Paylaş
Bu hafta Sabancı Üniversitesi Yaz Okulu’nda 1.5 saat boyunca gençlerle beraberdim. Onlara gazeteciği, meslekleri ve kariyer planlarını anlattım.
Zaman zaman liseli ve üniversiteli öğrencilerle çeşitli vesilelerle bir araya gelirim. Birçoğu gazeteciliği, bazı ünlü yazarları ve olayların perde arkasını merak eder. Ya da gündemdeki bir konuyla ilgili yazılmayanları sorarlar.
Bu öğrencilerin de neredeyse tamamı liseli. Üniversitenin düzenlediği yaz okulu harika bir proje. Lise birinci sınıftan, son sınıfa kadar onlarca öğrenci var. Her biri farklı amaçlarla bu okula katılmış. Türkiye’nin farklı illerinden gelmişler. Gün boyunca çeşitli aktivitelere katılıyor, derslere giriyor ve kariyerleri için uzmanlarla buluşuyorlar. Aralarında tek tek üniversiteliler de var.
Şifre skandalının ardından sorular genellikle bu konu üzerinde yoğunlaştı. Ama, meslekler konusunda da kafaları çok karışık. Dikkat ettim, mesleğin koşulları ya da kendilerine uygun olup olmadığından çok, puanlarına göre seçim yapıyorlar. Ya da ailelerinin, öğretmenlerinin yönlendirmesine göre karar veriyorlar.
Mesleği Nasıl Seçeceğini Bilmiyor
Ders sonunda öğrenciler dağılırken biri yanıma yaklaştı. “Ben aslında gazetecilik düşünüyorum ama hiç doğru dürüst para vermiyorlarmış. Ben daha çok kazanacağım bir meslek istiyorum, ama gönlüm gazetecilikte” dedi.
Esra’nın kafası karışık, mesleği tam araştırmamış, kendisine uygun olanı tam bulamamış. Koşullar onu nereye süreklerse oraya gitmiş. Bu yıl kendi deyimiyle şifre skandalı nedeniyle sınava konsantre olamamış, ama seneye bir daha sınava girip girmemekte kararsız. Yine de gönlünde bir meslek var, onu nasıl seçeceğini bilmiyor.
Aslında haklı. Dikkat ettim, diğer öğrencilerde de aynı sıkıntılar var. Yani meslek seçimi ve kariyer yönlendirmesi konusunda bilinçli değiller. Çünkü, eğitim sistemi onlara bunu dayatıyor. Ne yönlendirme, ne de meslekleri tanıtma var. El yordamıyla, ama daha çok puanlarına göre karar veriyorlar. Okul ve dershane rehberlik servislerinin birçoğu puanlara göre yönlendirme yapıyor. Çünkü, her okulda bir ya da birkaç tane öğretmen çalışıyor. Onların da bütün öğrencileri tanıyıp, her birine uygun bir mesleği seçmesi zor, hatta imkansız.
Oysa, daha küçük yaşlarda çocuklar yetenek ve ilgi alanlarına göre yönlendirilmeli, her meslek küçük yaştan itibaren tanıtılmalı ve hatta meslek mensupları zaman zaman okullara girerek kendilerini, koşullarını aktarmalı. Daha ilköğretimden itibaren öğrenciler farklı iş koşullarında kısa süreli de olsa staj yapmalı, lisede bu sayı daha da artmalı. Evet, bazı okullar yapıyor, ama yetersiz.
Konuştuğum öğrencilerin birçoğu iyi okullardan gelenler. Ben genellikle hep gençlerin ve çocukların yanında yer alırım. Onların tarafından bakarım. Burada da öyle yapıyorum.
Bu konuda biz yetişkinler suçluyuz. Onları yeterince yönlendirmediğimiz, bilgilendirmediğimiz için suçluyuz. Kafaları karışıksa yine bizim suçumuz.
Eğitim sistemi bunu yapamıyorsa, hiç değilse biz anne babalar onların önünü açmalı, küçük yaştan itibaren çocuklarımızın ilgi ve yeteneklerini keşfedip, kendi duygularımız ve egolarımızdan arınarak doğru yolu göstermeliyiz.
Ne dersiniz?
Paylaş