Paylaş
Öyle Bir Geçer Zaman ki dizisinde, İnci Hoca’nın eşi Sedat karakterini canlandıran Anıl İlter’i, şu sıralar iki televizyon programında sunuculuk yaparken görüyoruz. Yoğun çalışma temposundan sadece boş bir günü kaldığını belirten Anıl İlter, “O tek günümü de eşime ve kızıma ayırıyorum” diyerek dünyalar tatlısı kızını, aile yaşantısını ve kariyerini anlattı.
Turkmax’ta “FotoMoto” ve TRT’de “Fazla Mesai” adlı programlarda sunucu olarak görüyoruz sizi. Bu tempo sizi yormuyor mu, nasıl reaksiyonlar alıyorsunuz?
Yoğun bir tempo var haftanın bir günü boşum onu da kızıma ve eşime ayırıyorum. Ama sunuculuktan çok keyif alıyorum ben bu yüzden yaptığım işten çok memnunum. FotoMoto, gösterilen fotoğraflar arasındaki bağlantıyı bulup doğru kelimeyi tahmin etmeye dayanıyor. Ekran izleyicisi de bu yarışmayı oynayabiliyor. Çok ödül odaklı değil daha çok eğlence odaklı bir yarışma programı. Fazla Mesai ise ürünlerin yapım aşamalarını öne çıkaran, birbirinden ilginç röportajların olduğu bir ekonomi programı. Ama “ekonomi” deyince sıkıcı diye düşünmeyin, bu programı da eğlenceye dönüştürdük. Kamera arkası görüntülere yer veriyoruz. Bu program için özellikle gençlerden çok güzel tepkiler gelmesi beni çok sevindiriyor. Gerçekten programın keyifli olduğuna inanıyoruz. Sosyal medyayı takip ediyorum ve iki programla ilgili de çok güzel tepkiler geliyor.
Siz ilk sunuculukla mı yoksa dizilerle mi televizyon sektörüne giriş yaptınız?
Ben aslında sunuculukla başladım. Oyunculuk sonrasında geldi. Daha önce birkaç programda daha sunuculuk yapmıştım hatta üniversitede okurken yerel bir televizyon kanalında da sunuculuk yapıyordum.
“ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ DİZİSİNE BAŞLARKEN TEDİRGİNDİM”
Hangi üniversiteden mezunsunuz? Sunuculuk sonrasında oyunculuk nasıl başladı peki?
Kocaeli Spor Akademisi’nden mezunum. İzmit’te doğup büyüdüm ben. İstanbul’un yakın oluşu bir avantajdı okurken rehberlik yapmaya geliyordum. Turizm rehberliği yaptım bir süre. Sonrasında üniversitedeki bölüm başkanım bir etkinlikte sunum yapmamı istedi. Ardından yerel bir kanalda sunuculuk yaptım. Birkaç televizyon programı derken sonrasında ilk olarak Ece dizisinden bana bir teklif geldi. O zaman oyunculukla ilgili hiçbir deneyimim yoktu. O dizide 26 bölüm oynadım. Sonrasında küçük bölüm rolleriyle dizilere devam ettim. Ardından Öyle Bir Geçer Zaman ki dizisi geldi. Çok iddialı bir yapım olduğu için başlarda çok tedirgin olmuştum. Yeterli bir deneyimim yoktu ama yönetmenimiz sayesinde çok şey öğrendim. Son beş bölümde Kavak Yelleri dizisinde rol aldım. Sonrasında sunuculukla ilgili teklifler gelmeye başladı. Özel gecelerde, lansman toplantılarında aktif sunuculuk yaptım her zaman, şu anda da yapmaya devam ediyorum. Sunuculuğun ayrı bir tadı var.
Öyle Bir Geçer Zaman ki dizisinin size neler kattığını düşünüyorsunuz?
Yönetmenimiz Zeynep Günay Tan müthiş bir insan. Zeynep Hoca bana inandı ve İnci Hoca’nın eşi Sedat karakterini benim canlandırmamı istedi. Karşısına geçtiğiniz zaman karakteri o kadar güzel anlatıyordu ki direkt o role bürünüyordum zaten. Her sahne öncesinde yoğun bir çalışma yapıyorduk, sahne üzerine uzun uzun konuşuyorduk. Sette müthiş bir arkadaşlık vardı. Hala da görüşüyoruz. Mete Horozoğlu, deneyimli bir oyuncu mesela ama süperdi, ilk defa bir iş yapıyormuş gibiydi. Herkes birbirine oyun verirken karşısındakini düşünüyordu. Erkan Petekkaya gibi profesyonel bir oyuncu da aynı sahnede karşısındakini önemsiyordu. Çok çalışıyorduk ama çok eğleniyorduk.
Peki, oyunculuğa devam edecek misiniz?
Evet, yeni bir dizi projesi var ama daha netleşmiş bir şey yok. Son anda değişiklik yaşanabiliyor.
“ALLAH’IM BANA BİR ŞİFRE YOLLA”
Kariyerinize hangi yönde devam etmek istiyorsunuz, ileriye yönelik planlarınız var mı?
Ben kendimi akışına bırakıyorum, hayat ne getiriyorsa onu kabul ediyorum. Sıkıştığım zaman “Allah’ım bana bir şifre yolla” dediğim çok olur (gülüyor) ve gerçekten ardından mutlaka bir şey gerçekleşir.
Gelelim ailenize… Ne kadar süredir evlisiniz?
Evleneli 3 sene oldu, 1 senedir de Nil adında kızımız var. Biraz erken gibi gözükse de "Keşke daha önce yapsaydık" bile diyorum (gülüyor).
Çocuk, sizin evlilik hayatınızı olumlu etkiledi anlaşılan.
Biz zaten aşk evliliği yaptık, çok mutluyduk ama daha da mutlu olalım istedik ve çocuk yapmaya karar verdik. Nil daha da renk kattı, güzelleştirdi hayatımızı.
“ERKEK EVLENMEYE HİÇBİR ZAMAN HAZIR DEĞİLDİR, ONU HAZIRLAYAN KADINDIR”
Evlilik kararı zordur, üstüne bir de çocuk korkutur genelde ama ne güzel bu durum sizi mutlu etmiş.
Her zaman söylerim bir erkek evlenmeye hazır değildir, onu hazırlayan kadındır. Ben, sadece teklif ettim. Eşim bana zaten hiçbir zaman evlilik baskısında bulunmadı ama bir bakıyorsunuz tüm hayatınızı düzene sokmuş bir kadın var ve mutlusunuz. Eşim İpek çok güleryüzlü bir kadın. Bu da benim için çok önemliydi.
Eşinizle nasıl tanıştınız?
İlginç bir hikayemiz var (gülüyor). Ben bir reklam filminde oynadım, hiç tanınmıyordum o zamanlar. İpek de beni o reklam filminde görüyor ve ailesine televizyona bakarak “Ben bu adamla evleneceğim” diyor. Sonra bana Facebook’tan ulaştı ve mesaj attı. Benim de çapkınlık duygularım kabardı ve hemen buluştuk sonra da ayrılamadık (gülüyor).
Eşiniz sizi hiç kıskanmıyor mu?
İpek, şu an gelmiş olduğum noktanın mimarıdır. Bana çok güveniyor. Ben de onun güvenini boşa çıkarmıyorum tabii ki.
Peki, siz kıskanç mısınızdır? Özellikle bir kız babası olarak ileride kızınıza kısıtlama getireceğinizi düşünüyor musunuz?
Kıskanç değilim ama yerine göre değişir, olabilirim de (gülüyor). İpek’e güvenim tam ama kızıma ileride nasıl davranırım bilemiyorum. Evlilik öncesine kadar hızlı yaşayan bir erkek olarak, neyin ne olduğunu bildiğim için kızım için endişe duyarım açıkçası.
Nil çok tatlı bir bebek gerçekten de, evde nasıl vakit geçiriyorsunuz beraber?
Ben her zaman kız çocuk istiyordum zaten. Bana “baba” demiyor, beni görünce öpücük yolluyor. “Anne” diyor bir tek. Sarmaş dolaş geziyoruz evin içinde. İpek bazen söyleniyor “Sabaha kadar ben sallıyorum” diye ama ben de "Cennet senin ayaklarının altında" diyorum (gülüyor).
Yardımcı olmuyor musunuz?
Ben daha çok oynayıp bırakıyorum (gülüyor). Yardımcı olmaya çalışıyorum, altını temizlediğim, mamasını yedirdiğim zamanlar oldu.
İkinci çocuk için ne düşünüyorsunuz?
Ona sunabileceğin geleceği hesaplıyor olman çok önemli. Ben isterim ama İpek şu an için hazır değil.
Siz kalabalık bir ailede mi büyüdünüz?
Biz iki erkek kardeşiz. Aramızda üç yaş fark var. Çok yaramazdık, sık kavga ederdik. Ama askerden sonra düzeldik, şimdi çok iyiyiz. Ataerkil bir ailede büyüdüm ben. Hatta torunun babamı ne kadar değiştirdiğini gördüm. Şimdi babamı yerlerde, Nil’le oynarken görüyorum. Bizim ailede, kuzenler de herkes erkek. Bu yüzden abimden ve benden bir kız gelince bizimkiler çok mutlu oldu. Hatta annem “Erkek evlat yetiştirmek mermer kemirmekmiş ama kız evlat yetiştirmek pamuk şeker gibiymiş” der her zaman.
Instagram’da kızınızla şahane fotoğraflarınız var, hatta eşiniz ve kızınızla olan bu fotoğrafın altında “Bir sevgilinin en güzel hediyesi başka bir sevgilidir” yazıyordu. Sosyal medyada çok aktif misiniz?
Bu Sevgililer Günü ile alakalı aslında. Eşime, "Bana verdiğin en güzel hediye, kızımız Nil oldu" demek istemiştim (gülüyor). Sosyal medyayı kullanmayı seviyorum. Facebook daha az ama Twitter’ı sık kullanıyorum. Instagram ve Vine’da da aktifim. Karşılıklı sohbeti çok seviyorum, herkese cevap vermeye çalışırım mutlaka. Tanımadığım insanlardan reaksiyon almayı seviyorum.
Tüm samimiyetiyle sorularımızı yanıtladığı için Anıl İlter’e çok teşekkür ediyoruz.
Röportaj: Nilay Uzun İnan
Fotoğraf: Melin Kahraman
Paylaş