Paylaş
Geçtiğimiz günlerde çok önemli bir gelecek bilimci, daha doğrusu eğitim konusunda önemli söylemleri olan Thomas Frey, Terakki Vakfı Okulları’nda öğretmenlere önemli bir seminer verdi. Geleceğin tasarımcılarından biri olan Frey’e göre şu anda çevremizde gördüğümüz her şey aslında geçmişle ilgili. Gençlerin gelecekte yeni oluşacak mesleklere göre yetişmesi ve eğitim alması şart.
Bazı endüstrilerin zamanla yok olacağını, yeni nesil mesleklerin olmaya başladığını söyleyen Frey, elektrik, otomobil, uçak ve telefon sektörü gibi alanların yeni endüstriler tarafından yenileneceğini belirterek, eğitimcilere, “Geleceğe bakarak şu anda, bugün-yarın sınıfınızda, okulunuzda karşınızda duran öğrencileri nasıl bir dünyaya hazırladığınız konusunda bir çağrıda bulunuyorum. Teknoloji öğrenme stilimizi değiştiriyor.” diyor.
Harvard Üniversitesi araştırmacıları, 2019 yılı itibariyle k-12 okullarında bilginin yüzde 50’sinin online verileceğini belirtiyor. Yani Andreeson’ın da dediği gibi bir noktadan sonra software dünyayı ele geçirecek. Ancak, yok edici bir inovasyondan bahsetmiyorum aksine yaratıcı inovasyonla, işlerin, mesleklerin yeni formlar alacağını belirtiyorum. Ve buna hazırlıklı olmalıyız, eğitim öğretim ortamlarını da bu paralelde düşünmeliyiz.
Rakamlar bize 2020 itibariyle internete bağlı aletlerin dünyada yaşayan insan sayısını geçtiğini gösteriyor. 2020 itibariyle 50 bilyon alet internete bağlı çalışacak. 2024 itibariyle trilyonlarca sensör etrafımızda olacak. Bu da inovasyonun parçalara ayırılacağını gösteriyor. Akıllı evler, akıllı arabalar, akıllı kıyafetler gibi. Ayakkabınıza indireceğiniz bir aplikasyonla saniyeler içinde ayakkabının işlevini değiştirmeniz gibi. Akıllı lenslerle etrafa bakıp, saniyeler içinde havanın derecesini, nemini ölçmeniz, ya da tabağınızdaki yiyeceğin kalorisini görmeniz gibi…Böyle bir ortamda eğitim gören kişilerin farklı iş güçlerine sahip olmaları, bunlara paralel becerilerle donatılmaları gerekir. Hala mevcut iş yüküne ve bunların gerektirdiği becerilerle öğrencileri donatmak geleceğin bizi yok etmesi anlamını taşır.
Geleceğe hazırladığınız öğrencileriniz bu dünyada nasıl, nerede iş bulacaklar? 2030 itibariyle mikro üniversiteler ortaya çıkacak. Uzun yıllar alan eğitim yok olacak bir noktada, çünkü hız, bilgi bizim şu anda algıladığımızın çok ötesinde gerçekleşeceğinden, yıllar alan geleneksel üniversite eğitiminin yerine çok özel konularda uzmanlaşılan iki – üç aylık mikro üniversiteler çıkacak.
3D baskılar olacak. İstediğiniz bir hediyeyi 3D baskı ile arkadaşınıza gönderebileceksiniz. İstediğiniz ilacı basabileceksiniz. Çinliler örneğin yeni bir böbrek baskısı yaptılar, yani organlar basılarak elde edilmeye başlandı bile. Tüm bu bahsettiğim şeyler o kadar uzak değil aslında. Peki bu eğitimi nasıl etkileyecektir? 3D baskı okullar olacak artık.
İnsansız hava araçları olacak etrafta. Yangınlara onlar rahatlıkla müdahale edecek mesela.
Klasik bir ekonomiye giriş dersi bir aplikasyon, oyun tasarımı, film ya da sanal gerçeklik gibi konularla öğretilebilecek.
WIRED dergisi editörlerinden Chris Anderson’a göre 3D baskılar gelecekte internetten daha yaygın olarak kullanılacak. Gelecekte ihtiyacımız olan şeylere ulaşımımız olacak sadece. Bu da ekonomide büyük bir değişime yol açacak. Arabalar paylaşılacak.
Sektörleri günümüzde var olan sektörlerin yenilikçi inovasyonla dönüşmemiş haline göre kalacaklarını varsayarak öğrencilere meslek edindirmek gerçekçi değildir maalesef. Her yok olan meslek yerine 2.6 milyon yeni iş olanağı gelecek ve bunların ön görüsü ile öğrencilerimizi geleceğe hazırlamak zorundayız.
Artan eğitim ihtiyacına karşın öğretmensiz eğitim formları olacak. Yapılan bir araştırmaya göre dünyada şu anda 18 milyon öğretmen açığı var. Yüzde 23 oranında çocuk eğitim olanağına sahip değil, okula gitmiyor. İleride kişiler günümüzdeki her bireyin üç katı kadar eğitimli olacak.
Bu durumda öğretmensiz eğitim bu açığın kapanmasında büyük rol oynayabilir. Harvard Üniversitesi profesörlerinden ve ‘The Innovations of Dilemma’ kitabının yazarı Clayton Christiansen yaptığı araştırmada 2019 itibariyle tüm k-12 okullarının yarısının online eğitim vereceğini belirtiyor. Bu da öğrencilerin kendi hız, ilgileri ve beceri düzeylerine göre bireysel eğitim alma imkanı demek. Bana göre günümüzde öğrenmeye ihtiyacımız olan her konu ile kendimiz arasına bir öğretmen yerleştirmekle, geleceğin beklentilerini öğrenme konusunda yeteri kadar hızlı hareket edemeyiz maalesef. Bu formu bir şekilde değiştirmemiz şart.
Paylaş