Paylaş
İyi ya da kötü olsun karne zamanı evde hem aile için, hem de çocuk için bir gerginlik zamanıdır. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Alpaslan Dartan, ailenin yaklaşımının çok önemli olduğunun altını çiziyor.
Siz siz olun sömestir tatilini iyi değerlendirin. Öncelikle anne baba olarak kendi tutumunuzu gözden geçirin. Minikler dışında özellikle ergenlere çok dikkatli yaklaşın. Hormonlarıyla başedemezken, sınav stresi ile boğuşurken bir de onları karne fobisiyle sarmalamayın.
Karnedeki notlar sadece konuları bilip bilmediğinin göstergesidir. Çoğunuzun zekası ile ilgili en ufak bir ipucu vermez. Mutlaka da bir değerlendirme yapmak isterseniz önce işe kendinizden başlayın. Sonuçları doğru okuyun ve kendinizi öncelikle değerlendirin. Siz çocuğunuzu ne kadar destekliyorsunuz, sıcak bir aile ortamı, güven duygusu veriyor musunuz?
Okulla iletişiminiz yeterli mi? Çocuğunuza hak ettiği değeri veriyor musunuz? Başarı onu sevmeniz için bir koşul mu?
Bütün bu soruları kendinize sorduktan sonra, yani karneyi kendinize verdikten sonra çocuğunuzu anlamaya çalışarak yaklaşmanız en iyisi.
Uzman Psikolog Rengin Işık, “Kırık not, hem çocuk, hem de aile için üzücü bir şey. Ancak, çözümü olmayan bir durum değil. Kırık notların nedeni doğru bir analiz yapılarak hazırlanan ders programı, motivasyon ve zaman planlamasıyla öğrenci kendini geliştirebilir ve ikinci dönem notunu yükseltebilir. Bunun için ailenin ve öğretmenin desteği çok önemli” diyor.
Şimdi her şeyi bir kenara bırakın, güzel bir tatil yapın. Sonra ikinci dönem için bir çalışma stratejisi belirleyin. Çocuğunuzla güzel bir çalışma programı oluşturun, ama ona sadık kalması için gerçekli bir plan yapın. Çalışma aralarına çocuğunuz için cazip molalar koyun.
Aileler ne yapmalı?
Aileler çocuğun öğretmeni ile mutlaka iletişim kurmalı. Çocuğunuz için uygun, düzenli bir ders çalışma programı oluşturun. Unutmayın, düzenli bir ders çalışma alışkanlığı olmayan çocuklarda, bunun bir anda değişmesi mümkün olmaz. Bu yüzden, aile sabırlı olmalı ve çocuğunun gösterdiği küçük gelişmeleri takip etmelidir. Çocuğun attığı bu küçük adımlardan sonra aile, çocuğa mutlaka olumlu bir geri bildirim vermeli ve çocuğun gösterdiği çabayı farkında olduklarını ona hissettirmeli. Çocuğa ödevlerinde fazla yardımcı olmaktan kaçının.
Çocuğun sosyal hayatı ne kadar sınırlandırılmalı?
Çocuğun sosyal hayatını sınırlandırmak yerine, uygun ve etkili bir zaman planlaması ile çocuk hem gerekli sorumluluklarını yerine getirebilir hem de keyif aldığı aktivitelere katılabilir. Çocuğun dinlenmesi, fiziksel aktivitelerle enerjisini atması, sosyalleşmesi de en az ders notları kadar gelişimine katkıda bulunuyor. Bu yüzden, sosyal aktivitelerin çocuğun zamanının ne kadarını aldığı incelenmeli ve buna göre uygun bir düzenleme yapılmalı. Çocuğun öncelikleri konusunda bir bilinç oluşturun. Örneğin, ders çalışması gereken ancak bunu istemeyen çocuk, doğal olarak keyif aldığı aktiviteleri veya kolay olan dersleri yapmak isteyer, çünkü bunlar onun kendisini iyi hissetmesini sağlar. Oysaki bu tür bir alışkanlık, uzun vadede daha çok soruna yol açıyor. Ödevler biriktikçe, çocuk bunlardan daha da soğuyor, çünkü başa çıkamayacağına inanıyor. Bunun yerine, çocuk kısa aralıklarla (örneğin, 50-60 dakikalık periyotlar ile) ders çalıştıktan sonra, kendisine ödül verebilir ve keyif aldığı aktiviteleri yapabilir. Çocuğun, neyin daha önemli olduğunu anlaması ve hayatını, zamanını buna göre düzenlemesi için gerekli olan bilincin ve alışkanlıkların oluşmasında en büyük pay tabi ki aileye düşer.
Paylaş