Paylaş
Hani biz şahane bir toplumduk, yardımseverdik, temizdik, iyiydik, pür-i pak’tık. Ne oldu bize? Yanıbaşımızda Bahçelievler’de üniversiteli bir genç kız internet tamircisiyim diye eve giriyor, birkaç kez yoklama yapıyor ve gencecik kız hayatının baharında pis ellerine teslim oluyor. Bütün bunları yaparken ne evdeki karısı, ne de çocuğu umrunda.
Artık pek de kanıksadığımız ve bulaşıcı olduğunu düşündüğümüz eski koca dehşetleri, bana yan baktın diye arabasını patinaj yaparak durdurup, öndeki, yandaki sürücüye hani bizde çok satılan, ama yapılmayan beyzbol sopası ile döven sürücü profillerine seyirci kalıyoruz, daha fenası bütün bunları kanıksıyoruz.
Bayram bayram böyle şeyler yazmayalım dedim ama, oturup bir düşünelim istedim. Yardımlaşmadan, birlikten söz ettiğimiz günlerde bir de bunlara bakalım. Biz çocuklarımız nasıl yetiştiriyoruz ki, sonrasında böylesi canavarlara dönüşüyorlar.
Hiç tanımadığı insanların bakışını beğenmediği için öldüresiye dövüyor, sapkınlıklarının esiri oluyorlar. Çocuk gelişimi konusunda yüzlerce kitap okuyan, bir o kadar da yerli yabancı uzmanların seminerlerini, toplantılarını izleyip, onlarla röportaj yapan ve evde bir pedagogla yaşayan biri olarak diyorum ki yetişkinlikte hataların temeli güven ve sevgi eksikliği. Tabii hastalıklı bünyeleri kastetmiyorum, onlarda genetik miraslar ve ruhsal problemler olabilir. Ama birbirimizi hiçe saymamamızın, saygısızlığımızın, duyarsızlığımızın altında bunlar da yatıyor.
Ne parayla, ne pulla verilecek şey aslında güven ve sevgi. Çocukları sıcak dokunuşlarla büyütüp, onların yanında olduğumuzu hissettirmek o kadar zor mu sevgili anneler, babalar?
Kiminle konuşsam, hangi uzmanla sorunlara yönelik sohbet etsem, herkes dönüp dolaşıp bu iki kelimeye geliyor ve hatta ebeveynlere neredeyse yalvarıyor: “Çocuklarınıza güven ve sevgi aşılayın!” diyor.
Onları hediyelere boğmak, bakıcıların üstüne atıp, arkadaşlarımızla çay partilerine gitmek, AVM’lerde sosyalleşmek yerine çocuklarımızın yanında olsak, evde televizyon karşısında dizi kahramanlarına kilitlenmeyi bir kenara bırakıp onlarla oyun oynayıp, ailece birlikte olmak her şeye bedel değil mi?
Hiç değilse bu bayramda dizlerimizin üzerine çöküp onlarla göz teması kurup, gerçekten onların ne istediğini, ne beklediğini anlamaya çalışalım. Bu bayramı sadece ve sadece onlara ayıralım.
Çocuklarınızla birlikte nice sağlıklı mutlu bayramlara...
Paylaş