Paylaş
Bizim ergen irisi ile çocukluğundan bu yana sık sık karşı karşıya geliriz. Anlaşamadığımız noktalarda birbirimizi rahatlıkla eleştiririz. İstemediği bir şeye ikna etmem her zaman çok zor olmuştur. İstediğimi yaptırabilmek için önce onun ikna olması, sonra da inanması ve istemesi gerekiyor. Oysa etrafımda annelerinin gözlerine bakarak her dediğini yapan, istemese de itaat eden o kadar çocuk vardı ki!
Zaman zaman ben de ikileme düşmedim değil. Çocuğun itaatkar olması mı, yoksa kendine güvenmesi mi iyi? Söz dinlemesi, her dediğimi yapması iyi de, sanki anne babanın gözünün içine bakan çocuk bana karakterini tam oturtamamış yetişkinleri andırıyor.
Uzmanlar da bana katılıyor. Sürekli otorite, ceza ve zoraki kibarlık çocukları itaatkar yapıyormuş. İşin en doğru yanı çocuğun kendine güvenli olması imiş.
Öncelikle çocuğa sık ceza vermek doğru değilmiş. Bu davranışlar çocukta otoriteye uymayı sağlarmış. Bunun sonuncunda çocuk her otoriteye uymaya başlarmış. Yani bugün size itaat eden çocuk, yarın kendisinden güçlü herkese ki bu kötü insanlar da olabilir onların dediklerini yaparak bir yanlışa sürüklenebilir.
Sevgili anne babalar, aman dikkat! Sus pus çocuk demek ki her zaman iyi değil.
Hani bir de özellikle arkadaşlarımız yanımızda iken çocuğa bol bol ültimatomlar veririz ya, “Ağzı var dili yok”, “Ne kadar mülayim” çocuk diye severiz ya bu yanlış. Bu tür sözler çocukları daha da itaatkarlığa iter. Bir de sık sık emir kipi ile çocuğa ne yapacağını, ne edeceğini hatırlatmak da yanlış.
Doğa Okulları’ndan Ayfer Erdem Batı bakın neler öneriyor:
Alışverişte seçim hakkı tanıyın, arkadaşlarını seçmede esnek olun, yüksek sesle konuşmayın, bağırmayın, sözünü bitirmesine izin verin, söz dinlediğinde hemen onu ödüllendirmeyin. Örneğin “Dediklerimi yaptığın için seni yemeğe götüreceğim.”, “Söz dinlemediğin, yaramazlık yaptığın için arkadaşınla görüşmüyorsun bu akşam.”
İtaatkar olmak yaratıcılığı engeller
Hani bizim kültürümüzde itaatkar olmak yüceleştirilir ya bu pek de doğru değli. Çocuğun doğasına da her zaman uymaz. İstemediği durumu kabul eden ve onu göze girmek adına uygulayan çocuk gelecekte sorunlu yetişkin olabilir. Sürekli ne yapacağını söyleyen bir birey bulamayan çocuk, zamanla kendine sürekli talimatlar yağdıran birinin her söylediğini yapabilir. Onun güdümüne girer. Öz denetimi gelişmediğinden sorumluluk almaktan çekinir, farklılıklara tepkiyle bakar. Başarısızlık duygusunu sıkça yaşar, süreç aynen yinelendikçe de önemli ruhsal sıkıntılar (depresyon, kaygı) ortaya çıkar.
Çocuk itaatkar olmamalı. Düşünceleri ile, inançları ile kendini savunmalı.
Uyumlu ve saygılı olmayla asla karıştırmamalı.
Çocuğa söylenen her sözü kabul etmemesi, bir süre düşünmesi, hatta zaman zaman itiraz etmesi, saygılı bir şekilde kendini ifade etmesi istenmeli. İnsiyatif almaya özendirilip, öz güvenli ve sağlam ilişkiler temeli verilmeli.
İtaat etmeyip, saygılı biçimde sorgulamak çocukla ilişkide öne çıkarıldığında kişilik gelişimi olumlu yönde ilerler.
Paylaş