Paylaş
Fulya’da hafta sonu için gittiğimiz büyük bir markette alışverişteyiz. Market derken hani içinde her şeyi olanlardan. Yiyecekten, giysiye, beyaz eşyadan oyuncağa kadar ne ararsanız var. Kuşkusuz alışveriş tuzaklarıyla dolu bu mekanlara giderken bendeniz kendimi önleme, işini abartmamak için elime bir liste alır öyle dolaşırım. Elimizde alışveriş arabası ne alacağımızı saptamaya çalışırken arka tarafta bir çocuk sesi duydum. Ses derken, ağlama ve diretmeyle birleşen ısrarcı bir çığlık, ardından daha gür ve tiz bir ses, “Bu Beyblade’i çıkaranların Allah belasını versin, bugüne kadar verdiğim paralar haram olsun” Sonra etrafa bir şeyler fırlatan bir kadın gördük. Ses ve görüntüleri birleştirince de Beylblade isteyen oğluna bu oyuncağı almak istemeyen annenin öfkesi ve tepkisini izlemek zorunda kaldık.
Anne, çevredekilerin bakışlarını görünce tepkisini daha da arttırıp, sesini yükselterek biz yetişkinlere bu konuda ne kadar haklı olduğunu (aslında çaresiz) ispat edercesine hiddetle çocuğunu örseliyor, bir yandan da oğlunun elindeki Beyblade’i koparırcasına alıp etrafa fırlatıyordu.
Çocuk annesinin bu tepkisi karşısında biraz önceki direnmeyi kesmiş, sadece ağlıyor, bir yandan da annesinin kolları arkasına saklanarak, bizimle göz göze gelmemeye çalışıyordu. Ama Beyblade’i bırakmamaya da kararlıydı. Daha fazla bu manzarayı görmeye dayanamayıp koşarcasına uzaklaştık.
Önce Beyblade ne, onu bilmeyenlere anlatalım. Bu oyuncak bizim çocukluğumuzun topacına benzeyen bir ürün. Japon firması tarafından son teknoloji ile üretilen bu modern topaçlar çocuklar arasında çok popüler. 4 milyonun üstünde üretildiği ve hala birçok yerde yok sattığı söyleniyor. Yani çocuklar arasında çılgınlık haline gelmiş bir oyuncak. Yarattığı heyecan dalgası önce Kore, sonra bazı Asya ülkeleri, oradan da Amerika ve bizlere kadar ulaştı. Fırlatıcı adı verilen aletle fırlatma şeklinde çekip oynanıyor. Bizler için bir şey ifade etmese de çocuklar için bir tutku.
Anne oğul arasındaki bu direnme ve yıpranmayı görünce ben de biraz eskilere döndüm. Oğlum da o çocuğun yaşlarında bu oyuncağın pek meraklısı olmuştu. Oynamaktan büyük zevk alıyordu, ama bu durumu biraz abartmıştı. Tek başına oynadığı gibi arkadaşlarıyla turnuvalar bile yapıyordu. Bizim bütçe bu yeni zevke dar gelince ve tek oyuncağı o olunca pek hatırlamıyorum ama bir süre sonra onu koparacak bazı yöntemler geliştirmiştik. Önce bu pek pahalı oyuncağı almasını istedik, sonrasında parasını harcamaya kıyamınca mı, yoksa sıkıldığından mı bilmiyorum kendisi almamıştı) biz de bu arada birkaç taktik değiştirerek onu bu oyuncaktan uzaklaştırmıştık. (Hala eski Beyblade’lerini sakılyor, zaman zaman çıkarıp oynuyor bu arada)
Şunu peşin peşin söyleyelim, annesinin elinden tutarak çığlık çığlığa bir şeyler isteyen çocuklardan değil, ama annelerinden pek de haz etmiyorum. Hele de ortalık yerde (gizli saklı yapsa da aynı şeyi düşünüyorum ya!) çocuğunu bu kadar hırpalayanları yakasından tutup yaptığının yanlışlığını haykırmak istiyorum ama nafile. Bu anneler belli ki yıpranmış, yorulmuş, çocuklarına istediği bir şey olduğunda beklemesi gerektiğini anlatamamış, kızgınlığını çocuktan çıkaran tipler.
Ne olursa olsun çocuk konusunda büyük konuşmamak gerekiyor ama, çocukları böylesine küçük düşürmemek de şart.
Paylaş