Öğrenciler iyi öğrenemiyorlarsa bunun başlıca sebeplerinden biri derse ya da konuya ilgi duymamalarıdır.
Haberin Devamı
Okul amaçlı kabul gören, iki tür motivasyon vardır: Dışsal motivasyon ve içsel motivasyon.
Dışsal motivasyon, genellikle dışsal ödüllerden kaynaklanır: Hediyeler, notlar, hatıratlar ve diğerlerinden daha iyisini yapma isteği. Bu, öğrenciyi tamamen bu ödüller için hareket etmeye yönlendirir ya da utanç duruma düşmekten, sıkıntılı duruma düşmekten sakınmaya yönlendirir.
İçsel motivasyon kişinin içinden gelir. Bir yetenek geliştirmede, eğer bir öğrenci kendini tatmin etme duygusuyla daha iyisini yapmaya yönlendiriliyorsa o zaman öğrenme daha anlamlı ve daha kalıcıdır.
Motivasyon aşağıdaki şartlarda en üst düzeydedir;
Kişi, dışsal baskıya karşılık olarak değil de kendi gerekçesiyle işi üstlenir.
Ödev üstesinden gelinebilecek düzeydedir.
Yeterince seçenek vardır.
Ebeveynler ve öğretmenler, bu koşulları optimize etmek için öğrenme ortamını nasıl hazırlamalıdırlar?
Öğrenciler iyi öğrenemiyorlarsa bunun başlıca sebeplerinden biri derse ya da konuya ilgi duymamalarıdır.
Öğretmenin yapacağı ilk şey, öğrencide gizli güç olan ilgiyi temin etmektir.
Başarıyı sağlamak ve arttırmak için öğretmenler öğrencilerde belli dönemlerde baskın olan güdülere göre hareket etmelidirler.
Önce öğretmenin öğretme eylemine istek ve coşkuyla katılması gerekir.
Öğretmen; eğitime ve öğretime verdiği önemi, öğretme sırasında özeni, tutum ve davranışları ile yansıtmalıdır. Güler yüzlü, sabırlı, tutarlı, sevecen ve anlayışlı bir öğretmen modeli, öğrencinin derse güdülenmesinin ön koşuludur.
Öğretmen öğrencilerini yakından tanımalı, bireysel farklılıklarını göz önünde bulundurmalı, eğitim amaçları ile öğrencilerin beklentilerini uyumlaştırmalıdır.
Öğrencinin üzerindeki baskı en aza indirilmelidir. Örneğin, rekabet ya da sosyal karşılaştırma kaldırılmalı; not sistemi gözden geçirilmelidir.
Ödevin, öğrencinin yaşı ve yetenek seviyesi için üstesinden gelebileceği bir düzeyde olması sağlanmalıdır. Eğer ödev çok kolay ise öğrenci sıkılacak ve motive olmayacaktır. Öğrencinin kabiliyetinin üzerinde bir zorluk düzeyinde ise bu da hüsrana ve ödevi terk etmeye yol açacaktır.
Ödev, aynı zamanda anlamlı ve öğreniciyle alakalı olmalıdır. Öğrenci sık sık şu yorumu yapar; “Bunu niçin öğrenmem gerekiyor? Büyüdüğümde bunu asla kullanmayacağım.” Ödevin amacı birbiriyle ilgisiz gerçekleri hafızaya kaydetmek yerine, yetenek geliştirme ya da kazandırma olmalıdır.
Ödüllerin uygun kullanımı da bu konuda oldukça çok önemlidir. Övgü serbestçe kullanılmalı (abratmadan ve gerçekçi) ve öğrenci sadece performans için değil, gayret ve ilerleme için ödüllendirilmelidir.
Öğrencide kendisine güven duygusu geliştirilmelidir.
Öğrencinin mevcut ilgilerinden hareket edilmelidir.
Öğrenmeyi öğrenci için anlamlı ve değerli kılmak olmazsa olmaz koşullardan biridir.
Herkesin kendine göre hedef ve projeler seçmesine yardımcı olunmalıdır.
Sınıfta öğrenme için zevk verici bir ortam hazırlanmış olmalıdır.
Öğrencilerin ideallerinden ve tutkularından faydalanmak gerekir.
Gerektiği durumlarda olumlu pekiştirici çalışmalarda bulunulmalıdır.
Öğrencinin kendisine olan saygısı, güveni ve gurur duygusu güçlendirilmelidir.
Yani, destekleyici bir çevre olmazsa olmaz koşuldur. Öğrenciler, önemsenmediklerini, kendilerine güvenilmediğini ya da tehdit edildiklerini hissettiklerinde iyi performans gösteremezler, iyi düşünemezler. Ebeveynler ve öğretmenlerin öğrenci ile geliştirdiği ilişki kolaylaştıran, rahatlatan ve her koşulda güven veren yönde olmalıdır.
Kısaca, öğrenciler iyi davranıldığında, saygı gördüğünde, cesaretlendirildiğinde, öğrenmeye karşı merak uyandırıldığında ve ödev (verilen görev) anlamlı olduğunda, yüksek düzeylerde motivasyon kendiliğinden gelişecektir.