi gibi onu sevmesini, korumasını önemsiyor. Ama, öğretmenin herhangi bir tutumu karşısında çok etkileniyor. Başka öğrencileri kucaklayıp, onlara “aferin” deyip, kendisine aynı davranışta bulunmaması eğitim hayatını çok etkiliyor.
Lütfen kızmayın!
Aslında öğrencilerin en büyük korkularından biri de sınıf önünde hata yapmak. Ama bu da öğretmene bağlı. Çünkü, hata yaptığında onu küçümseyen, hatta sert davranarak “Otur yerine!” demek yerine öğretmen onun hatasını telafi etmesine izin verse çocukta böyle bir korku oluşmuyor.
Dikkat edin, bazen çocuklar biz anne babalara da “Bir şey söyleyeceğim, ama doğru mu bilmiyorum” derler. Aynı şeyi parmak kaldırdıklarında öğretmenlerine de söylerler. Yani, bu sözlerin altında “Ben hata yapabilirim, emin değilim söylediğimden. Ama lütfen kızmayın, bağırmayın” demek ister. Yani çocuk daha önce parmak kaldırdığında yanlış bir şey söylemiş ve ciddi zılgıt yemiş. Bu tecrübeden hareketle cesaretini toplayıp, yine bildiğini söylemeye çalışıyor. Eğitimciler ya da biz aileler onların o son cesaretini de yok etmeyelim ki hayallerini, kafasındakilerini bizimle paylaşsınlar. Ayrıca hata yapıyorlarsa yapsınlar. Doğruyu zaten zamanla öğrenirler...
Son olarak “düşük ya da kötü not aldığında” kimbilir onları ne kadar hırpalıyoruz ki, minik kalplerinde büyük korku yaşıyorlar. Not açıklamalarında kimi zaman “Ama bütün sınıf böyle aldı” diyerek daha sormadan bir şeyler söylemeye çalışıyor, kimi zaman da “Soruları anlamadım, heyecanlandım” diyerek yalanlara başvuruyorlar.
Oysa, biz anne babalar ya da en önemlisi eğitimciler şunu bilmemiz lazım. Çocuk başarısından ders alıyor, başarısızlığından değil. Yani, başarısızlığını sürekli yüzüne vurup, hatırlatmak yerine başarıya teşvik etmek daha doğru değil mi?
Paylaş