Paylaş
Geçtiğimiz hafta bir haber için koşturdum. 600 mezunun arasındaki birinci İpek Gülşen Çelik’in hikayesi beni çok etkiledi. İpek Gülşen’in çabası ve azminin yanı sıra annesi Fatma Çelik’in sabrı, gayreti ve metaneti karşısında şapka çıkardım desem yalan olmaz.
Kaçıranlar için hatırlatmakta yarar var. İpek Gülşen, 70 cm boyunda ve yüzde 80 engelli. Doğduğundan beri nedeni bilinmeyen genetik bir hastalıkla cebelleşiyor. Hala da tedavisi bulunamamış. Bundan 5 yıl önce bir ameliyat geçirmiş. Elini, ayağını kullanamazken şimdi konuşamıyor. Ve maalesef doktorların biçtiği ömür çok kısa.
Engeller Çıkıyor, Onun Umrunda Değil
Aile de, İpek Gülşen de bunları biliyor. Ama, İpek’in öylesine bir azmi, çabası var ki karşısına çıkan her engel karşısında çaba harcıyor. İşte bu çabasının en güzel örneği de okuduğu Asiye Ağaoğlu Anadolu Lisesi’nden mezun olan 620 öğrenci arasından birinci olması.
Annesinin kucağında her gün okula gidip geliyor. Sırada dahi oturamıyor. Azimle her gün sınıfa geliyor, özel bir düzenekte adeta yatarcasına dersi dinliyor. Akşama arkadaşlarının aldığı notları tek tek gözden geçirerek, tekrar ediyor. Yorulduğu zaman sabah 05.00’te kalkıp aynı şekilde derslerine devam ediyor. Öğrenme tutkusu içinde gününü tamamlıyor.
Kendisine kimsenin özel durumundan dolayı ayrıcalık tanımasını, kayırmasını asla istemiyor. Bunu da net bir şekilde ifade ediyor.
Arkadaşları ona acıyarak değil, dostu, can yoldaşı olarak bakıyor. Bütün sınıfın üzerine titrediği, sevdiği bir akran olmuş durumda.
Onu diploma töreninde izledim. Arkadaşlarının ve öğretmenlerinin ayakta alkışları ile birincilik belgesini annesinin kucağında alırken gözlerinden yaşlar geliyordu.
Buruk bir mutluluktu. Ama annesinin sevinç gözyaşlarında gurur vardı.
Düşünebiliyor musunuz, tam 17 yıl hiç üşenmeden büyüyemeyen, üstelik yaşama umudu yok denecek kadar az olan evladını sırtında, kucağında taşımış. Sabırla, her gün okula gelmiş. Okul koridorlarında ders aralarında kızının ihtiyaçlarını karşılamak için yanına koşmuş. Hayatını ona adamış. Öğretmenler, bir gün Fatma Hanım’ın kaşlarını çattığını, yüzünü astığını görmemişler. Okulun bir parçası olmuş. Zaten ona bu nedenle “Yılın Fedakar Annesi” ünvanını vermişler.
İnsan bütün bunları görünce, ister istemez empati yapıyor.
Ben Fatma Hanım’ın nezdinde bütün engelli annelerinin elini öpüyorum. Zor ama çok zor iş yapıyorlar. Onlara büyük saygı duyuyorum.
Paylaş