Paylaş
Çocuklar iki veya üç yaşından itibaren kendi cinsiyetlerini ya da karşısındaki insanın kız mı erkek mi olduğunu anlayabilirler. Ancak onlar için cinsiyetin belirleyicisi giyim ve saçlardır.
Bir kız çocuğu saçları kesildiğinde erkek olacağını düşünebilir, bu durum cinsel korunumu henüz kazanamadığını gösterir. Cinsel korunum olarak ifade edilen durum ise kadınların pantolon giyse de kadın kalacağı, erkeklerin küpe taksa da erkek kalacağı ve yüzeysel değişikliklerle cinsiyetin değişmeyeceğinin öğrenilmesidir.
0-6 yaş arası çocuklar için oldukça önemli bir dönemdir. Otobüste, bankada, yolda, markette sürekli sorular soran, oyunlarında ve çevresinde gözlemlediği şeyleri taklit eden birçok çocukla karşılaşıyoruz. Hatta bunlara ek olarak ‘Çocuğum sen nereden buluyorsun bu soruları?’ ya da ‘Ama bir soru daha sorarsan atacağım seni bu otobüsten, git kimin çocuğu olursan ol!’ ya da ‘Şu an onu mu cevaplayayım bir sus artık!’ annelerini de görüyoruz.
Hakkını yemememiz gereken örnek tepkiler gördüğümüz de oluyor tabii; ‘Şu an başım çok ağrıyor, bir eve gidelim de’ ya da görmediğimiz ama umduğumuz ‘Bebeğim, soruların çok güzel ancak evimize alışveriş yapmam gerekiyor, bana alışveriş yaparken yardımcı olur musun? Eve gittiğimizde bütün sorularını cevaplayacağım, anlaştık mı?’ Biraz ütopik oldu evet.
Gün içinde milyonlarca soru soran çocuklara anne, baba ya da öğretmenler birçok mesajı içeren tepkiler verebilirler. Örneğin, sürekli ‘Bu ne?’ sorusunu soran çocuğa bir noktadan sonra bezginlik ifadesiyle cevap verilebilir ya da cevap verilmeyebilir, renkleri öğrenmeye başlayan çocuklarda ‘Anne bu ne renk, baba bu kırmızı değil mi?’ soruları karşısında yine istekle cevaplayan, sıkılan ya da cevap vermeyen anne babaları görebiliriz.
‘Anne, bu ne, neden burada duruyor?’ sorusuna gayet cici bir şekilde cevap veren annemiz ‘Anne Efe’nin çeşmesi var çişini onunla yapıyor, benim neden yok?’ sorusunu duyduğunda dehşete kapılıyor. Anne açısından bakıldığında bu tepki normal karşılanabilir çünkü nasıl cevap vermek daha uygun olur bilemeyebilir.
Çocuk açısından baktığımızda ise ‘Annem her zamankinden farklı tepki verdi, korktu bu kadın, o zaman daha çok merak etmeliyim, daha çok soru sormalıyım. Efe’ye sorabilirim ya da öğretmenime!’ Tabii bunları bir cümle içinde böyle ifade etmiyor çocuğumuz ama kendisine verdiğimiz mesaj maalesef bu oluyor.
Gerek aile içinde gerekse okulda cinsel konular paylaşırken veya konuşulurken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır. İşte, onlardan bazıları...
Ortam: Rahat ve sakin bir ortam seçilmelidir. Örneğin; cinsel konuları çocuğumuzla sokakta veya öğrencilerimizle yemekhanede paylaşmak yerine daha sakin ortamlar seçilmelidir. Kalabalık, gürültülü ortamlarda çocukların dikkatleri kolayca dağılabilir, sizi duymayabilir, çevreden çekindikleri için bazı sorularını sormayabilirler.
Ses tonu: Savunucu veya özür dileyici bir ses tonu kullanmamak gerekir. Bu durumda çocuk cinsel konuların özür dilenecek, utanılacak veya savunulması gereken konular olduğu düşüncesine kapılır. Günlük yaşamdaki doğal ses tonuyla konuşulmalıdır.
Konuşma hızı: Eğitimci veya anne baba kendi doğal konuşma hızında bilgi vermelidir. Örneğin; çok hızlı konuşan bir annenin cinsel konular paylaşılırken çok yavaş yavaş konuşması çocuğun dikkatini çeker ve bu konuda diğer konulardan bir farklılık olduğunu düşünebilir. Mümkün olduğu kadar duraksamalardan kaçınılmalıdır (mmm, aaa, ııı gibi).
Yüz ifadesi: Ortamı, ses tonunu, konuşma hızını ayarlamış olabilirsiniz. Ancak çocukların cinsellikle ilgili soruları karşısında yüzünüzdeki şok olmuş, şaşırmış, rahatsız olmuş ifade onların “Bu konu konuşulmaz.” fikrine kapılmalarına neden olur. Bu nedenle şaşırmamış, rahatsız olmamış bir yüz ifadesi önem taşımaktadır.
Beden dili: Cinsel konuları konuşurken mutlaka çocukların göz seviyesine inerek onlarla göz kontağı kurulmalıdır. Bu konuşma sırasında camdan dışarı bakmak, yazı yazmak, herhangi bir işle ilgileniyormuş gibi görünmek kaçamak bir yaklaşımdır. Aynı zamanda gereğinden fazla el kol hareketi yaparak veya tam tersi kaskatı kesilerek çocuklara “Bu konu kötüdür.” mesajı verilmemelidir.
Başlangıç cümlesi: Konuşmaya çocuğu doğrulayıcı, yüreklendirici bir cümleyle başlamak onun tekrar soru sormasını destekleyecektir. “Nereden bulursun böyle soruları bilmem ki!”, “Oğlum aklın fikrin bu işlerde.”, “Senin kafan başka şeylere işlemez mi?” gibi cümleler sık kullanılmaktadır. Ne yazık ki böyle bir cümlenin ardından doğru bilgi verilse bile çocuğun cinsel konularla ilgili yanlış mesajlar alması kaçınılmazdır. Bu nedenle konuya “Ben de senin yaşındayken bunu merak etmiştim.”, “Sanırım pek çok arkadaşın da bunu bilmek ister.”, Doğrusu iyi bir soru, bunu seninle konuşmak benim de hoşuma gider.” gibi bir cümleyle başlamak gerekir. Bu şekilde çocuk tekrar yeni sorular sormak için cesaret kazanır. Aynı zamanda bunu herkesin merak ettiğini ve normal olduğunu bilmek gereksiz suçluluk duymasını da engeller.
Sınırlılıklar: Cinsel eğitimde birtakım sınırlılıklar olabilir. Anne baba ya da eğitimci her şeyi bilmek zorunda değildir. Bazı soruların yanıtını bilmediği zaman “Bunu ben de bilmiyorum. Ama en kısa zamanda öğrenip sana söylemeye çalışacağım.” denebilir ve bu durumda mutlaka uygun bir cevap bulup çocuğa söylenmelidir. Ancak bu yola çok sık başvurmamak gerekir. Çocuk geçiştirildiğini düşünüp sorularını başka kaynaklara yöneltebilir. Bunun yanında anne baba veya eğitimcinin özel yaşamıyla ilgili sınırlılıklar da söz konusudur. Örneğin; çocuk çok merak ettiği için kendi bedeninin her ayrıntısını göstermek, vücuduna sınırsızca dokunmasına izin vermek de uygun değildir. Herkesin bedeni çok özeldir ve kendisine aittir. Bu fikir çocuklara da kazandırılmalıdır.
Cinsel terminoloji: Cinsel eğitim konusunda çalışan pek çok kişi cinsel konular paylaşılırken doğru cinsel terminoloji kullanılması gerektiğini belirtirler. Yani ‘pipi’ gibi bebeksi terimler yerine gerçekte kullanılan bilimsel adların kullanılmasını önerirler. Bu, toplumların hazır bulunuşluğuna göre ele alınması gereken bir konudur. Toplumun hazır olmadığı durumlarda sadece birkaç annenin çocuğunun doğru sözcükleri bilmesi diğer çocuklar ve veliler tarafından yadırganabilir. Bu nedenle ülke çapında cinsel eğitim programlarıyla tüm çocuklar ve yetişkinler doğru terminolojiyle tanıştırılmalıdır.
Son olarak lütfen çocuk size ‘Anne senin pipin düştü mü?’ diye bir soru sorduğunda ‘Evet, ben çocukken yaramazlık yaptım ve pipim düştü, sen yaparsan seninki de düşer!’ gibi bir cevap vermeyelim. ‘Anne benim pipim düştü mü?’ sorusunu sorduğunda ‘Evet, yaramazlık yaptığında pipi düştü sen yaramazlık yap bak kolun da bacağın da düşer!’ demeyelim. Çünkü bu cevapların çocukta yarattığı etki negatif anlamda çok büyük.
San Bayhan, P.& Artan, İ. (2009). Çocuk gelişimi ve eğitimi. İstanbul: Morpa Kültür Yayınları.
Paylaş