Onlar kime göre engelli? Biz kime göre normaliz?

Onlara engelli derken bunları düşünün.

Haberin Devamı

Geçtiğimiz günlerde 3 Aralık Uluslararası Engelliler Günü, özellikle sosyal medya üzerinde duyarlılık amaçlı birçok paylaşıma yol açtı. Uluslararası Engelliler Günü, Birleşmiş Milletler tarafından 1992 yılından bu yana 3 Aralık günü olarak belirlenen, farkındalık ve duyarlılık çalışmalarının yoğunluk kazandığı bir gün.

Engelli olarak ifade edilmiş bireylere, tarihte nasıl bir tutum sergilendiğine bakıldığında, günümüzde geldiğimiz nokta oldukça umut vericidir. Büyük dinler öncesindeki dönemde gelişimsel farklılığı olan bebekler ve çocuklar ya öldürülmüş ya şeytan olduğuna inanılıp bir yere kapatılmış ya da kaderine terk edilmiştir. Büyük dinler ortaya çıktıktan sonra ise bu çocuklara yoğun acıma duygusu ile yaklaşılmış, günah ve sevap kaygısı ile koruma altına alınmaya başlanmıştır. 18.-19. yüzyıllarda ise artık bu bireylerin eğitimine yönelik çalışmalar başlamıştır. Bu çalışmalar, genelde çocukların akranlarından izole edilmiş bir şekilde eğitim almaları ile sınırlıyken nihayet 20. yüzyılda akranları ile aynı eğitim ortamını kullanmalarına yönelik çalışmalar başlamıştır. Bu bireylerin dünyadaki varlığı, insanlığın var oluşu kadar eski olmasına rağmen çalışmaların ne kadar geç başladığı açıkça görülmektedir. Günümüzde ise gerek özel eğitim kurumları gerek kaynaştırma eğitimiyle bu çocukları hayata kazandırmak için çalışmalar yürütülmektedir. Ancak bu çalışmaların etkililiği tartışmaya açıktır.

Haberin Devamı

Eğitim alanı dışında toplumsal anlamda, bu bireylerin kabul edilmesi ile ilgili problemlerle karşılaştığımız oldukça net görülmektedir. Sakat, özürlü, spastik, otistik, deli gibi ifadeleri hem hakaret etmek hem de bu bireyleri ifade etmek için kullanırken ne kadar sağlıklı çalışmalar yürütüyor olabiliriz? Çocuklarımızla aynı sınıfta bulunmalarına karşı çıkarken, toplu taşıma araçlarında yanımızda oturmalarından rahatsız olurken, onlar için ayrılmış park yerlerini, engelli asansörlerini, sarı şeritleri işgal ederken, yardımcı olmak yerine acıyarak ne kadar merhametli olduğumuzu başkalarına gösterirken ancak onlar için hiçbir şey yapmazken, onlara engelli derken toplumsal olarak onları kabul ettiğimizi iddia edemeyiz.

Haberin Devamı

Engel, sözlük anlamıyla ‘bir işin gerçekleşmesini önleyen neden, bir işi yapılamaz duruma sokan şey’dir. Engelli ise, bu şeye sahip olan anlamına gelmektedir. Bahsi geçen bireylerin gelişimsel farklılığından dolayı onlara engelli demek, bizi sorumluluklarımızdan kaçma konusunda rahatlatmakta ve engellerinden dolayı bazı becerileri gerçekleştirememelerini tamamen onlara bağlı bir şanssızlık olarak değerlendirmemize neden olmaktadır. Her farklılık türü için yapılabilecek müdahalelerle gelişimsel farklılığı ortadan kaldıramayız ancak bunun engel haline gelmesini önleyebiliriz.

NELER YAPABİLİRİZ?

• Acımamalıyız, acımak gizli kibirdir ve işlevsel değildir.
• Yaşam alanlarını onları da dahil edecek şekilde planlamalıyız, planları hayata geçirmeli ve düzenli olarak kontrol etmeliyiz. Üst geçit asansörleri gibi..
• Erken tanı ve erken tedavi için farkındalık çalışmalarına ağırlık vermeliyiz.
• Eğitimleri için eğitimcilerini dikkatli seçmeli, bu konuda eğitimci eğitimi, aile eğitimi gibi önemli noktaları ihmal etmemeliyiz.
• Söylemlerimize dikkat etmeli, empati kurmalıyız. Mevcut yaşantımızda sağlıklı bir yaşam sürdürüyor olabiliriz ancak her birey ‘engelli’ dediğimiz bireyler olmaya adaydır.
• Hayatımızda yaşadığımız farklılıklara nasıl uyum sağlıyorsak, vereceğimiz destekle o bireylerin de yaşama uyumunu kolaylaştırabileceğimizi bilmeliyiz.

Haberin Devamı

ONLARA ENGELLİ DERKEN LÜTFEN ŞUNLARI DÜŞÜNELİM;

• Onları engelleyen gelişimsel farklılıkları kadar biz de olabilir miyiz?
• Engelli yerine gelişimsel farklılık dediğimizde çözüm yolları üretmek konusunda zihnimiz daha aktif oluyor mu?
• Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda onlar engelli değil engellenmiş olmuyor mu?
• Biz kime göre normaliz, onlar kime göre engelli?

Yazarın Tüm Yazıları