Paylaş
Otoriter bir ailede büyüdüm. Ailede kurallar vardı. Hep beraber sofraya oturulur, hep beraber kalkılır, yemek öncesi eller yıkanır, sonrasında yardım edilir. Misafir gelince onların yanında pek konuşulmaz, mümkün oldukça kapıya en yakın yere oturulur, anneye yardım edilirdi.
Akşam karanlık olmadan evde olmak şarttı. Herkes kendi yatağından ve kıyafetlerinin düzeninden sorumluydu. Erken kalkınca yataklar toplanır, hafta sonları evin toparlanmasına destek verilirdi. Kararlar anne baba tarafından alınır, bize de bazen sorulurdu.
Otoriter bir ailede büyümenin zorlukları, sıkıntıları fazlaydı. Benim kuşağımdaki şimdi anne ya da baba olanlar bunun sıkıntılarını iyi bilir. Böyle bir ortamda yetişmenin iyi tarafları da vardı. Sorumluluk alır, ayaklarınızın üzerine durmayı öğrenirsiniz.
Böyle bir ailede büyüyünce özellikle sıkıntılar akla gelince çocuğunuzun bunları yaşamaması için bizler çoğunlukla demokratik aileye geçiş yaptık. Ama galiba sınırları biraz fazla açtık. Çocuklarımızı rahat bıraktık. Hatta moda deyimiyle “çocuklarımızla arkadaş gibi olduk”
İyi de uzmanlar bunu da pek beğenmiyor, önermiyor, hatta istemiyor. Sakıncaları çokmuş.
Ben her ne kadar “parmaklarını sallayan” ebeveynlere karşı çıksam da, uzmanlar arkadaş rolüne bürünen anne babalara da iyi bakmıyorlar haberiniz ola.
Ne olursa olsun çocuklarınıza destek verin, ilişkinizi iyi tutun ama arkadaş olmayın diyorlar. Hatta “çocuğumla arkadaşım” diyen yetişkinlerin bile kendini kandırdığı düşüncesindeler. Psikolojik danışman Necmiye Doğruer de böyle düşünen uzmanlardan.
Çocuklar arkadaş olmaya çalışırken rol dengeleri kayıyormuş. Mutlaka ve mutlaka anne baba duruşu şartmış.
Hatta sıkı durun gereğinden fazla özgürlük, açıklama, hak ve detay gibi kavramlar onlarda karmaşa yaratabilirmiş.
Arada sınır olmalı
Otoriter aileden demokratik aileye geçtiğimiz günümüzde bunun sıkıntılarını yaşayan anne babalar genellikle çocuklarıyla arkadaşlık etmeyi kim ne derse desin tercih etmeye devam ediyor. Ama bu ilişkide sıkıntıları yaşamayı da göze almamız gerekiyor sanırım. Çocuklar aileyi her zaman güvenli kale olarak görürmüş. Çocuklar için sevgi, bakım ve güvenlik ihtiyaçlarının karşılanması yeterli imiş. Özellikle ergenlik döneminde çocuğun arkadaşları ailenin önüne geçermiş. Aileler, ergenlik dönemindeki gencin, çocukluktan çıktığını kabullenerek ihtiyaç duyduğunda rahatlıkla ulaşabileceği bir yerde durmalıymış.
Doğru aslında. Çocuklar bütün bunlara dikkat ediyor. Anne babayı ayırıyor. Arkadaşlarıyla vakit geçirmekten daha çok hoşlanıyor. Hele de ergenlik sonrası onlarla sinemaya gitmeye, onlarla takılmaya pek hevesli görünüyorlar.
İyisi mi biz uzmanları dinleyelim, yetişkin olarak kalalım. Küçük bir çocuğun yetişkinlerin dünyasında olan biten her şeyi bilmesi gerekmiyor. Onların kafasını fazla karıştırmayalım. Çocuklarımızın bizim anne babalarımız kadar olmasa da sağlıklı işleyen, sevecen ve duyarlı bir otoriteye ihtiyaçları varmış meğer onları rahat bırakalım.
Biz aradaki mesafeyi koruyalım…
Paylaş