Paylaş
Henüz üniversiteye başlamıştım. Ablam ilk çocuğunu kan uyuşmazlığında doğumuna birkaç hafta kala kaybetti. İkinci çocuk için de çok eziyet çekti. Aylarca sırt üstü yattı, normal yaşamdan koptu. Hamileliğin son dönemleriydi, artık bebek dünyaya gelsin diye bekliyorduk. Bir gün doğum sancıları tuttu. Normal doğum yapmakta ısrarlıydı. Apar topar hastaneye kaldırdık. Ben onu yalnız bırakmak istemedim. Gittik. Doğum odasına alındı, bekledik, bekledik. Bizim yeğen bulunduğu yerden pek memnun, dünyaya gelmek istemedi. Saatlerce o odada kaldık. Sonrasında odaya geçtik. Tekrar sancılar başladı ve yine sancı odasına geçtik ve yine beklemeye başladık. Ve yeğen sonunda kararı verdi ama, anne karnından dünyaya gelen yolculuk çok ama çok uzun ve eziyetli oldu. Ablam acılar içinde çığlık çığlığa saatler sonra bizim yaramazı doğurdu.
Bütün bunlara seyirci kalan bu durumdan çok etkilendim. Ablamın yaşadıklarını hiç unutamadım. Küçük de değildim, ama o gün kararımı verdim. Doğurursam sezeryan olacaktı. Biliyordum tabii ki normal doğum iyi bir şey, yararlı da. Ama bir travma yaşamıştım. Herkes de bunu yaşamaz. Ama ben çok ama çok etkilenmiştim. Eğer bir gün hamile kalırsam asla sezeryan olmayacaktım. Ve yıllar yıllar sonra ben de annelik yolunda adım attım. Doktora ilk gittiğim gün “Asla normal doğum istemiyorum” dedim. Doktor bu işlerin çok sonra olacağını söylese de dinlemedim. Hamileliğimin son zamanlarına doğru sürekli pazarlık yaptım. Benim de kan grubum negatifti ve riskli bir hamileliğim vardı. Gerçi son güne kadar çalışıp, arada bir de hamilelik alerjisi yaşadım, ama bunlar yine de beni etkilemedi.
Aklım doğumdaydı. Ve ısrarlarım karşısında doktorum pes etti. Sonunda sezeryan günü verdi. O günü iple çektim. Ama o ana kadar da çok kabus gördüm, “ya ablam gibi olursam!” diye.
Hastaneden çıktığımda doktor bana şunu söyledi: “Doğru kararmış, bebek iriydi ve zor bir doğum olacaktı.”
Bunu niye anlattım. Şimdi doğum yapacak olsam devlet benim nasıl doğum yapacağıma karışacak ve bendeki travmayı önemsemeyecek öyle mi? Tabii ki işi abartıp, daha fazla para kazanmak isteyen hekimlerin kurbanı olan anneler var. Buna itirazım yok. Hala da normal doğumun yararına inanıyor ve savunuyorum. Ama bana göre değildi, olamazdı. Bir çocuk daha yapsam yine aynı yöntemi denerdim.
Ben kadın olarak, anne olarak bedenimle ilgili kararı kendimin vermesini isterim. Ne yapacaksam yapayım ne para hırsı bürümüş sezeryanı kredi kartı gibi gören bazı doktorların elinde oyuncak, ne de dayatmacı devlet zihniyetinin kurbanı olmak isterim.
Size ne, beden benim. Kendimi nasıl huzurlu ve mutlu hissediyorsam öyle yaparım.
Çekin artık elinizi bizim bedenimizden.
Paylaş