Paylaş
Aylin, daha birinci sınıfta yazıda başarısız olmuştu. Sözcüklere dikkatini veremiyor, bazı harfleri hiç hatırlamıyordu. Heceleri ters çeviriyor ve yazmak için inanılmaz vakit harcıyordu. Ayrıca sözcükleri öğrenip ezbere yazamadığı zaman çok fazla hata yapıyordu. Genelde “g” ve “k” gibi birbirine benzer harfleri karıştırıyor, çoğunlukla tek heceleri özellikle son ekleri unutuyor veya harflerin sırasını ters çeviriyordu. Bu nedenle yazdığı uzun heceli kelimeler zorlukla okunuyordu.
Yukarıda kısaca bahsettiğim birinci sınıf öğrencisi Aylin, yazma ve okumayı öğrenmede sınırlı bir kısmi başarısızlık gösteren çocuklar grubundandı. Bu öğrenme bozukluğuna “Okuma-Yazma Bozukluğu” veya “Legasteni” denmektedir. Bu tip çocuklar için konuşma dilini yazı diline çevirebilmek son derece zordur.
Tüm öğrencilerin %10'u her ne kadar diğer derslerde başarılı olsalar da okuma ve yazmayı öyle çabuk öğrenemezler. Bu çocuklar için bu kısmi başarısızlık sorununun olabildiğince çabuk teşhisi önemlidir. Çabuk teşhis edilmelidir ki arkasından okuldan zevk almama, öz güvenin azalması ve psikosomatik ağrılar gibi yan etkiler önlenebilsin.
Okuma yazma zorluğu çeken çocuklarda sorun, algılanan bilgilerin işlenmesinden kaynaklanmaktadır. Pek çok “Legastenikte” duyma işleminde bir bozukluk vardır. Örneğin “o” harfini “u” diye veya “g” yi “k” olarak algılar ve öyle yazarlar. Ne yazık ki ayrıca, kelime sıralaması için sezgi yetenekleri, kelime sembollerini fotografik hafızada iyi saklayabilecek derecede gelişmemiştir. Bu, doğru imla yazma konusunda karşılaşılan bir diğer handikaptır.
Onlar, her ne kadar özel teşvik de alsalar, imla konusunda mükemmel olamayacaklardır. Fakat zaaflarıyla başa çıkmayı ve yardım stratejileri kullanmayı öğreneceklerdir. Bunun içinde dikkatlilik konusunda son derece başarılı olmalıdırlar. Daha iyi dinlemek ve görebilmek için çocukların iyi bir çalışma planlamasına ihtiyacı vardır.
Paylaş