Paylaş
Bu hafta dünyanın ve Türkiye’nin sayılı iş adamlarından Hüsnü Özyeğin ile bir görüşme yaptım. Kurucusu olduğu üniversitenin öğrencileriyle bir aradaydı. Çoğu 3 ve 4’üncü sınıf öğrenci olan gençlere staj yapmalarını, tatillerini çalışarak geçirmelerini önerdi. Özyeğin “Mutlaka her yaz girin bir yere çalışın. İşin büyüğü küçüğü olmaz. Hamburger satın, tezgahtarlık yapın. Ama mutlaka para kazanın ve bir disiplinin içine girin” uyarısında bulundu.
Kendisinin de üniversite yıllarında çalıştığını, çocuklarının da tepeden inme değil, aşama aşama yöneticiliğe geçtiğini söyleyen Özyeğin’in vurgulamak istediği şey aslında bizim gibi kendimize bağımlı çocuklar yetiştiren aileler için önemli. Şöyle bir etrafınıza bakın. Aileler çocuklarıyla bir ömür tasarlamış. Bir türlü onlardan kopamıyorlar, ancak evlendiklerinde evler ayrılıyor. O da tam olmuyor, işlerine karışmaya, hayatlarına müdahale etmeye devam ediyoruz. Üstelik maddi, manevi tam gaz desteklerimiz de sürüyor. Ayaklarının üstüne basmalarına fırsat vermiyoruz.
Oysa daha ortaokul yıllarında başlayarak küçük küçük sorumluluklar vererek, ayakta kalmalarını sağlasak, lise yıllarında gerçek staj yapmalarına izin versek hayatı öğrenmeleri konusunda ne kadar büyük bir adım atmış oluruz.
Hüsnü Bey, tezgahtarlığın en iyi staj şekli olduğunu düşünenlerden. Çünkü, farklı insanlarla tanışıp, deneyim kazanmanın insan gelişiminde önemli bir rol olduğuna inanıyor. Haksız da değil. Gelen her müşterinin kaprisi ile uğraşıp, sabırlı olmayı öğrenmek, saatlerce bir şey satmak için uğraşıp, o ürünün satılmasını gördüğünde yaşadığın üzüntüyle baş etmek büyük tecrübe.
Sadece Hüsnü Özyeğin değil, bugüne kadar konuştuğum önemli işadamları, CEO’lar, Genel Müdürler gençlere genellikle hep stajı öneriyorlar. Farklı sektörlerde deneyim kazanmanın gelecekteki kariyerlerine olumlu etki yaptığı konusunda hemfikirler.
Geçen hafta Robert Koleji son sınıf öğrencisi Nazlı Elsa Koç da daha lise yıllarında staj yapan ve yaptığı stajlarla Oxford Üniversitesi’nde dünya çapında doktor ve bilim adamlarının katıldığı konferansta konuşma yapmaya hak kazanan bir liseli.
Lise son sınıf öğrencisi Elsa, her yaz tatilini hastanelerde geçirerek büyüdü. Ameliyatlara gözlemci olarak katıldı, asistan doktorlarla çalıştı. Mezun olduğunda tıp eğitimi almak istiyor. Ama daha lise öğrencisi iken dünya çapında bir üniversitede ona sunum yaptırmanın yolu da işte yaptığı bu stajlardan geçiyor.
Türkiye’nin önemli lise ve üniversiteleri de bu konuda çok önemli adımlar atıyor. Bazı liselerde staj için öğrenciler zorlanıyor, üniversitelerde de staj yaptığını belgelemeyene diploma verilmiyor. Keşke bu uygulama daha da yaygınlaşsa. Gençler hem daha küçük yaşta bu meslekleri hayatın içinde öğrenip, hangilerinin kendisine uygun olup olmadığını anlar, hem de kişisel gelişimleri için önemli adımlar atarlar.
Paylaş