Paylaş
Günlerdir bizimki ile pazarlık yapıyoruz. Çocuklukla gençlik arası gidip gelen bizim 11’lik delikanlının son tutturduğu şey arkadaşları ile alışveriş merkezinde birkaç saat geçirmek.
Efendim, bir buluşma noktasında buluşulacak anneler küçük beyleri bırakıp, sonrasında istenilen yerden alacak. Bu arada ellerine bir telefon sıkıştırılıp, arada sırada aranacak. Anneler “bebeler” gibi ellerinden tutmayacak, göz önünde olmayacak.
Benim bünyeme bu biraz ağır gelince ilk tepkim “olmaz” oldu. Baktım ısrar çok, karşılıklı çatışma var. Biraz biraz esnedim.
Saatlerce, hatta günlerce bu konu üzerinde konuşuyoruz. Neredeyse yüksek lisans tez hazırlayacak duruma geldim. Önce, şunu söyleyim, alışveriş merkezi buluşmalarına bendeniz pek karşıyım. Tamam buluşma merkezleri, eğlencenin, alışverişin bir arada bulunduğu yer.
Ama bu mudur yani?
Mağaza mağaza dolaşmalarını mı seyredeyim?
Toplu halde bir sergiye, konsere, ya da sohbet için kafeteryaya gitseler iyi de, tüketimi çağrıştıran bir merkezde mağaza mağaza dolaşmalarına izin vermek tuhaf geliyor.
En önemlisi saatlerce tek başlarına kalmayı da güvenli bulmuyorum. En son benim de oralarda olmak kaydıyla, yanlarına yaklaşmadan uzaktan görebileceğimi mesafede buna izin vereceğimi belirttim. Yaşlarının daha küçük olduğunu, biraz daha büyüdüklerinde bunu rahatlıkla yapabileceğini açıkladım.
Bütün bunları defalarca ona anlattım. Karşıma çıkardığı tek tez, “Herkesin annesi izin veriyor. Ben bebeler gibi dolaşacağım” oldu.
Durumu okulun Rehber öğretmeniyle paylaştım. Önümüzdeki derste bu konuyla ilgili genel bir konuşma yapacağını söyledi. Ergenlik çağında bu tür tepkilerin normal olduğunu belirtti. Özellikle ona her ailenin kuralları olduğunu anlatmamı ve ortak yolu bulmamız gerektiğinin altını çizdi.
İyi güzel de, biz bunu günlerdir başaramadık. Yine kaldık bizimki ile baş başa. Kararlı tutumum devam ediyor ama şimdilik. Ne zaman geri adım atacağım bilmiyorum.
Geri sayım başladıkça geriliyoruz
Ama afacanın pes etmeye niyeti yok. Kimi zaman şirin şirin, kimi zaman laf arasında bu konu gündeme geliyor. Geri sayım başladıkça zaman zaman geriliyor. Son olarak “Senin yüzünden arkadaşsız kalacağım” dedi. Bam telime bastı.
“Onu korumaya çalışırken zarar mı veriyorum?” düşüncesi kafamın hep bir kenarında. Ama geri adım atmadım. Şimdi sabırsızlıkla o günü bekliyorum.
Merak ediyorum, izin veren diğer anneler hangi süreçten geçti? Benim kadar ince eleyip, sık mı dokudular, yoksa işi oluruna mı bıraktılar? Ben mi abartıyorum?
Akran baskısı
Çevremdeki birkaç kişiyle bu konuyu konuştum, bana hak verdiler. Ama kırmamak için mi, yoksa benim gibi pipirikli anne olduklarından mı anlayamadım. Eğitimciler, yukarıda anlattığım gibi işin orta yolunu bulmaktan söz ediyorlar. Ben ise bir türlü o orta yolu bulamadım.
Bizimki “akran baskısı” altında olduğundan kafası bu izni vermeme yatmıyor.
Gelişmeleri sizinle paylaşıyor olacağım…
Paylaş