Paylaş
Nordic diyeti, Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Norveç, İsveç gibi İskandinav ülkelerinin beslenme programları göz önünde bulundurularak hazırlanmış bir program. Diyetin asıl tasarlanış amacı; genel kan lipit profilini ve insülin hassasiyetini iyileştirmeye, özellikle yüksek kilodaki kişiler için kilo verme ve kan basıncını düşürme gibi sağlık hedeflerine ulaşmaya dayanıyor.
Nordic diyeti her ne kadar kalp hastalıklarını korumaya yönelik olarak düzenlense de, diyetin içerdiği besinler sayesinde obezite, tip-2 diyabet, yüksek tansiyon gibi metabolik rahatsızlıkların da önüne geçilmiş oluyor. Dahası bu diyet programının farklı çeşitlerde kanser türlerini bile engelleyebileceği konuşuluyor.
Bunlardan ilki gün içerisindeki kalori miktarının çoğunun sebzelerden, az bir kısmının ise kırmızı etten sağlanması. Yüksek protein alımı hareketsiz ve yüksek kiloya sahip olan kişilerde birçok hastalık riskini arttırıyor. Aslında dengeli bir diyette kaliteli ve uygun miktarlarda protein alımı önemli olduğu için nordic diyetinde az miktarda kırmızı ete yer verilmektedir. Yüksek oranda tüketilen kırmızı etin bir kısmını bol lif içeren sebzelerle ve yeşilliklerle değiştirmek, doymuş yağ alımında önemli bir düşüşe neden olurken; doymamış yağ, posa, vitamin ve mineral alımında yükselişe yardımcı olacaktır. Ayrıca, sebzelerin ve yeşilliklerin kalorileri oldukça düşük olduğundan dolayı, daha yüksek miktarlarda tüketilebilecek ve gün boyunca alınan toplam enerji yoğunluğu düşecektir.
Diyetin ikinci prensibi, sofralarda balıklara ve deniz ürünlerine daha fazla yer verilmesi. Bu besinler yüksek miktarda kalite protein içerdiklerinden dolayı ağırlık kazanımını, obeziteyi, tip-2 diyabeti ve yaşa bağlı kas kaybını engelleyebilirler. Ancak her balık ve deniz ürünü birbirinden farklı vitamin, mineral ve yağ asidi içeriğine sahip olduğundan dolayı balık seçiminde orta-yağlı balıkları tercih etmek çok ideal bir seçim olacaktır. Böylece balıktan aldığınız omega-3 ile kalp sağlığınızı korurken yağ yakımına da destek vermiş olacaksınız. Nordic diyetinde balığı tüketirken dikkat etmeniz gereken bir nokta daha var. O da balıktan en yüksek yararları sağlayabilmek için ağır metaller ve toksisite içeren balıklardan uzak durmak. Bunun yolu da balığınızın nereden geldiğini iyi bilmek ve çoğunlukla yüzey balıklarını tercih etmekten geçiyor. Beslenme programınızda mümkün olduğunca hamsi, uskumru, palamut, somon, hamsi gibi yüzey balıklarını tercih ederek ağır metalleri vücudunuza almaktan mümkün olduğunca kaçınabilirsiniz.
Diyetin son prensibi ise doğada kendi kendine yetişen besinlere daha çok yer vermekten geçiyor. Mantar ve özellikle kırmızı meyveler olmak üzere diğer meyveler nordic diyetinin vazgeçilmezlerinden. Mantarın yüksek D vitamini ve protein içeriği, meyvelerin ise yüksek C vitamini ile antioksidanlardan zengin olması onları bu diyetin vazgeçilmezleri sağlayan özelliklerden.
Elbette nordic diyeti tasarlanırken yararlı karbonhidrat kaynakları da unutulmamış. Tam tahıllı karbonhidrat kaynaklarının tüketilmesini savunan bu diyet, bu besinler tüketildiğinde kardiyovasküler hastalıkların, tip 2 diyabetin, kanserin, ağırlık kazanımının ve obezite riskinin ortadan kalkacağını söylüyor.
Sonuç olarak Nordic diyeti yararlı ve kaliteli kaynaklardan beslenmenin metabolik sendrom riskini azaltacağını ve kilolu kişilerde kilo vermeye yardımcı olacağını söylüyor. Yiyeceklerin besin değerlerinin korunması gerektiğini savunan bu diyette besinler pişirilirken haşlama, buğulama gibi düşük ısı gerektiren pişirme yöntemleri kullanılıyor. Çoğunlukla sebze ve meyve ile beslenmeye özen gösterilirken; et, tavuk, balık gibi yararlı protein kaynaklarından ve tam tahıllı karbonhidrat kaynaklarından da vazgeçilmiyor.
Aslında nordic diyeti bu özellikleriyle genel beslenme önerilerine uygun bir şekilde hazırlanmış bir beslenme programı çerçevesi çiziyor. Tüketilen besinlerin doğal olmasına ve işlenmiş ürünlerin diyetten tamamen çıkarılmasına dayanan program, hemen herkesin uygulayabileceği sağlıklı beslenme önerilerine uygun tasarlanmış bir diyet programı. Ancak diyette bu besinlerin tüketilmesi gereken miktarlar belirtilmediği için kişiler bu miktarlar konusunda yanılgıya düşebilir ve günlük almaları gereken kalorinin üzerine çıkabilirler. Her bireyin vücut gereksinimleri farklı olduğundan dolayı, özellikle herhangi bir metabolik hastalığa sahip olanların (diyabet hastalığı, böbrek hastalığı, kalp-damar hastalığı, vb.), hamile veya emziren kadınların, ergenlik dönemindeki gençlerin ve çocukların bu diyeti uygulamadan önce kesinlikle diyetisyenlerine danışmalarını öneririm. Her kişinin birbirinden farklı özelliklere sahip olduğunu ve diyetinizin mutlaka size özel hazırlanması gerektiğini hiçbir zaman unutmayın.
Paylaş