Nilay Uzun İnan
Nilay Uzun İnan
Nilay Uzun İnan

“Ailemden ayrı yaşamayı hiç düşünmedim”

O, hem güzel hem başarılı hem de ailesinin biricik kızı.

Haberin Devamı

Alemin Kıralı dizisinde, evin en büyük kızı Ayben Kıral karakteriyle karşımıza çıkan Elvin Levinler, daha 1988 doğumlu ama bu zamana kadar hayatına birçok şeyi sığdırmış genç bir oyuncu. Aynı zamanda muhabir, aynı zamanda bale öğretmeni ve daha da fazlası aslında. Açıkçası biz röportaj esnasında Elvin’in bu genç yaşına rağmen istediği her şeyi emin adımlarla gerçekleştirebildiğine şaştık kaldık, şimdi ise sıra sizde…

Elvin Levinler 24 Nisan 1988 doğumlu. Cağaloğlu Anadolu Lisesi'nin ardından burslu olarak Koç Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun. Üniversite yıllarında Türk Atlantik Gençlik Konseyi'nin Genel Sekreteri olarak yurt dışında konferanslara katılarak Türkiye'yi temsil etmiş. Aynı zamanda aldığı bale eğitimini 2011'de Milli Eğitim Bakanlığı ve Royal Akademisi'nden bale öğretmenliği diploması alarak tamamlamış. Yurt dışında gelişmemiş ülkelere giderek çocuk haklarını savunmak için gönüllü olarak projelere katılmış. Daha sonra reklamlarda boy göstermiş. Şimdi ise hem Alemin Kralı dizisinde oyunculuk hem de NTV’de haber merkezinde muhabirlik yapıyor. Ayrıca Elvin, ailesinin de biricik kızı. “Menajerim ailem” diyen genç oyuncu ile başarısının sırrını ve özel hayatını konuştuk.

Haberin Devamı

Röportaj: Nilay Uzun İnan

Fotoğraf: Merve Hazinedaroğlu 


“Ailemden ayrı yaşamayı hiç düşünmedim”

İsmin gerçekten çok ilginç, nereden çıkmış Elvin adı merak ediyorum?

Abimin ismi Efe, benim de ismim Ece olacakmış aslında. Ama annemin hamileliği sırasında babamın akrabalarından Elvin Teyze annemin hep yanında olmuş. Elvin, gökkuşağının 7 rengi demek, soyadımız Levinler de bütün renkler demek. Hem böyle bir uyum yakalamışlar hem de Elvin Teyze’yi çok sevmişler ve onun adını vermişler.

Renkli giyinmişsin, renkleri de seviyorsun gördüğüm kadarıyla.

Evet, renkli giyinmeye bayılıyorum. Mutlaka her renk vardır dolabımda.


“Ailemden ayrı yaşamayı hiç düşünmedim”

Haberin Devamı

Oyunculuk hikayenden önce eğitiminden bahsedelim istiyorum. Başarılı bir öğrenciymişsin, biraz o dönemleri anlatır mısın?

Liseyi Cağaloğlu Anadolu Lisesi’nde okudum. Sonra Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünü burslu kazandım. Matematiği ve geometriyi çok severim.

Genelde pek sevilmez o dersler, sana kim sevdirdi?

Annem de babam da mühendis benim. Odtü mezunu ikisi de. Zaten sayısal bilgileri kuvvetlidir. Aslında ilk başlarda sevmezdim. Abimle de aramızda 11 ay var. Aramızda az yaş farkı olduğu için bebeklikten beri abimin yaptıklarını yapmak istermişim. Abim ile annem sevdirdi bana diyebilirim.

Daha sonra…

Uluslararası İlişkiler ve İşletme çift anadal yaparak başladım üniversiteye. Sonra değişim programı ile Avustralya’ya gittim. 6 ay orada kaldım. Bir yaz da Hindistan’a gittim ve 2 ay oradaydım. Sokak çocukları için bir projeye katıldım gönüllü olarak. Türk Atlantik Gençlik Konseyi'nin Genel Sekreteri olarak Avrupa’da pek çok yerde Türkiye ve gençlik adına konuşmalar yaptım.

Haberin Devamı

“Ailemden ayrı yaşamayı hiç düşünmedim”

Hindistan’a gitme fikri nereden çıktı peki?

Üniversitede ilk senemi bitirmiştim ve yazın hazır vaktim varken bir şeyler yapmak istiyordum. Daha yolun başındaydım ve ileride böyle boş vaktim olmayacaktı diye düşündüm, fırsatları değerlendirmek istedim. Sonra internetten Hindistan’daki programı bulmam ve gitmem 12-13 günde gerçekleşti.

Amacın sadece yardımda bulunmak mıydı, projenin içeriği neydi tam olarak?

İşin aslı yardım etmek için kalkıp Hindistan’a gitmeye gerek yok ama o dönemde İngilizcemi geliştirmem açısından böyle bir şeyi tercih etmem daha mantıklıydı. Burada ne kadar İngilizce okursanız okuyun, o dilin konuşulduğu bir ülkeye gitmeden çok da geliştiremiyorsunuz. Bu yüzden yurt dışına gitmek istiyordum zaten ama dil okulunu tercih etmedim. Çocukları da çok sevdiğim için böyle bir şey yapmak istedim. Hindistan’da 2 ay kaldım ve hiç gelişmemiş bir yerine gitmiştik. Haritada göstermekte zorlanacağım kadar kırsal bir yere gittim. Birçok kola ayrılıyordu program; aids, kadın hakları, çocuk hakları gibi… Ben sokak çocuklarını seçtim. Onlarla beraber boyama, çizim yapıyorduk, biraz İngilizcemizi geliştiriyorduk. Onlara bale yapmayı gösterdim. Aslında amacımız sadece onlara güzel vakit geçirtebilmekti. 2 ayın sonunda onların hayatını değiştirebildik mi? Hayır, aslında onlar benim hayatımı daha çok değiştirdi.

Haberin Devamı

Öyle bir ülkeye gitmek kolay değil, yaşın da küçük. İlk gittiğinde pişmanlık yaşadın mı?

Özellikle babam, gitmemi pek istemiyordu. Annem ikna etti. İlk gittiğimde “Burada mı kalacağım?” gerçeği dank etti aslında. Doktorlar, her an tifo kapabileceğimizi, dikkatli olmamız gerektiğini söylüyordu. “Ben burada 2 ay nasıl kalacağım?” diye düşünmeye başlamıştım açıkçası. Tam Muson mevsimiydi, sürekli yağmur yağıyordu. İneklerin dışkısı kutsal diye hiç toplamıyorlardı, her yer çamur. Çatal-bıçak kullanmıyorlar. Günde 4 saat su akıyor. Ben gider gitmez aileme mail attım ve “Bakarsınız erken dönerim” demiştim ilk günden (gülüyor). Ama gittikten sonra dönmek de hiç içime sinmedi. Bütün dünyadan öğrenciler vardı. 11 kişilik grupta liderdim ama kendime faydam yoktu başlarda. Zamanla alışmaya başlıyorsun ama. Sonra o çocukları görüyorsun, sevgiye o kadar açlar ki. Onları görünce kendi derdini unutuyorsun.

Haberin Devamı

Bu yaşta nasıl bu kadar bilinçlisin?

Keşfetmeyi seviyorum aslında tamamen merak duygusundan ileri geliyor. İstediğim bölümde okudum, oyunculuk yapıyorum, aynı zamanda NTV’de haber muhabiriyim. Bu farklılığı yaşayabilmek çok güzel. Keşfetmeyi gerçekten çok seviyorum. Koşullar el verdikçe her şeyi yapmak istiyorum. Her şeyi yaşayarak tatmak istiyorum. Göreyim ve herkesle paylaşayım istiyorum.


“Ailemden ayrı yaşamayı hiç düşünmedim”

Bale eğitimine gelelim, onu ne ara yapabildin?

Baleye 6 yaşında başladım. İlkokulda sıra arkadaşım folklor yapıyordu ve sonra ben de baleyi bırakarak folklore geçtim. 1-2 sene halk oyunları yaptım sonra baleye tekrar dönmek istedim. Ve baleye dönerek öğretmenlik diplomamı da aldım. Yalnız şu an vaktim olmadığı için yapamıyorum. Ama ileride çok istiyorum. İnsanların emeklilik hayali vardır ya benim de gene o disiplinle, topuzumu yapıp, küçük çocukların karşısına geçip bale öğretmenliği yapma hayalim var. Ne zaman klasik müzik duysam, bale gösterisi izlesem içim gider.

Sonra televizyona geçişin nasıl gerçekleşti?

Ailemde hiç ünlü yoktu aslında bir yol gösterenimiz olmadı. Öncelikle kendi başvurumuzla reklamlar için seçmelere gittim. Babam istemedi başlarda ama deneyelim dedik. Sonra reklamlarda oynamaya başladım ve ailece hepimiz sevdik. Bu arada hiçbir ajansa bağlı değilim. Üniversitede Hatırla Sevgili dizisinde Beren Saat’in kızını oynayacaktım ama okulum ön plandaydı o zamanlar ve sonra vazgeçtim. Üniversite boyunca reklamlarda oynadım sadece çünkü çok vaktimi almıyordu. Kavak Yelleri ve Küçük Sırlar’da ufak rollerle bir süre oynadım. Mezun oldum ve Alemin Kıralı dizisinden teklif aldım. O dönemde medyada çalışmak istiyordum. Hem NTV muhabirliği hem de bu dizi aynı anda oldu. Dizi için kararsızdım ama şanslıydım ki hem sit-com’du hem de ekip çok iyiydi. Oya Başar’ın adını duyunca çok sevindim. NTV’deki yöneticilerimle bir denge kurduk. İki işi de severek yapıyorum.

“Ajansa bağlı çalışmıyorum” dedin. Karar sürecinde ailen mi yardımcı oluyor sana?

Bu zamana kadar aldığım bütün kararlara saygı duydular. Zaten her zaman tüm kararlarımı ailece oturup konuşuruz, tartışırız. Birbirimize çok düşkünüz, hiçbir zaman onlardan ayrı yaşamayı düşünmedim. Oyunculuk onlar için çok yeni bir şeydi ama hep yanımda oldular. Dizi, reklam hiç bilmediğimiz bir sektördü ama denedik. Ailemle karar verdik. “Menajerim ailem” diyebilirim (gülüyor).


“Ailemden ayrı yaşamayı hiç düşünmedim”

Nasıl bir iletişimin var ailenle, neler yapıyorsunuz birlikte?

Öğrencilik yıllarımda yurt dışı seyahatlerimde sürekli konuşuyorduk. Birbirimizi çok özlüyorduk. Mesela ben evdeyken mutfağa kimseyi sokmam, yemekleri ben yaparım. Babam çok sever benim yemeklerimi. Annemle her hafta yürüyüşlerimiz vardır ve o haftanın kritiğini yaparız. Çok eğleniriz. Abim Efe çok rahat biridir. Her zaman benim için “Dünyanın en güzel kızı, en akıllısı Elvin” der. Muhteşemdir abim.

Ünlü olduğun için kıskanmıyor mu seni hiç?

Çok rahattır, ünlü olmam onu rahatsız etmiyor. Benim başarımla gurur duyuyor. Aslında ailem kardeş kıskançlığı yaşarız diye tereddüt emiş başlarda ama o çok küçükken bile bana hiç zarar vermezmiş, çok severmiş.

Abin ne işle uğraşıyor?

Annem ve babamla çalışıyor. Çikolata fabrikamız var. Babam makine üretimi yapıyor annem ise gıda kısmını üretiyor. Ticari boyutu da var işin tabii, Efe de satış-pazarlama kısmıyla ilgileniyor. Perakendeden ziyade toptancılara satış yapıyoruz. Eskiden yurt dışı çoğunluktaydı şimdi yurt içinde de elimizi kuvvetlendirmeye başladık. Pastanelere satışlarımız var. Markamızın adı da “Levin.”


“Ailemden ayrı yaşamayı hiç düşünmedim”

Tekrar diziye dönecek olursak aslında dizide bir şiddet var ve bu bir dönem sürekli gündemdeydi. Sen ne düşünüyorsun bu konuda?

Bu işe dışarıdan bir gözle bakmaya zorlanıyorum aslında. Bu konuda söz sahibi değilim ama bu eleştirileri çok iyi anlıyorum. Aslında senaryo şimdi biraz daha yumuşatıldı. Şimdi şiddetin adı geçiyor sadece. Kadınlar biraz sinirleniyor tabii haklılar da ama “çok gerçek” diyenler de var. Dizi sosyal mesaj verdiği için bu yüzden çok önemli kesinlikle katılıyorum ama bu bir komedi dizisi. Amacımız şiddeti meşrulaştırmak değil ama aldığımız tepkilerden dolayı dediğim gibi biraz daha yumuşatıldı senaryo.

Komedide oynamak zor olmuyor mu, bu yolda devam etmek istiyor musun?

Komedide oynamak çok zor. Fiziğiniz de buna müsait değilse eğer mimik çok önemli oluyor. İnsanları güldürmek, ağlatmaktan daha zor. Sürekli akıyor dizi ve yanındakiler enerjik insanlar. O tempoyu yakalamak zorundasın. Ama çok şanslıydık Oya Abla (Oya Başar) benimle ve kardeşlerimi canlandıran diğer genç arkadaşlarımızla çok ilgilendi. Kamera arkası çok eğlenceli geçiyor. Şafak Abinin (Şafak Sezer) doğaçlamaları çok komik oluyor. Ama bundan sonraki projelerde dramayı da denemek isterim tabii ki.


“Ailemden ayrı yaşamayı hiç düşünmedim”

Planlı, programlı birisin anladığım kadarıyla. Sen kendini nasıl tanımlıyorsun?

Evet, ne istediğimi biliyorum. Titiz ve düzenliyimdir. Ajandamda yapılacaklar listem vardır daima. Böyle yaşamak kendimi rahat hissettiriyor. Artık teknoloji de çok ilerledi ve hayatınızı kolaylaştırıyor. Hareketli ve konuşkan biriyimdir ama ortamın güldürücüsü değilimdir. İlk girdiğim ortamda gözlem yapmayı severim, ona göre konuşurum. Açıldıktan sonra çok konuşkanımdır.

Hayatını yüksek bir tempoda yaşıyorsun ama başka hobilerin var mı? Neler yapıyorsun?

Piyano ve keman çalıyorum. Kemanımı ara ara elime alıyorum. Sporcu bir aileyizdir. Her pazar annemle yoga yapıyoruz. Pilatese gidiyorum aynı zamanda.


“Ailemden ayrı yaşamayı hiç düşünmedim”

Gelelim Aras Bulut İynemli ile olan ilişkinize. İkinizin de pek vakti olmuyordur çünkü  yoğun bir tempoda çalışıyorsunuz, sık görüşebiliyor musunuz?

Dizinin ve NTV’nin başladığı dönemde aileme bile vakit ayıramıyordum ama karşımdaki insan o kadar anlayışlı çıktı ki hayatımı zorlaştırmaktan öte kolaylaştırdı. Çok sık görüşemiyoruz ama görüştüğümüz zaman çok kıymetli oluyor. Oturunca uzun uzun konuşacağımız çok şey oluyor. Zamanımız daha güzel geçiyor. O da çok yoğun ve birbirimize karşılıklı anlayış gösteriyoruz. Şu an” İyi ki birlikteyiz” diyorum çünkü beni çok iyi anlıyor. O da ailesine çok bağlı. Mesela ben pazar günlerimi ailemle geçiririm her zaman ve o da bunu anlayışla karşılar.

Ailenle tanışıyorlar mı?

Evet, ailem tanıyor ve çok seviyorlar.

En son sizinle ilgili magazinde bir haber çıktı. Magazincileri görünce senin surat astığın yazıldı. Ne söylemek istersin bu konuda?

Ben bu durumu gerçekten anlamıyorum. Magazinciler bir anda karşınıza çıkıyorlar, aslında kızmıyorsun sadece şaşkınlık geçiriyorsun. O sırada da seni çekiyorlar ve yazacak bir şey yoksa bu şekilde malzeme çıkarıyorlar. Aras, bu duruma daha alışkın ama ben tuhaflaşabiliyorum. Aslında ailem, çevremdeki herkes bu ilişkiyi biliyor ama gene de çok göz önünde olmayı tercih etmiyorum. Saklanmıyorum ama çekilmekten de pek hoşlanmıyorum. Aras da aynı şeyi düşünüyor.

Peki, son olarak hangi mesleğe yakın görüyorsun şu anda kendini? Oyunculuk mu, muhabirlik mi?

İki işi de yürütmek istiyorum ama muhabirlikte oyunculuğumdan dolayı önüme engel çıkıyor. Şehir dışına habere gidemiyorum örneğin. Habercilik yapma sebebim gene merak ve keşif duygumdan kaynaklanıyor. Başka insanlarla konuşmak, farklı mekanlara gitmek ilgimi çekiyor ve bu oyunculukta da çok işime yarıyor. İleride ne yapacağıma daha karar vermiş değilim, işi oluruna bıraktım. Bir süre oyunculuk ileride de belki kendi televizyon programımı yaparım. Akıntı beni nereye sürükleyecek yaşayıp göreceğim.

Elvin Levinler’e tüm sorularımızı içtenlikle yanıtladığı için teşekkür ediyoruz.