Paylaş
Çocuklar doğruyu test ediyor
Çocuklar 4-5 yaşlarına kadar doğruyu bilmedikleri için söylediklerinin çoğunun yanlış zannedildiğini düşünür. Aslında onlar doğruyu test ediyorlar. Yani anneye bir şey söylüyor. Annenin tepkisine göre ‘Bu doğruymuş, bu yanlış’ diyor. Babaya bir şey söylüyor. ‘Bu doğruymuş bu yanlışmış’ diyor. Eğer anne- baba öyle durumlarda yalana onay verirse çocuk yalanı yöntem olarak benimsemeye başlıyor. Yani çocuk küçük yaşta yalanı hak arama ve sorun çözme yöntemi olarak öğrenmiş oluyor.
Yalan kıvılcıma benziyor
Yalan ne kadar küçük olursa olsun bir kıvılcıma benzer. Yalan belki küçük ama büyük yangınlar gibi küçük bir kıvılcımla başlar. Yani büyük kötülükler gibi küçük bir adımla başlar. Bütün kötülükleri bir odaya doldursanız, kapısını yalan açıyor. Yalan öğrenilen bir kavramdır. Örneğin, çocuk eline su dolu bardağı alır ve döker. Biz zannederiz ki yaramazlık yapıyor. Hayır, o çocuk yerçekimine karşı kaslarını geliştiriyor. Beyin onu öğreniyor. Yalanda da çocuk, sosyal öğrenme yapıyor. Bir şey söylüyor. Anne yalanını onaylarsa o yalanı devam ettiriyor. Onaylamazsa orada sosyal sınırları öğreniyor.
Yalan eğitimde yöntem olarak kullanılmamalıdır
Bazılarımız çocuğumuz ağladığı zaman onu avutmak için yalan söyleyebiliyoruz. ‘Sana şunu alacağım’ diyoruz mesela… O çocuk belki o anda susar ve inanır fakat bu sefer de çocukta anneye karşı olan güven zayıflar. Bir müddet sonra anne dediğini yapmazsa çocuk sesini yükseltmeye başlar. Anneye inanmamaya başlar. Bir çocuğun anneye inanmamasından daha kötü bir örnek olur mu çocuk için? Onun için çocuğu avuturken yalan söylemeden mümkün olduğu kadar dikkat odağını değiştirmek gerektiğini söylüyoruz. Eğer çocuğu sakinleştirip susturmak istiyorsanız yalan söylemek ve yerine getiremeyeceğiniz vaatlerde bulunmak yerine hemen ilgi ve dikkat odağını değiştirin. Yalanı eğitimde yöntem olarak kullanmamak önemlidir.
Yalan listesi yapılabilir
Çiftlerin karşılıklı olarak yalan söylememesi gerektiğini de çok önemsiyoruz. Eğer taraflar birbirlerine yalan söyler ve bu sürekli bir hal alırsa söylenen yalanların listelenmesini şiddetle tavsiye ederim. Karşı taraf yalan söylediği zaman ‘Bak ben senin söylediğin yalanları listeliyorum’ denilmeli. ‘Şu gün şu konuda yalan söylemişsin’ şeklinde bunları listeleyecek ve ‘Bak yalan söyledin’ diyecek. Bu durumda eşi, ‘Eşim biliyor, farkında.’ diyecek.
Yalan söyleyen kişinin vicdanında durdurucu yok
Yalan söyleyen kişinin vicdanında durdurucu yoktur. Internal Stopper dediğimiz bazı insanların vicdanında iç durdurucu vardır. Süper ego da denilen hani vicdani bir durdurucu. Bazılarında bu yoktur. Bu kişilere dış durdurucu gerekir. External stoppers dediğimiz dış durdurucu gerekir.
Dijital çağda insanlık çok daha fazla dürüst olmalı
Evde kurallı ortam olması lazım. Yalan söylememenin evde kural olarak var olması gerekir. Bu kural değilse bunun nasıl kural olarak uygulanması gerektiğini tarafların düşünmesi gerekir. Evlilikte yalan olmamalı. Açık, şeffaf ve dürüst ilişki olmalı. Bu çağda yalancının mumu yatsıya kadar değil, yalancının mumu internete kadar yanıyor. Her şey çok kısa sürede ortaya çıkıyor. Günümüzde gizli bir şey yapamazsınız. Her taraf kamera. Bir cinayet işleniyor. Zanlı ‘Ben öldürmek istemedim’ diyor. Kamerada bakıyorsun ki tam kalbine silahı dayamış. O nedenle yalanın en çok kolay yakalandığı bir çağdayız. İnsanlık bu dijital devrimden sonra çok daha dürüst olmak zorunda.
Evliliklerin yıkılma sebeplerinden biri yalandır
Evlilik kurumu, kişinin kendini güvende hissetmesi gereken bir yer olmalı. Evlilik insanın güvenlik alanıdır, insanın kendini güvende hissettiği ortamdır. Eşi ona burada A söylüyor, dışarıda B söylüyor. Böyle bir evlilik yürümüyor zaten. Yani evlilik yıkılmalarının en büyük sebebi. Tartışmalarının en büyük sebebi evliliğin, evin güven alanı olmaması.
Güvenli alanın devamı için açık, şeffaf ve dürüst ilişki gerekir
Evliliğin ve aile kurumundaki güvenli alanın devamlılığı için açık, şeffaf, dürüst ilişki gerekli. Elbette evlilik kurumunda da çeşitli zorluklar var. O zorlukları aşmanın yolları da var. Bir saray düşünün. 100 tane kapısı olan bir saray. 99 kapısı kapalı olsa 1 kapısı açık olsa ne yapar eder uğraşıp girersin o kapıdan. Ama 2-3 kapıyı denedin, ‘Olmuyor buraya girilmiyor’ dersen yapamazsın. İnsan da böyledir 100 kapılı bir saray gibidir. Onun anladığı bir dil ve yol vardır. Onu bulmak lazım. İlla ben dayatarak benim dediğim olur denirse orada ego savaşları olur.
Yalnızlık ve mutsuzluk, bu çağın en büyük yan etkisi
Öyle bir çağdayız ki ilkokul çocuklarında bile egonun yüksek olduğu bir çağdayız. Özgürlük adı altında bireysellik adı altında egoizme kaydı. Bu çağ insanı egoizmde ilişkilerin ilişki yönetimini yapamıyor. Yalnızlık şu anda bu çağın en büyük sorunu. Batılaşmış kültürün, popüler kültürün en büyük yan etkisi olarak ortaya çıktı; yalnızlık ve mutsuzluk. Zenginlik var ama yalnız ve mutsuz insanlar.
Çocukta vicdani standart oluşturulmalı
Çocuğun doğru olmayan bir hareketinin zekice bulunması onu yanlış yönlendirecek ve bu durumun çocukta o hareketin devamlılığını sağlayacağı unutulmamalı. Örneğin çocuk arkadaşının silgisi daha güzel geldiği için çocuksu bir kıskançlıkla alıp eve getirmişse ve evde çocuğa ‘Arkadaşının silgisini ona ver. Git arkadaşından özür dile’ denirse çocuğun içinde bir vicdani standart oluşur. Bu çağın insanı da vicdani standart oluşturma ile ilgili çok isteksiz yetişiyor. Genellikle 5-6 yaştan itibaren çocuk doğru-yanlış, iyi-kötü ile ilgili temel şeyleri öğreniyor. Yani o dönemlerde çocuklara saatlerce dürüstlük konferansı verilse öğrenmez ancak bir dürüstlük örneği görürse öğrenir.
En etkili öğretme yöntemi: İyi rol model olmak
Evde en güzel ve en tesirli öğretme yöntemi iyi rol model olduğu bilinmeli. Anne ve babanın rol model olması çok önemlidir. Evde sosyal rolleri iyi, doğru şekilde ifade edebilmek, yaşayabilmektir. Bu en güzelidir.
Çocuğa yanlış yaptığı şeyin mutlaka söylenmesi, hata yaptığında geçiştirmek yerine onun düzeltilmesi için çaba gösterilmesi de önemli. Mesela çocuk bakkala gitti. Bakkal amca görmeden bir şeker yürüttü eve geldi, babasına gösterdi. Babası ‘Boş ver ya o kadarcık olur’ şeklinde bir söz söyleyip herhangi bir uyarıda bulunmazsa, hatasını düzeltmesi için onu uyarmazsa çocuk o davranışına devam eder. Hâlbuki şöyle yapsa; ‘bak çocuğum herhalde sen bunları bilmiyorsun daha, öğren’ dese, çocukla beraber gitse bakkal amcaya şeker iadesi ya da parasını verse, bir de özür dilese, çocuk sorumluluk duygusunu böylece öğrenir.
En büyük miras: Öğretilen iyi ahlak
Sorumluluk duygusunu öğrenme, çocuğun utanç yaşamasından daha önemlidir. Çocuk utangaç olmasın, özgür yetişsin diye bunları yapmıyoruz. Hâlbuki utanma duygusu insanın sosyal sınırlarını çizer. Normalde bir hukuki normal vardır ve yasalarla belirlidir. Bir sosyal normlar var. Bunlar geleneklerle bellidir. Bir de ahlaki normlar var. Bu da vicdanla bellidir. Vicdan gelişen bir şeydir. Vicdan duygusu doğuştandır ama vicdani standartlar sonradan gelişiyor. İşte bunlar öğretilir. Bir söz var: İyi bir çocuk yetiştirirseniz ona miras bırakmaya lüzum yok, o zaten yapar diyor. İyi bir çocuk yetiştirmediyseniz istediğiniz kadar miras bırakın zaten bir işe yaramaz diyor. Onun için en büyük miras çocuğa öğretilen iyi ahlak. Bunu verebilmek. Bunu verdikten sonra hiç korkmamak gerekir.
Paylaş