Paylaş
Son zamanlarda, “Panik hastasıyım. Kendimi bildim bileli panik biriyimdir, meğer hastaymışım” gibi cümleler neredeyse günlük sohbetlerimizin birer parçası haline geldi. Bunları söylerken genellikle panik bozukluk denilen hastalığın aslında nasıl bir şey olduğunu bilmiyoruz. Hatta her heyecanı ve sıkıntıyı panik atak sanıyor; heyecanlı, tedirgin kişilik yapımızı bile panik atak şeklinde adlandırıyoruz. Oysa panik bozukluk oldukça sık görülen, tedavisi olan bir problemdir.
Panik bozukluk, beynimizde nöron adı verilen sinir hücrelerinden salgılanan, heyecan ve duygusal yaşantılarımızı düzenleyen bazı beyin hormonlarının anormal çalışması sonucu oluşur. Ayrıca panik bozukluk, günlük yaşantımızda yaptığımız bazı davranışlarımızın sonucunda ortaya çıkan ve tamamen “doğal ve zararsız” olan çarpıntı, terleme, nefes sıkışıklığı ya da baş dönmesi gibi bedensel belirtilerin, hasta tarafından kötü bir hastalığın belirtileri olarak değerlendirilmesidir. Bunun sonucunda da “Kalp krizi geçiriyorum”, “Öleceğim”, “Çıldırıyorum”, “Felç olacağım” şeklinde yanlış yorumlanması ile oluşur. Doğru uygulamalar ve doğru teşhis oldukça önemlidir.
Unutulmamalıdır ki panik bozukluk, tedavi edilebilir bir hastalıktır. Fiziksel olarak hissettiğiniz belirtiler ne kadar gerçekçi olsa da düşündüğünüz amaca hizmet etmeyecektir. Kalp krizi geçirmek ya da aklınızı kaybetmek bu kadar kolay değildir. Belirtiler ne kadar yorumsal olarak düşüncelerinize uyum sağlasa da bunlar panik bozukluk tanısının işaretleri olabilir. Bunun için doğru teşhis oldukça önemlidir. Sonrasında ise psikolojik destek alarak yanlış algıları düzeltmek ve baş etme yöntemlerini genişletmek mümkündür.
Hayatın sizi zorladığı anlarda sadece bedeninize değil ruhunuzun sağlığına da fırsat tanıyın.
Paylaş