Paylaş
Karın bölgesinde ne kadar çok yağ depolanmasına izin verirseniz; diyabet, kalp hastalıkları, inme ve yüksek tansiyon riski de bir o kadar artar. Ancak aynı şey kalça çevresinde depolanan yağlar için geçerli değildir.
Karın bölgesinde oluşan ekstra yağlar (viseral yağlar), hayati iç organlarınızın etrafında konumlandığından dolayı sağlığınızı düzenleyen hormonları etkiler.
1- Stresinizi üzerinizden atın: Yaşadığınız küçük bir streste bile beyniniz kortizol üretimini arttırır. Bu hormon da karın bölgesinde ekstra yağ depolanmasına sebep olur. Karın bölgenizin daha fazla kalınlaşmasına tahammül edemiyorsanız, stresinizi söküp atın!
Yoga ve derin nefes alma gibi faaliyetler stres ve anksiyeteyi azaltmaya yardımcıdır. Bu faaliyetler vücudunuzdaki parasempatik sinirleri aktive ederek, otomatik olarak rahatlamanızı sağlar.
2- Daha fazla uyuyun: Vücudunuzun dinlenmesine izin vermeyip yeterli ve kaliteli bir uyku uyumuyorsanız kortizol seviyenizin artmasına destek çıkıyorsunuz demektir. Kortizol, stres sırasında arttığı gibi uykusuz kalmanızdan da etkilenir ve karın bölgesindeki yağlarınızın artmasına neden olabilir. Ayrıca enerjiniz düşük olduğunda ve yorgun hissettiğinizde daha sık yeme ihtiyacı duymanızın nedeni de yükselen kortizol hormonunun size kendinizi aç hissettirmesinden kaynaklanır.
Karın bölgesindeki yağlarla savaşmak istiyorsanız günde en az 7-8 saat kaliteli uyumaya özen göstermelisiniz. Eğer uykuya dalmakta zorluk çekiyorsanız, yatmadan önce papatya ve adaçayı gibi sizi rahatlatacak, uykuya dalmanızı kolaylaştıracak bitki çaylarından yararlanabilirsiniz.
3- Probiyotik içeren besinleri tüketmeye özen gösterin: Probiyotik içeren besinleri tüketmeniz, bağırsak floranızı sağlıklı hale getirerek karın bölgenizin incelmesine yardımcı olur. Aynı zamanda süt ve süt ürünleri tüketimi sonrası şişkinlik problemi yaşayanlardansanız bu sorununuzdan probiyotiklerin yardımıyla kurtulabilirsiniz.
Menünüze yoğurt ve kefir gibi probiyotiklerin en iyi kaynaklarını eklemeye özen gösterin. Yararlı bakterileri içeren bu besinleri tüketmeyi alışkanlık haline getirerek kendinizdeki değişimi kısa sürede görebilirsiniz.
4- Şişkinliğe sebep olan içeceklerden uzak durun: Bira göbeği istemiyorsanız alkol kullanımını kısıtlayın. Zaman zaman sosyal içici olmanın kimseye bir zararı yok. Ancak bu durumu alışkanlık haline getirmek, bel çevrenizde o hiç sevmediğiniz katmanların oluşmasına sebep olabilir. Çünkü araştırmalar, alkollü içeceklerin özellikle akşam saatlerinde ve büyük miktarlarda tüketilmesinin şişkinlikle doğrudan ilişkili olduğunu gösteriyor.
Şekersiz, gazlı içeceklerin zararsız olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Birçok kişi kalorisiz gazlı içeceklerin vücutta negatif bir etkiye yol açmadığına inanır. Fakat bu içeceklerde oluşan karbonatlaşma sonucu gelen gaz, midenize yerleşerek şişkinliğe sebep olur.
Şişkinlikle savaşmanın en iyi yolu, vücudunuza ihtiyacı olan suyu vermeniz. Her öğün öncesi içeceğiniz 2 bardak suyla şişkinlik ve ödemden tamamen kurtulabilirsiniz.
5- Yüksek miktarda tuz ve sodyum içeren besinlerden uzak durun: Tuz, sindirim sistemi rahatsızlıklarına ve aşırı şişkinliğe neden olur. Tuzdan aldığınız sodyum vücutta fazla su tutulumuna neden olduğu için ödem problemi oluşur.
Dışarıda tükettiğiniz hamburger, pizza, bisküvi vb. işlenmiş gıdalardan uzak durun. Bunların sık tüketimi, fazla miktarda sodyum alınmasına ve ödem, şişkinlik gibi problemlere yol açabilir.
Paylaş