Paylaş
Karşı tarafa çevrilen oklarda ise kimse kendisini görmek istemez. Çünkü kişiler kendilerini mağduriyet çatısı altına alır ve mağdur biriymiş gibi davranmaya başlar. Üstlenilen rol mağduriyet olduğunda ise suiistimaller artar. Anlaşılmamanın, değersiz, sevgisiz veya yetersiz hissettirilmenin hep mi başkalarıyladır ilişkisi?
Aslında başkaları dediğimiz şey belki de cesaretsiz olan yanımızı temsil ediyordur ya da kendimizi görmezden geldiğimiz o kör noktayı. Eğer kendimize biçtiğimiz değerden daha fazlasını dışarıdan bekliyorsak, kendimize yeteni veremeyip bunu bir başkasından umuyorsak yanlış yapıyoruz, çünkü işler böyle ilerlemiyor. Aslında burada kişi değer görmeyeceğini ve buna layık olmadığını kendine kanıtlamak için bir oyunun içeresinde olduğunu fark edemez. Dolayısıyla önce bizim kendimize ılıman, merhametli ve manevi ihtiyaçlarımızı karşılayacak şekilde yaklaşmamız gerekir ki başkaları da bunu algılasın. Eğer kendimize küssek barışmak için bir başka ele değil, kendi kollarımız ile kendimize sarılmayı denemeliyiz. Kendimizle kucaklaşmayı öğrendiğimizde başkaları da bizi tepe taklak edemeyecektir. Kendimize sevgiyle yaklaştığımızda, anlayışla karşıladığımızda ve kendimize değer verebildiğimizde işte o zaman başkalarından da bunları görebileceğiz. O zaman neden bu insanlar hep beni buluyor yerine neden hep aynı kişileri hayatımıza çektiğimizin oyununu bozabileceğiz.
O yüzden insanın en çok kendine üşenmemesi ve kendine geç kalmaması önemlidir. “Ben nasıl davranıyorum”u sorgulamak farkındalık sağlamanın bir yolu olabilir.
Paylaş