Paylaş
Çocuğun tatilden sonra okula başladığı ilk gün, anne-baba ya da ikisinden biri çocuğu okula getirmeli ve okula geliş-gidiş saatleri, kimin getirip götüreceği okula başladığı ilk günkü gibi tekrar açıklanmalıdır. Çocuğun okula döndüğü ilk gün yaşadığı en önemli kaygısı, sürekli okulda kalacağı ve eve dönmeyeceği ile ilgili olabilir. Bu tip kaygıların giderilebilmesi için çocuğa açık ve net bilgiler verilerek rahatlatılmalıdır.
Okulun ilk günlerinde ve takip eden günlerde daha çok küçük yaş grubundaki çocukların anne-babalarının sınıfta veya salonda bulunması, çocuğun okula alışmasını güçleştiren bir faktördür. Anne-baba, çocuğu öğretmenine teslim ettikten sonra okuldan ayrılmalıdır. Ancak okula uyumda sorun yaşayan öğrenciler için anne ve babalar, rehberlik servisi ile görüşerek uygun davranış modeli geliştirmelidirler.
Çocuğunuz sabah okula gelmeniz konusunda ısrar ediyorsa ona herkesin bir görevi olduğunu, onun görevinin ise okula gitmek olduğunu belirtebilirsiniz. Kullanacağınız ifadelerin kısa, net ve kesin olması önem taşır. Ayrıca sözlerinizin, davranışlarınızın tutarlı ve kararlı olması da o denli önemlidir.
Uyum problemi yaşayan öğrencilerde;
Ayrıca bazı psikosomatik belirtiler de kaygı düzeyine bağlı olarak görülmektedir. Örneğin; baş ağrısı, mide bulantısı, kusma, yüksek ateş vb. gibi. Çocuk herhangi bir sağlık şikayeti ile okula gitmek istemediğini belirtiyorsa anne-baba çocuğu yargılamadan, eleştirmeden dinlemelidir.
Eğer çocuğunuzun rahatsız olmadığını biliyorsanız ona uygun bir dille ve açıklayıcı bir konuşma yaparak, okula gitmesi konusunda ikna etmelisiniz. Bu olaydan psikolojik danışman ve sınıf öğretmeni haberdar edilerek, gerçek problemin ne olduğu araştırılmalıdır. Okul sistemine yeni uyum sağlayan öğrencilerin, ertesi gün okulda daha verimli olabilmeleri için yatma ve kalkma saatlerine dikkat edilmelidir.
Daha büyük yaş grupları, ergenlik cağındaki çocuklar ise yeterince çalışmadığı, gereken zamanda çalışmadığı ve başka nedenlerden dolayı karneleri kötü gelmiş olan ve bu nedenle de evde oturmaya mahkum kalmış olabilirler. Öğretmenleri ya da arkadaşları tarafından etiketleneceklerini düşündükleri için de okula dönmek istemiyor olabilirler.
Öncelikle başarısızlığın neden kaynaklandığı bulunmaya çalışılmalıdır. Öğrenci, aile ve öğretmen iş birliği gereklidir. Aileler ve öğretmenler kırıcı, eleştirici olmamalı, her çocuğun kendine has yetenekleri ve becerileri olduğunu göz ardı etmeyerek öğrenciye yardımcı olmalıdırlar. Çocukla iş birliği yapılmalı, onun tarafından bakmaya çalışılmalı, yapıcı olarak çocuğun motive olması sağlanmalıdır. Çocuğu duygusal olarak çıkmaza sokacak söylem ve yaptırımlardan kaçınılmalı, çocuğa koşulsuz sevgi verilmelidir. Zira her başarı hikayesinin arkasında iyi iletişime sahip olan bir aile olduğu görülmektedir.
Paylaş