Paylaş
Koronavirüs günlerinde çocukların sağlığı ebeveynler için çok daha önemli bir hale geldi. Çocukların yaşam şeklini ve eğitim alma özgürlüklerini kısıtlayan, parklarda oynamalarına engel olan zor günler yaşıyoruz. Çocukların hastalık riskine karşı bağışıklıklarını güçlendirmek ve evde geçirdikleri zamanı verimli kullanmalarını sağlamak gerekiyor. Peki, ebeveynler olarak bu konuda biz ne yapabiliriz?
Hastalıklardan korunmak için bağışıklığı güçlendirmek şart
Bağışıklık, doğum sırasında gelişmeye başlar. Bu nedenle kadın doğum uzmanları mümkün olduğunca vajinal doğumu tercih ederler. Çocuk doğum kanalından geçer ve bu süreçte antijenlerle temas eder. İlk birkaç ayda bebeğin annesinden gelen antikorları vardır. Çocuklar, onlarla yakın temasa geçtikten sonra antijenlere karşı antikor oluştururlar . Hayatın erken dönemlerindeki emzirme veya biberonla beslenme de önemlidir. Sezeryanla doğum bile kendine özgü riskler barındırır. Mesela sezeryanla doğan bebeklerdeki flora değişikliği allerjiye yatkınlık yapıyor diye söylemler mevcuttur.
Bağışıklık sistemi birçok viral hastalığa karşı antikor oluşturur
Bir çocuğun bağışıklık sisteminin gelişiminde önemli bir kilometre taşı, okula başlamasıyla temsil edilir. Bu süre zarfında çocuklar, başka türlü evde karşılaşamayacakları yeni hastalıklarla karşı karşıya kalırlar. Çoğunlukla çocukların hastalığa yakalanma olasılığı daha yüksektir, ancak her zaman böyle olmayabilir. Öte yandan, grip mevsimsel bir sorundur ve vücut buna karşı uzun süre koruyucu antikor oluşturamaz. Bu anlamda ilk doğan çocuklar, kapalı bir aile çevresinde büyüdükçe hastalığa daha yatkın hale gelirler.
Koronavirüs tedbirleri sayesinde viral hastalıklar daha az görülmeye başlandı
Kış mevsiminde gece ve gündüz arasındaki ısı farklılıkları hastalıklarda önemli bir etkendir. Geçen seneki kış mevsimi ile bu seneki kış mevsimini karşılaştıracak olursak; bu sene kış mevsiminde Covid-19 nedeniyle yasaklar getirilmiş ve okullar uzaktan eğitim ile devam etmiş bu durumda özellikle viral hastalıklarda belirgin bir düşüşe sebep olmuştur. Çünkü okullar içerisindeki ve kapalı alanlarda yakın temas kışın hastalıkların artmasında önemli faktörler arasındadır.
Mikroplar vücudumuzdaki savunma mekanizmalarını aşar ve organlarımızda yaşarken birtakım zararlar meydana getirir. Bunun Latincesi enflamasyondur. Halk dilinde ise iltihap olarak bilinir. Bu iltihaplı hastalıklara genel isim olarak enfeksiyon denir ve bazı belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtiler, ateş, üşüme, titreme, kas ağrısı, öksürme, ishal şeklinde sıralanabilir ve farklı sistemlerin etkilenmesiyle oluşur.
Bakteriyel enfeksiyonlarda çocuk daha halsiz, keyifsiz olur. Ateş çok yüksek olabilir ve tedavide antibiyotiklerin kullanılması gerekir. Viral enfeksiyonlarda daha çok semptomatik tedavi (ateş düşürücüler, tıkalı burnu açmak için kullanılan burun spreyleri) uygulanmaktadır. Ancak hastalığın virüse mi yoksa bakteriye mi bağlı olduğu ayrımını yapacak olan da çocuk doktorudur. Çocuklarınız hastalandığında mutlaka doktorunuza muayeneye götürmek gerekir. Bu tarz hastalıklardan korunmak için de vücudumuzu dirençli tutmamız gerekir. İşte biz bu mikropları öldüren ve sağlıklı kalmamızı sağlayan sisteme bağışıklık sistemi diyoruz. Bu sistemi daha sağlıklı kılan beslenme şekli ve gıda takviyelerine de bağışıklık güçlendiriciler diyoruz.
Son zamanlarda çok sık mı hastalanıyorsunuz?
Bağışıklık sistemi herkeste farklıdır. Bazı insanlar çok sık hastalanırken, bazı insanlar ise hiç hastalanmadığını belirtir. Kişilerdeki bu sık hastalanma olayı doğrudan kişilerin bağışıklık sistemi ile ilgilidir.
Bağışıklık sistemi ikiye ayrılır: Bunlardan biri doğuştan gelen bağışıklık sistemi diğeri ise sonradan elde edilen bağışıklık sistemidir. Her iki sistemde mikroplara karşı vücudumuzu korumaktadır. Bu sistemlerin içerisinde antikorlar, hücreler, deri, salgılar ve çeşitli proteinler yer alır. Bu sistemin her bir öğesini güçlendiren farklı mekanizma ve yöntemler vardır. En başta enerjinin yeterli olması ve sonrasında da enerjiyi kullanacak sistemlerin çalışabilir olması çok önemlidir.
Hastalıklardan korunmak için öncelikle yapılması gereken bu mikropların vücuda girmelerini önlemek, deri ve mukozolardan mikropları uzak tutmaktır. Vücudumuzda hastalık riskini en aza indirmek için alınması gereken önlemler şunlardır:
Bağışıklık sistemi güçlendirilmelidir.
Çocukların yanında sigara içilmemelidir. Çocukların yanında sigara içildiğinde, gelişen iç organları ve bağışıklık sistemleri ciddi derecede hasar görmektedir.
Enfeksiyon oluşumunda en etkili organ ellerdir. Yemeğe başlamadan önce ve sonra, tuvaletten sonra, öksürdükten ya da hapşırdıktan sonra mutlaka eller yıkanmalıdır.
Öksürürken ağzınızı ve burnunuzu kapatın. Çocuğunuzun yanına kağıt mendil verin. Hapşırırken veya öksürürken bu mendilleri kullanmaları daha sonra çöpe atmaları için öğüt verin. Eğer mendili zamanında yetiştiremezse dirseğinin kıvrımına hapşırmasını ya da öksürmesini hatırlatın.
Ellerinizi gözünüzden ve ağzınızdan uzak tutun. Çocuklarınıza da ellerinin mikroplarla dolu olduğunu açıklayın.
Su şişelerini, yemeklerini ya da diğer kişisel eşyalarını paylaşmasını engelleyin.
Beslenme bağışıklık sistemini nasıl etkiliyor?
Bağışıklık sisteminin beslenmeyle doğrudan bağlantısı vardır. Doğumdan sonra bağışıklık anne sütü bileşiminin bağırsak sistemini etkilemesi ve çevresel patojenleri bebeğin vücuduna yerleşmesiyle olgunlaşma sürecine girer. Bu olgunlaşma için anne sütü çok önemlidir. Aslında bağışıklık sistemi her zaman çalışmakta ve araya giren mikroplarla karşılaştığı esnada daha fazla deneyim kazanarak güçlenir. Anne sütü bu ilk karşılaşmada hastalığı yenme de ve iyileşmede bebeklere çok önemli katkı sağlar.
Vücudumuzda bağışıklık sistemi devamlı çalışır halde olduğu için enerjiye gereksinim duyar. Enerji üretimi ve çeşitli sistemlerin çalışması için nutrientler yani besin öğeleri gerekmektedir. Bu besin öğeleri dışardan alınır ya da içerdeki kaynaklardan sağlanır. Enerji için şeker kullanılırken vücudumuzda oluşan antikorlar protein yapısındadır dolayısı ile proteinden zengin beslenmek enfeksiyonlar açısından önemlidir. Enfeksiyon sırasında hücrelerimiz savaştığı için parçalanmakta ve yerine yenileri yapılmaktadır. Bu süreç içinde hücre zarı yapısına katılan fosfolipitler, yağ asitleri ve proteinler ile enzimlerin de aktif olarak sürece katıldığını düşünürsek özellikle çinko, magnezyum gibi minerallerde önem arz etmektedir. Hücrelerin yenilenmesi, DNA sentezi ve diğer süreçlerde çok fazla oksitlenme meydana getirir. Bu oksitlenmeyi de antioksidanlar yok ettiğinden glutatyon, C vitamini, selenyum gibi anti oksidanlar çok ciddi işlevler görmektedir.
Tüm bu süreçte aminoasitler (arginin, serin,lysin vs) ,mineraller (demir, folik asit, çinko magnezyum vs) , vitaminler (özellikle D vitamini, B vitaminleri , Cvitamini ) çok mühim görevler alırlar. Bu antioksidanların ve diğer nutrientlerin yoğun olduğu bazı gıdalara bağışıklık güçlendiriciler denilmektedir. Özellikle, Gıda takviyelerinde yoğunlaştırılmış olarak eczanelerden aldığımız ürünlerde de bağışıklık güçlendirici gıdalar bulunmaktadır.
Protein ve enerji alımındaki azalma bağışıklık sisteminin zayıflamasına sebep olur. Çünkü dokular proteinin eksik alınması nedeniyle doğru olarak yenilenemez. İşleyen sürecin enerjisi de düzgün olarak sağlanamaz ve yine aksaklıklar ile bağışıklıkta zayıflıklar oluşur.
Bağışıklığı güçlendirmek için çok önemli bazı vitamin ve mineraller
A vitamini: A vitamini göz sağlığı, bağırsak mukozası ile buraların salgıları ve bağışıklık sistemimizdeki hücrelerin öldürme kapasitesi için oldukça önemlidir. Özellikle doğal öldürücü hücrelerimiz A vitamini eksikliğinde yetersiz yanıt vermektedir. Aşılama sonrası yanıt içinde A vitamini çok etkilidir. Bundan dolayı aşılanan bireylerin yeterli A vitamini seviyesine ulaşması gerekmektedir. A vitamini eksikliklerinde solunum sistemi ve ishal sıklığı da artmaktadır.
D vitamini: D vitamini mikroplara karşı oluşan protein sentezi ile birlikte güçlü bağışıklık sistemi içinde oldukça önemlidir. D vitamini seviyesi düşük çocuklarda alt solunum yolu enfeksiyonları daha çok görülmektedir.
E vitamini: E vitamini iyi bir antioksidandır. Aynı zamanda antikor oluşumuna da katkı sağlar.
Çinko: Çinko DNA sentezi, hücresel büyüme, antioksidan sistem ve 300 den fazla enzimin çalışmasında önemli rol alır. İshal tedavisinde ve viral enfeksiyonlarda sık tercih edilen bir elementtir.
Demir: Demir vücudumuza oksijen taşıyan sistem için ve kan hücreleri için çok önemlidir. Eksikliği kansızlık ile sonuçlanır ve bu durumda enfeksiyonlara yatkınlığa sebep olur.
Selenyum: İyi bir antioksidandır. Oksidatif stres dediğimiz süreçlere karşı vücudu korur. Glutatyonla birlikte antioksidan olarak sıkça kullanılmaktadır.
Probiotik ve prebiotikler: Bağırsak sistemimizde olduğu düşünülen bu yararlı bakteriler aslında vücudumuzun pek çok yerinde mevcuttur ve hastalıklara karşı bizi korurlar. Probiotikler canlı bakteriler iken prebiotikler yararlı canlı bakterilerin (probiotik) çoğalması için gerekli besinlerdir. Bu canlı bakterileri kullandığımız antibiyotiklerle yok etmekteyiz. Bu nedenle, antibiyotik kullanım sonrası probiotik alımı önerilmektedir. Kefir en doğal probiotik kaynağı ve bağışıklık güçlendiricidir.
Bağışıklık sistemini güçlendirmek için tavsiyeler
Tüm söylediklerimizi birkaç başlık altında toparlamak gerekirse, bağışıklık sistemini güçlendirecek önerileri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz.
-Mümkün olduğunca fazla sebze ve meyve tüketmeliyiz. Kış mevsimi meyveleri (portakal, kivi, mandalina, nar) özellikle C vitamini yönünden çok zengin ve vücut direncimizi arttırıcı özelliğe sahip olmaları nedeniyle çok önemlidir.
-Fosfolipitler ve bunların içerisinde bulunan Omega-3 yağları beyin gelişiminin yanı sıra bağışıklık sistemini de kuvvetlendirici özelliktedirler. Çocuklarınızın beslenmesinde fosfolipit yönünden zengin besinler olan ton balığı, somon, uskumru, hamsi, sardalye, ceviz, fındık, buğday, semizotu, ıspanak ve brokoliye mümkün olduğunca fazla yer vermelisiniz.
-A vitamini ve betakaroten yönünden zengin beslenme de bağışıklık sistemini güçlendirecektir. Besinlerden; yumurta sarısı, havuç, süt, yeşil biber, brokoli, kayısı, balık yağı, kırmızı et, patates, yeşil yapraklı ve sarı sebzeler A vitamini ve betakaroten yönünden zengindir.
-Çocuğunuzun mineral alımını arttırmalısınız. Minerallerden özellikle demir ve çinko bağışıklık sistemini güçlendirici özelliktedir. Demir yönünden zengin besinler; kırmızı et, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, kereviz yaprağı, roka ve kuru kayısıdır. Çinkodan zengin besinler ise; tam tahıllar, ekmek, et, balık, badem ve cevizdir.
-Mümkün olduğunca fazla su tüketmeliyiz. Özellikle kola, gazoz gibi şekerli ve gazlı içeceklerin tüketimi azaltılmalıdır.
-Çocuğunuzdaki kilo artışı bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olacaktır. Bu sebeple kilosunu dengede ve tüm değerlerini de yaşına uygun tutmak önemlidir.
-Egzersiz ve hareketlilik bağışıklık sisteminin güçlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Yapılan araştırmalarda hareketli olan veya sporla uğraşan çocukların hastalıklara yakalanma riskinin daha az olduğu görülmüştür.
-Uyku düzenine dikkat etmelisiniz. Düzensiz ve az uyku uyuyan çocukların vücut direnci zayıfladığı için hastalıklara yakalanması daha kolay olmaktadır. Amerikan Pediatri Akademisi uyku sürelerini şu şekilde belirtmektedir.
- 4-12 ay arası çocuklar: 12 ile 16 saat uyumalıdır.
- 1 yaş ile 2 yaş arası çocuklar: 11 ile 14 saat uyumalıdır.
- 3 yaş ile 5 yaş arası çocuklar: 10 ile 13 saat uyumalıdır.
- 6 ile 12 yaş arası çocuklar: 9 ile 12 saat uyumalıdır.
- 13 ile 18 yaş arası çocuklar: 8 ile 10 saat kadar uyumalıdır.
-Ağız diş temizliğine dikkat edilmelidir. Düzenli diş fırçalama ve gargarayla ağız hijyenine de dikkat edilmelidir.
Paylaş