Paylaş
Evliliklerin üç dönemi vardır. İlk dönem romantizm aşamasıdır. Bu dönemde iki taraf da birbirine aşıktır. Özellikle nişanlılık, evlilik öncesi dönemde çiftler birbirlerine zaman ayırır, gözlerinin içine bakarlar, birbirlerini müthiş rahatlatırlar. Sürekli birbirlerini düşünürler.
Evliliğe hep yatırım yapılmalı
Evlendikten bir süre sonra bu duygular yavaş yavaş değişime uğrayabilir. Erkek kendini işine veriyor. Kadın ise çocuklar dünyaya gelince kendini çocuklarına veriyor. Birbirlerine yaptıkları yatırım azalıyor. Sevgi azalmıyor ama ilgi azalıyor. Yatırım azalıyor. Yatırım azalınca evlilik soğumaya başlıyor. Evlilik mangaldaki ateşe benziyor. Ateşi çok kurcalarsanız yanar, ilgilenmezseniz soğur gider.
Evliliklerde soğuma yaşandığında evliliğin ikinci dönemi başlar. İkinci aşamada güç çatışmaları ve ego savaşları yaşanabilir. ‘Beni sevmiyorsun. Artık bana zaman ayırmıyorsun’ şeklinde şikâyetler ortaya atılabiliyor. Böyle durumlarda karşı taraf ‘Eşim işime ilgimi kıskanıyor’ diye düşünüyor.
Aşk evliliğin sebebi değil, sonucudur
Evliliğin üçüncü dönemi ise bağlılık dönemidir. Bazı kişiler burada deneme yanılma yöntemini kullanıyor. Ömür boyu aşk o zaman ortaya çıkıyor. Ömür boyu aşk için şu lazım: ‘Aşk evliliğin sebebidir’ diye söyleniyor, hayır. Aşk evliliğin sebebi değil, sonucudur. İyi iş birliği varsa, sevgi ve iyi iş birliği varsa eşittir ömür boyu aşk oluyor. İyi iş birliği yoksa aşk olmuyor. Onun için evlilikte sihirli kelime sevgi değil, sihirli kelime güven de değil, iş birliğidir. Sevgi artı iş birliği eşittir, güven oluşuyor. Güven oluştuğu zaman da ömür boyu aşk başlıyor. Onun için biz evliliğe güven alanı diyoruz. Güven oluşması için sevgiyle iş birliğinin birlikte olması lazım.
Sevgi dili hep kullanılmalıdır
Özellikle kıskançlık konusundaki sorunların çözümünde sevgi dilini kullanılmasını tavsiye ediyoruz. Hediyeleşmek sevgi dilidir. Takdir, övgü, onay sözleri sevgi dilidir. Fedakârlık sevgi dilidir. Shakespeare’in Hamlet’inde vardır. Eşim beni seviyor mu diye soruyorlar. Ortaçağ’da yazılan eserde ‘Eşinin senin için yaptığı fedakarlıklara bak. Sevip sevmediğini anlamak istiyorsan’ deniyor diyor. Fedakârlık yapıyorsa o zaten seviyor demektir. Uykusundan, rahatından, istirahatinden fedakârlık yapıyorsa seviyordur. Mesela bir diğer sevgi dili de hizmet davranışıdır. Hasta olduğunda ilgilenmek, bir ihtiyacı olduğu zaman fark edip hemen ilgilenmek.
Mutlu eşlerin özelliği…
Evlilikte eşler arasındaki güç ve kişilik çatışmalarının önlenmesi için esnek düşünce yani “Cognitive Flexibility” denilen zihinsel esneklik çalışılır. Kişi ‘Eşim hangi dilden anlar acaba?’ diye düşünecek. Eşinin kendisini sevmediğini düşünen bir kimsenin eşinin takdir, övgü, onay sözlerine çok ihtiyacı vardır. ABD’de Nebraska Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırma var. Mutlu eşleri araştırmışlar ve şu ortak özellikler tespit edilmiş. Birincisi birlikte zaman geçirme, ikincisi takdir, övgü, onay sözleri fazla. Bu özellikler neyi gösteriyor bize? Bu özellik de bizim kültürümüzde şu anda zayıflamaya başladı. Birlikte zaman geçirme azalıyor, ikincisi taktir, onay, övgü sözleri karşı tarafta olumlu etkiler oluşturuyor. ‘Eşimin böyle bir tarafı var ama böyle iyi tarafları da var onları da göreyim’ diyor. O pozitif tarafı görürse o zaman sevgi artıyor. Sevgi arttırmanın yolu eşinin olumlu yönlerini de görebilmek. Hep olumsuz yönlerini görerek bir ilişki varsa orada sevgi yavaş yavaş söner. Yani sevgiyi söndüren aklın kötüye kullanımıdır.
Evlilikte 5S önemli
Evlilikteki bir diğer sihirli kelime de sabır sözcüğüdür. Evlilikte sevgi, saygı yetmiyor, bir şey daha var sabır. Sabırla beraber de sadakat ve samimiyet var, beş ‘S’ var evlilikte. Sevgi, saygı, sabır, samimiyet ve sadakat.
Romantizme rasyonalizm eklenecek
Romantizme rasyonalizm eklenmesi gerekir. Olgun aşkta evliliğin iyiliği için eşinin yanlışlarına karşı dayanıklılık, sabır ve tahammül vardır. ‘Bu senin hareketin doğru değil fakat evliliğin iyiliği için buna tahammül ediyorum ama onaylamıyorum.’ demek gerekir. Romantizme rasyonalizm eklenecek. Romantizme rasyonalizm eklenirse olgun aşka dönüyor. Kâr zarar analizi yapıyor, doğru kararlar veriyor, geminin geleceğini düşünüyor ama kendini de ezdirmiyor. Bu durum da evde sevgi adaleti sağlıyor. Böyle durumlarda ne oluyor? Aşk olgun aşka dönüşüyor. Bir müddet sonra zaten olgun aşk da otomatik hale geliyor.
İki tarafın fedakârlığında her ikisi de kazanıyor
Evlilikte altın orta nokta kavramı çok önemlidir. Bir adım biri atıyor, bir adım diğeri atıyor, ortada buluşuluyor. Altın orta nokta olmayan evlilikte tahakküm, baskı ve benmerkezcilik vardır ama altın orta noktada iki tarafta fedakârlık vardır, iki taraf da kazanır. Kazan kazan yaklaşımı ile evliliğe yaklaşır ise romantik aşk olgun aşka dönüşüyor.
Paylaş