Paylaş
-HPV virüsü nedir?
-Genital bölgede hangi hastalıklara yol açar?
-Nasıl bulaşır?
-HPV sıklığı nedir?
-HPV belirtileri nelerdir?
-Genital siğil nedir? Nasıl tedavi edilir?
-HPV’ye bağlı genital kanser oluşur mu? gibi birçok sorunun cevabını bu yazımda anlatmaya çalışacağım.
HPV virüsü nedir?
HPV virüsü (Human papilloma virus - İnsan papilloma virüsü) 200’den fazla tipi olan bir DNA virüsüdür. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında bulaştırıcılığı en yüksek olan aynı zamanda en sık görülen hastalık HPV infeksiyonudur. 40’dan fazla tipi (özellikle 6 ve 11) genital siğillere neden olurken yaklaşık 15 tipi de rahim ağzı kanserine sebebiyet vermektedir. Bu tipler yüksek riskli HPV tipleri olarak sınıflandırılırlar. Genital siğillere neden olan tipler ise sıklıkla düşük riskli HPV tipleri olarak kabul edilirler ve kansere yol açmazlar.
HPV genellikle belirti vermez, yani hastalarda sıklıkla asemptomatik seyreder. En sık görülen belirti de genital bölgede oluşan siğillerdir. Toplumda yüzde 1 oranında görülmekte iken 20’li yaşlarda bu oran yüzde 7’lere kadar çıkmaktadır. Yapılan çalışmalarda, toplumun %60-70’inin hayatlarının bir döneminde HPV ile karşılaşacağı tahmin edilmektedir. Bulaştırıcılığının çok yüksek olması HPV sıklığının tahminin çok üzerinde olduğunu düşündürmektedir.
Nasıl bulaşmaktadır?
En sık bulaş şekli cinsel temastır. Vajinal ilişki dışında anal ve oral ilişki ile de bulaşabilmektedir. Cilt temasıyla bulaştırıcılık olduğundan, prezervatifin kapatmadığı genital deri alanlarından da bulaşabilmektedir. Yani prezervatifin HPV’ye karşı yüzde yüz koruduğunu söylemek imkansızdır. Cansız yüzeylerden bulaş gösterilmemiş olsa da viral yükün yoğun olduğu nesnelerle (iç çamaşırı, havlu, vs) uzun süreli cilt maruziyetinde HPV bulaşının olabileceğini düşünmekteyim.
Birçok kişide HPV, vücudun bağışıklık sistemi tarafından etkisiz hale getirilir. Yani HPV enfeksiyonlarının çoğunun (%80-90) geçici olduğunu söyleyebiliriz. Sıklıkla herhangi bir belirti vermeden yaklaşık 12 ay içerisinde vücuttan atılır. Virüsün vücuttan temizlenmesinde en önemli faktör hastanın bağışıklık sisteminin gücüdür. Bağışıklık sistemini etkileyen genetik faktörler dışında her türlü etmen de (diyet, stres faktörleri vs.) virüsün vücuttan atılmasında etkilidir.
HPV virüsü bulaş sonrası herhangi bir genital siğil yapmadan vücutta yıllarca sessiz de kalabilmektedir. Bulaştıktan aylar veya yıllar sonra da genital siğile neden olabilir. Virüsün bulaşması ile genital siğilin ortaya çıkması arasındaki süre ortalama 3 aydır. Ama bu süre haftalar veya yıllar sonra da olabilir. Semptom olsun olmasın vücutta olduğu sürece başka kişilere bulaştırma ihtimali artmaktadır, bu nedenle HPV virüsünün ne zaman ve kimden bulaştığını belirlemek mümkün görünmemektedir. HPV pozitif gebelerde, doğum sırasında virüs anneden bebeğe geçebilmektedir.
HPV virüsü kadınlarda hangi hastalıklara yol açar?
Vulvar, vajinal, servikal (rahim ağzında), orofarengeal (ağız ve boğazda) siğiller, rahim ağzı, vajina ve vulvada kanser öncüsü (preinvaziv) lezyonlar (CIN 1,2,3, VIN 1,2,3, VaIN 1,2,3) rahim ağzı kanseri, vulva kanseri, vajina kanseri, anal kanser, orofarinks kanseri.
Genital siğil nedir, nasıl tedavi edilir?
Genital siğiller en sık görülen HPV lezyonlarıdır. Deriden kabarık açık veya koyu kahverengi oluşumlardır, kimi zaman da lekeler halinde izlenirler. Tek olarak görülebileceği gibi birden fazla siğil bitişik karnabahar şeklinde de görünebilir. Bazen hasta tarafından ben olarak değerlendirilebilir veya hiç fark edilmeyebilir. Kaşıntı ve cinsel ilişkide kanamaya sebep olabilirler. Vulvada (dış kadın genital bölgesi), vajina içinde veya çevresinde, rahim ağzında, anüs içinde veya çevresinde, kasıklarda yerleşebilmektedirler. Bulaştırıcılıkları çok yüksektir. Genital siğillere en sık neden olan HPV tipleri düşük riskli tiplerden 6 ve 11’dir.
Düşük riskli HPC virüsüne bağlı lezyonu olanlarda eş zamanlı yüksek riskli tiplerin de alınmış olma olasılığından dolayı HPV testi ve pap smear testi önemli yer tutmaktadır. Vulvar siğili (kondilomu) olan bir hastada vajinal ve servikal değerlendirme çok önemlidir. Tedavide sadece siğiller değil, siğilin bulunduğu dokunun tamamen temizlenmesi amaçlanmaktadır. Genital siğiller immün sistemi uyaran birtakım ajanlar (imiquimod), siğili ortadan kaldıran kimyasal maddeler (TCA), kriyoterapi (dondurma), lazer, koterizasyon (yakma) veya cerrahi gibi yöntemlerle tedavi edilebilmektedir. Burada lezyonun miktarı, yoğunluğu, büyüklüğü gibi etmenler ön plana çıkmaktadır.
Korunmada prezervatif kullanımı önemlidir. Ancak virüsün prezervatif tarafından korunmayan cilt bölgelerinden de bulaşabildiği akıldan çıkarılmamalıdır. Siğil tedavisi esnasında cinsel ilişkiye girilmemelidir. Partnerin de bilgilendirilmesi ve bir genital muayeneden geçmesi önemlidir. Tedavi sonrası bağışıklık sistemini kuvvetlendiren takviye besinlerin alınması, düzenli beslenme, stres faktörlerinin azaltılması siğilin tekrarlama riskini azaltacaktır. Bağışıklık sisteminin zayıf olması dışında tekrar virüse maruz kalmak da siğillerin tekrarlamasına neden olmaktadır.
HPV‘ye bağlı genital kanser oluşur mu?
Serviks (rahim ağzı) kanserine yol açabilen yaklaşık 15 HPV tipi mevcuttur ve “yüksek riskli HPV tipleri” olarak tanımlanır. HPV tip 16 ve 18 pek çok yerde olduğu gibi Türkiye’de de servikal kanserlerle ilişkili en sık görülen iki yüksek risk HPV tipidir. HPV ile ortaya çıkan enfeksiyon serviks kanserinde majör etken olarak görünmektedir. Olguların neredeyse tamamında (%99) bu virüs tespit edilmiştir. Serviks kanseri, uzun süren, inatçı yüksek riskli HPV enfeksiyonu sonucu oluşmaktadır. Yüksek riskli HPV tipleri aynı zamanda vulvar, vajinal ve anal kanserlerle de ilişkilendirilmiştir.
HPV’nin kansere yol açması öncelikle hücresel düzeyde değişikliklerle başlar. Bu değişikliklere kanser öncüsü lezyonlar demekteyiz. Bu lezyonlardan yüksek dereceli olanlarda kansere ilerleme riski artmaktadır. Servikal smear dediğimiz tarama testindeki amaç bu değişiklikleri önceden tespit etmek ve sonrasında daha ileri yöntemlerle kanser öncüsü lezyonu tanımlamaktır. HPV testindeki amacımız da yüksek riskli HPV tiplerini taramak ve varlığında gereğinde ileri yöntemlerle kanser öncüsü lezyonların gelişip gelişmediğini araştırmaktadır. Bu nedenle servikal kanser tarama testleri (servikal smear, HPV testi) çok önem taşımaktadır. Servikal smear testi jinekolojik muayene esnasında rahim ağzına bir sürüntü yapılarak alınan hücrelerin mikroskopla incelenmesiyle yapılan bir testtir. HPV testi de benzer şekilde alınan, rahim ağzında HPV varlığının araştırıldığı testlerdir. Bu testlerin sonuçlarına göre şüpheli olgular belirlenir ve bir şüphe varsa kolposkopi denilen ışıklı bir mikroskop yardımıyla serviks büyütülerek incelenir, gerekirse şüpheli alanlardan biyopsi alınır.
Daha önce de ifade ettiğim gibi siğillere yol açan HPV tipleri düşük riskli tipler olmakla beraber kansere sebebiyet vermezler fakat siğili olan bireyin eş zamanlı yüksek riskli HPV de kapmış olma olasılığından dolayı servikal smear değerlendirmesi ve yüksek riskli HPV testi önem arz etmektedir.
Nasıl korunulur?
HPV aşısı: HPV’den primer korunmada en etkili yöntemdir. HPV aşıları, mekanizması, çeşitleri, uygulama yaş aralıkları ile ilgili özet bilgileri sonraki yazımda paylaşacağım.
Düzenli jinekolojik muayene ve tarama testleri: Servikal smear ve HPV testleri servikal kanser öncüsü lezyonların tespitinde büyük yer tutmaktadır. 21 ile 65 yaş aralığındaki tüm kadınlarımıza 3 yılda bir servikal smear testini önermekteyiz. HPV testi ise ideal olarak 30 yaşından sonra yapılmalıdır. Çünkü 30 yaş öncesi HPV pozitivite oranları yüksektir ve maruziyet sonrası virüsün vücuttan temizlenme olasılığı da çok yüksektir. Bu dönemde HPV testi bakmak gereksiz müdahale sayısını artıracak aynı zamanda hastada da anksiyete oluşturacaktır. 30 yaşından sonra ise servikal smear ve HPV testi ile kombine taranıp sonucu negatif gelen hastalarda takibi 5 yılda bire çıkarmaktayız.
Prezervatif kullanımı: Prezervatif kullanımı yararlıdır. Fakat kapattığı alanları HPV’ye karşı korurken diğer alanlardan da temasla bulaş olabileceğinden yüzde yüz koruma sağlayamamaktadır.
Diğer dikkat edilmesi gerekenler ise: Multipartneritenin olmaması (tek eşlilik) ve bağışıklık sisteminin güçlü tutulması (düzenli beslenme, düzenli uyku, spor, sigara içmeme vs).
Paylaş