Paylaş
Çocukluk döneminde tanımlanan ve nöro gelişimsel sınıflandırılan bir hastalık olan otizm çok erken çocukluk döneminde başlıyor ve çocukluk döneminde teşhis koyulursa hastalığın tedavisi daha kolay oluyor. Otizmin en önemli özelliği çocukluk ve erken çocukluk döneminde başlamasıdır. Aynı özellik daha ilerideki dönemlerde ortaya çıkarsa otizm değil, psikoz olarak tanımlanıyor.
Otizmin en önemli belirtisi…
Otizmin en önemli belirtilerinden biri, sosyal iletişim ve etkileşimde yetersizliktir. Otizmli çocuklarda çocuk daha yürümeye başlamadan yani neredeyse doğumla birlikte anlaşılabilecek bir belirtidir. Çocuğun sosyal iletişimi ve etkileşiminde yetersizlik vardır. Bebeğin 6 aylıkken agulama yapması, 9 aylık bebeğin ise ‘ce… eee’ gibi sesler çıkarması gerekir. 15 aylık bir bebeğin iki hecelik kelimeler kullanması lazım. Otizmli bebekler ve çocuklar bunları yapamıyorlar, geç yapıyorlar. Sosyal iletişimde kucağa alınmak istemiyorlar. Kucağa alınsa bile aşırı tepki verebiliyor, böyle sosyal iletişim ve etkileşim yetersizliği var.
Sosyal etkileşim doğumdan itibaren başlıyor
İnsan ilişkisel bir varlık. Otizm aslında çevredeki insanlarla ilişki kurma bozukluğudur. Sosyal etkileşim doğumdan itibaren başlıyor. İnsan tek başına yaşamaya göre zihinsel olarak kodlanmamış. Muhakkak ilişki kurması lazım. Bebek doğduğunda ilk tepkisi ağlama. Neden ağlama? Anne karnından yani konforlu ortamından dışarı çıkmış. Ciğerlerine aniden soğuk hava giriyor. Vücudu soğukla temas ediyor. Korkuyor, ağlıyor. Ağladığı zaman sığınacak biri lazım, anneye sarılıyor, annenin kokusu onu rahatlatıyor. Karnı aç olsa bile ilk ihtiyacı anneye bağlanma ihtiyacıdır.
Otizm, duyguları kullanamamak demektir
Otizmli çocuklarda bu bağlanma yeterli gelişmez. Hatta ileri düzeydeki otistik bireylerde anne kavramı bile gelişmemektedir. Bu kişiler için sadece bakım veren vardır. Sevgi alışverişi yoktur. Otizm, aslında sevgi duygusunu kullanamamaktır. Duyguları kullanamamak demektir. Otizmli çocuklarda ve kişilerde ilişkiyi kurma, sürdürme ve ilişkiyi anlama konularında yetersizlikler vardır. Otizmin bir nevi içe kapanma hastalığı olduğu söyleniyor. Bu çocuklar ya da bireyler yalnız kalmayı seçiyorlar, tercih ediyorlar, seviyorlar.
Sınırlı tekrarlayıcı davranışlara dikkat!
Otizmde diğer ana grup belirtiler, sınırlı tekrarlayıcı davranışlardır. Bu çocuklar ellerine aldıkları tabak gibi eşyaları ya da oyuncaklarını sürekli döndürür. Sözel iletişim kurmadan bu tür davranışlarda bulunur ya da çamaşır makinesi gibi dönen cihazları saatlerce seyrederler. Rutin şeylere aşırı bağımlılık vardır. Özellikle tekrarlayan davranış bazen o şekilde oluyor ki çevredeki alıştığı bir şeye aşırı derecede bağlanıyor. O değiştirildiği zaman çocuk aşırı derecede tepki veriyor.
Otizmde artış gözleniyor
Dünya genelinde otizmde bir artış var. Öğrenci olduğumuz yıllarda otizm için 1000’de 2-3 vaka deniyordu. Şimdi 1000’de 10 olduğu belirtiliyor yani bu da yüzde 1 demek oluyor. Hatta günümüzde yeni doğanlarda 68 vakadan birinin otistik olduğu belirtiliyor. Bu da 68’e 1 demek yani bu oran da yüzde1’i bile geçtiği anlamına geliyor. Tüm dünyada bu artışın nedenleri araştırılıyor.
0-3 yaş arası dönemde ekrandan uzak tutulmalı
0-3 yaş arasındaki dönemde çocuğa kesinlikle tablet ya da cep telefonu vermemek gerekmektedir., Genelde anneler yemek yedirmek için bu cihazları kullanıyor. Çocuk bir süre sonra onsuz yapamamaya başlıyor. Dijitalleşme ve dijital çağın otizmde çok ciddi risklerden biri olduğu düşünülüyor. Çocukta sosyal izolasyona yol açıyor.
Gecikmiş konuşmaya dikkat!
Gelişen teknolojiyle beraber akıllı cihazla temas eden çocuklarda otizmli gibi belirtiler ortaya çıkması dikkat çekmektedir. Bu çocuklar otizmli gibi oluyor, bu duruma öğrenilmiş otizm diyoruz. Gecikmiş konuşma şikayetiyle geliyorlar. Çocuk 4 yaşında ve hala konuşamıyor. Bakıyoruz evde ucuz bakıcı dediğimiz televizyon var. Anne çocuğa vermiş bir tablet ve bütün gün ev işi ile uğraşıyor. Çocuk tabletle oynuyor ve çocukta sözcük üretme becerisi gelişmiyor. Gelişmeyince ne oluyor? Karşısında konuşan yok, zihinsel uyarı alamıyor. Tek taraflı taklit davranışı ortaya çıkıyor. Sözcük üretemediği için de beyin tembelleşiyor. Bir dönem bu duruma klip sendromu deniyordu. Televizyon ya da tablet ortadan kalkınca çocuk kısa sürede konuşmayı öğreniyor.
Otizmde erken teşhis önemli
Otizmde erken müdahale önemlidir. Otizmde en çok tespit edilen gecikmiş konuşmadır. 4 yaşı civarıdır. O zaman geç kalınmış oluyor. Otizm aslında 1 yaşında tespit edilirse hemen tedbir alınırsa düzelmesi çok daha hızlı ve kolay oluyor. Özellikle ileri yaşta gebe kalan anneler bazı belirtilere dikkat etmeli. Çocuk doğar doğmaz rüyasında güler ancak otistik çocuklarda bu gözlenmez. Bebek anneyi gördüğü zaman güler, sevinir, oynar. Anne ile bebek arasında mutlaka duygusal aktarım olmalıdır. Otizmli bebekte bu aktarım yaşanmaz.
Yeni nesil tedavilerde zihin kuramı öğretiliyor
Otizmli çocukların empati duygusu gelişmemiştir. 1 yaşındaki otizmli çocukları bir odaya toplasanız biri ağladığı zaman hepsi ağlar. Niye ağlıyor? Çünkü empati duygusu gelişmemiştir daha. Ama başkasının ağlamasını kendi ağlaması zanneder. Beyin aynalama yapar. O da ağlamaya başlar. Bu gruptaki çocuklarda ağlama bulaşıcı olur. Çünkü beyin onun acısı – benim acım ayrımını öğrenememiştir. Buna zihin teorisi deniyor. Sadece insan çocuğunda bu var. Başkasının zihninden geçeni tahmin edebilmek hayvanlarda yoktur, bu insana özgü bir şeydir. Otistik çocukların beyni bunu yapamıyor. Yeni tedavi yöntemleriyle çocuğa zihin kuramı öğretiliyor. Otizm tedavisi olmaz diye de düşünmemek gerekiyor. Erken fark edilirse diğer çocuklarla beraber oynarken öğrenir. Otizmin düzeltilmesinde sosyal temas en iyi ve en önemli yöntemdir. O nedenle çocuk eğer kardeşi ya da arkadaşı yoksa 3 yaşından sonra muhakkak kreşe gönderilmelidir. Kreş ortamında yarım gün bile olsa gitmesi önemlidir. Apartman çocuklarında bu nedenle bu riskler vardır.
Yeni nesil tedavi yöntemleri kullanılıyor
Otizmin tedavisinde yeni yöntemler de kullanılmaktadır. Yeni tedavilerden biri duyu bütünleme tedavisi. Otistik bireylerde daha önce 4 duyu ölçülüyordu. İnce motor, kaba motor becerileri, duyu becerileri ve sosyal becerileri. Şimdi duygusal beceriler de ölçülüyor. Beynin duygulardan sorumlu alanları tespit edildikten sonra duygusal becerilere karşı, karşı tarafın duygularını anlama, kendi duygularını fark etme ve onu kullanabilme becerisinin geliştirilmesi hedefleniyor. Nöro modülasyon tedavileri kullanılıyor. Beyin hücre uyarımı (TMS=Transkranial Manyetik Stimülasyon) yöntemleri kullanılıyor. Çocuğun gelişimi çok hızlanıyor. Çocuğun zihinsel gelişimi, davranışsal gelişimi, sosyal etkileşimi olumlu etkileniyor. Çocuk kucağa alınabiliyor, arkadaşlarıyla oynayabiliyor.
Paylaş