Paylaş
Sizi bilmiyorum ama bir dönem ben de yapmaya kalktım. Sonra cebren ve hile ile vazgeçirildim.
Oğlum okula başladığında verilen ödevleri birlikte yapmaya kalktık. Hele proje ve performans ödevlerine iyice burnumu sokmaya başlayınca biraz oğlum, biraz da sağduyum buna “hayır” dedi. Yardım derken ona yön gösterme ya da konuyu tartışmayı kastetmediğimi anlamışsınızdır sanırım. Yaptığım şey bizzat ödeve hakim olup, onu yapmaya kalkışmaktı.
Yapanlar beni çok iyi anlar. Nedense birçok anne gibi çocuğumun o ödevi yapamayacağına, zamanının yetmeyeceğine, yaşının üzerinde bir çalışma verildiğine o dönem inandım.
Eminim birçok evde bu yaşanmıştır ya da yaşanıyordur.
Hangi anneye sorsanız çocuklarına destek olmak, sözüm ona iyilik yapmak için bunu yaptığını şefkatle anlatır. Öğretmenin fazla ödev verdiğinden, çocuğunun bunun altından kalkamayacağından yakınır.
Zaten o güne kadar sürekli arkasından toplanan, hazıra alışan çocuk da bu ödevi tek başına yapacağını düşünmez. Ödevi kendisiyle birlikte özellikle annesine verilmiş gibi hisseder, bu yardımı garipsemez.
Doğduğu andan itibaren yatağını toplamaya, önüne yemeğini getirmeye, hatta bir yaşa kadar tuvalete götürmeye alışmış bizler için bu çok da tuhaf bir durum değil. Yani ödevi yapması gereken de, yapan da memnundur. Ahh şu eğitimciler, uzmanlar olmasa.
İşin uzmanları, eğitimciler ve pedagoglara göre ise bu sessiz dayanışma pek de normal değil.
Çocukların sorumluluk edinmesini, yeterlilik kazanmasını engelliyoruz
Uzmanlar, ödevleri çocukların kendi çabasıyla hazırlaması gerektiği düşüncesinde. Çünkü her çocuk çok özel durumlar dışında ödevini kendi başına yapabilecek kapasiteye sahip. Ödevlerin herhangi bir nedenle yapılamaması durumunda anne baba önce ödevle ilgili sıkıntının nedenlerini araştırmalı, çocuğunun öğretmeni ile iletişime geçmeli, çocuğunun sıkıntılarını öğretmeniyle paylaşmalı ve dürüstçe kendisini ifade etmesi konusunda destek vermeli.
Çocuklarımıza iyilik yapma isteğiyle onların sorumluluk edinmesini, fiziksel yeterlilik kazanmalarını engellediğimizi bir türlü fark edemiyoruz. Bazen çok ileri yaşlara kadar bu destek sürüyor. Sonunda her adımda anne babaya yaslanan, soran,sormadan hareket edemeyen bağımlı çocuklar yetiştiriyoruz.
Öğretmenler ödevini kendisi yapmayan çocukla özel ilgilenmeli
Burada da öğretmene de çok iş düşüyor. Ödev kontrolü yapan öğretmen, sınıf ortalamasının üstünde bir ödevle karşılaştığında ya da öğrencinin ödev yazısı ile günlük sınıf yazısının birbirine uymadığını gördüğünde önlem almalı. Çocuğu bir kenara çekip, bunu uygun dille kendisinin yapması gerektiğini anlatmalı, bu konuda ısrar devam ederse anne baba ile görüşmeli. Yoksa bazı yerlerde olduğu gibi anne babaların yaptığı ödevleri de sergilememeli.
Öyleyse çocuğumuzun ödevini iş edinmekten vazgeçelim.
Koruyuculuk yaptığımızı sanarak, ona zarar veriyoruz. Çocuğumuzun verilen ödevi herhangi bir nedenle eksik yaparak, sınıf ya da öğretmen karşısında mahcup olmasını istemeyiz. Bunun için de bir çırpıda hem de mükemmel bir şekilde ödevleri bitirip, eline tutuşturmak yerine, ona yol göstermek daha doğru.
“İyi de ödevi biz yaparsak ne olur ki” demeyin, bakın sakıncalarına kararı siz verin:
*Ödevi büyükleri yaptığı için çocukta güvensizlik, yapamama duygusu olur.
*Ödevin başkası tarafından yapıldığını saklama çabasına bağlı olarak yalancılık gelişir.
*Kendi görev ve sorumluluklarını başkasının yüklenebildiğini görmekle kolaycılığa alışır.
*Ödevle gelişecek olan araştırma becerileri eksik kalır.
*Ödev yaparken gelişen merak duygusu ve öğrenmenin eğlenceli tarafı engellenir.
* Çocuğun öz bakım becerisi gelişmez.
Paylaş