Paylaş
Önleme çalışmaları genel olarak birincil, ikincil, üçüncül önleme çalışmaları olmak üzere üç başlık altında ele alınmaktadır.
Birincil önleme çalışmaları tüm toplumu içine alan önleme çalışmaları olarak nitelendirilmektedir. Asıl amacı olayı hiç yaşanmadan önlemek olan birincil önleme çalışmaları, tüm toplumun bilgilendirilmesine yönelik çalışmaları içermektedir. Ebeveynlere verilen seminerler, çocukların kendilerini korumalarına yönelik eğitimler, üniversitelerde verilen dersler, kamu spotları birincil önleme çalışmalarına örnektir. En ideal önleme çalışması olan birincil önleme çalışmaları ne yazık ki çok sistemli yürütülememekte ve bu doğrultuda istismar ve ihmal ancak ortaya çıkarıldıktan sonra müdahale edilebilmektedir. Dolayısıyla çocuk istismarı ve ihmali ile ilgili seminerler düzenleyip toplumu bu seminerlere katılmak için teşvik etmek, çocuklara okul öncesi dönemden üniversiteye kadar konu ile ilgili müfredat dahilinde eğitimler vermek, medyayı bu anlamda etkin kullanmak istismarı önleme konusunda oldukça etkili olacaktır.
Birincil önleme çalışmalarından farklı olarak ikincil önleme çalışmaları risk grubundaki çocuklara yönelik çalışmaları ifade etmektedir. Boşanmış veya tek ebeveynli aileye sahip çocular, suça karışmış, madde bağımlılığı olan, süreğen hastalığı olan, zeka geriliği olan ebeveynlere sahip çocuklar, aile içi şiddetin varlığı, sokaklarda çalışan çocuklar gibi risk teşkil eden durumların dezavantajını ortadan kaldırmak amacıyla ikincil önleme çalışmaları uygulanmalıdır. İşlevsel bir ikincil önleme çalışmasının uygulanabilmesi için ihtiyacı olan çocuk ve ailelerin belirlenmesi, bu ailelere yardım programlarının düzenlenmesi, uygulanması ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Boşanmış aile örneğinden yola çıkacak olursak, dava sürecinde kayıt altına alınması mümkün olan çocuk, süreç içerisinde uygun meslek elemanları tarafından takip edilebilir, ailesine de süreçte çocuğun yüksek yararını gözetmek adına rehberlik edilebilir.
Üçüncül önleme çalışmaları istismara uğramış olan çocukların tanılanması, rehabilite edilmesi ve izlenmesini içerme çalışmaları olarak nitelendirilmektedir. Bu anlamda üçüncül önleme çalışmalarının esasen bir önleme çalışması değil müdahale çalışması olduğu ve olay gerçekleştikten sonra yapıldığı söylenebilir. Üçüncül önleme çalışmaları destekleyici ve koruyucu çalışmalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Destekleyici tedbirler çocuğun kendi alanını yaşanabilir kılmak için verilen desteği ifade etmekte, koruyucu tedbirler ise destekleyici tedbirlerin işe yaramadığı durumlarda çocuğu korumaya almayı ifade etmektedir.
Ülkemizde ortaya çıkarılan tüm istismar vakaları düşünüldüğünde; birincil ve ikincil önleme çalışmalarının daha sağlıklı yürütülmesinin gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Üçüncül önleme çalışmalarının işlevsel olsa da geç kalınmış bir müdahale olduğunun unutulmaması, çocukla ilgili tüm meslek gruplarının işbirliği içinde ilk iki önleme çalışması için projeler üretmesi, toplumun üç maymunu oynamaktan başka roller benimsemesi, her iki haftada bir ölen, tecavüze uğrayan çocuk haberinde sosyal medya hesaplarından ‘susma’ paylaşımları dışında neler yapılabileceğinin araştırılması, yasamadan ziyade yürütmenin olması gerektiği gibi gerçekleştirilmesi bizi adım adım iyiye götürecektir.
Çocuklarımızın çocukluklarını yaşayabileceği bir dünya dileği ile…
Paylaş