Paylaş
Pandemi öncesinde tüm bu dönemleri atlatan ve dengeye kavuşan ebeveynler ne yazık ki pandemi ile birlikte tekrar dengeyi kaybetme tehlikesi ile yüzleştiler. Özellikle çalışan anne babaya sahip olan ailelerde rutinler, anne babanın iş saatlerinde işe, evde bulundukları süre içerisinde ise aile rollerine odaklanmalarını sağlayacak şekilde planlanmıştı. Pandemi ile birlikte evden çalışma düzenine geçmek ise bu iki zamanın birbirine karışmasına neden oldu. Bu nedenle ebeveynler kendilerini yetersiz ve bölünmüş hissettiler ve sosyal medyada çocukları ile birlikte keyifli aktiviteler yapan ebeveynler, bitmeyen önerilerle dolu görüşler de bu duyguları pekiştiren bir faktör oldu. Dolayısıyla pandemi, aile içinde değişen rutinler ile birlikte ebeveynlerin üzerine hazır ve alışık olmadıkları bir yük yükledi. Pandemi öncesinde her ikisi de çalışan ebeveynler çocuklarının bakımı ve işleri arasındaki zaman dağılımını yönetebilseler de evden çalışma durumu bu zamanın yönetilmesine ciddi bir ket vurdu. Tüm bunlar hep çocuk penceresinden baktığımız sürece ebeveyn penceresinden bakmak için güdüleyici oldu.
Acaba ebeveynler tükendi mi?
Tükenmişlik kavramı ilk zamanlarda iş yaşantısı için kullanılsa da yıllar içerisinde birçok alanda karşımıza çıkabileceği yapılan araştırmalarla kanıtlanmış bir kavramdır. Literatürde tükenmişlik ile ilgili yapılan ilk tanım Freudenberger’in; başarısız olma, yıpranma, enerji ve güç kaybı ya da karşılanamayan istekler sonucu bireyin iç kaynaklarında tükenme durumu olarak yaptığı tanımdır. Aynı zamanda tükenmişlik insanın beklentileri ve bu beklentilerin karşılanma durumu ile de doğrudan ilişkilidir. Pandemi sürecinde ebeveynlerin yaşantısı göz önünde bulundurulduğunda hem iş hem eş hem de ebeveynlik rollerini aynı zaman dilimi içerisinde karşılama zorunlulukları, tükenmişliği her boyutuyla deneyimleme riskini ortaya koyuyor. Uzun süreli bakım, yorgunluk, aile rollerindeki değişim, rutinlerin değişmesi her iki ebeveyni de bu riske açık hale getiriyor. Çocukları için çok şey yapma beklentisiyle donatılan ebeveynler, bu beklentilerin yarattığı tükenmişlikle hiçbir şey yapamaz hale geliyorlar. Ardından bu durumun yarattığı suçluluk duygusu ile de işler içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Ne yapmalıyız?
- Öncelikle bu durumu sadece sizin yaşamadığınızı, aynı zorlukları yaşayan başka ebeveynlerin olduğunu bilmeniz yalnız olmadığınızı hissetmenizi sağlayacaktır.
- Rutinler bireyi güvende hissettirir, bu sürece ilişkin rutinlerin oluşmasını sağlayın.
- Evlilik doyumunuzu olumsuz etkileyebilecek her türlü tutumdan uzak durun.
- Eşinizi size yük olacak biri gibi değil yükünüzü paylaşabileceğiniz biri olarak görün ve öyle davranın, pandemi süreci kimsenin olmadığı gibi onun da suçu değil.
- Eşinize bu süreçte yardımcı ebeveyn değil en az sizin kadar ebeveyn olduğunu hatırlatın ve öyle davranın.
- Sadece ebeveyn değil bir eş olduğunuzu da unutmayın ve bu rolün gereklerini de aksatmayın, en büyük sosyal duygusal desteği eşinizden alabileceğinizi unutmayın.- İstek ve ihtiyaçlarınızı dile getirirken yapıcı bir üslup kullandığınızdan emin olun.
- Çocuğunuzla sürekli eğitici aktiviteler yapmak zorunda olmadığınızı bilin, çocuğun kendi kendine vakit geçirme ya da sizinle olsa dahi sizin yalnızca katılımcısı olacağınız aktivitelerde yaratıcılığının ve problem çözme becerilerinin gelişebileceğini unutmayın.
- Mükemmel anne baba olma beklentisi içinde olmayın, her anne baba çocuğu için en mükemmelidir, yeteri kadar iyi ebeveynler olmak işinizi görecektir.
- Bu sürecin geçici olduğunu unutmayın.
- Sosyal ve profesyonel destek almaktan kaçınmayın.
Paylaş