Paylaş
Meltem Bicioğlu, 1984 doğumlu bir Başak burcu kadını ve evin tek kızı. Çevresi tarafından girişkenliği ve sosyalliği ile tanınıyor. 2 sene Londra’da pazarlama okuduktan sonra eşi için Amerika’ya taşınıyor. Bir dijital ajans, 1 kız çocuğu ve 3 blog sahibi olarak hayatına devam ediyor.
Röportaj: Merve Hazinedaroğlu
Annemin tariflerini paylaştığım ilk göz ağrım Gülseren’in Mutfağı maalesef biraz geri planda kaldı bu aralar ama en kısa zamanda mutfağa daha fazla girip devam etmeyi istiyorum. Kokosh Girl ve Kokosh Anne’den ise inanılmaz keyif alıyorum. Onlar benim hayatımın bir parçası gibi artık. Sabah bir bebek bezinin lansmanına giderken öğlen kendimi bir defilede buluyorum. Böyle iki farklı alanda olmak çok hoşuma gidiyor.
Erol çok anlayışlı bir eş, işime de en büyük desteği o veriyor diyebilirim. Ofisim eve yakın olduğundan günde birkaç kez Alin’in yanına gidiyorum. Öğlen yemeği aralarında beraber parka gittiğimiz bile oluyor. Bu şekilde bir düzen oturduğu için çok zorlanmıyorum ama yorulduğum oluyor tabii.
Alin doğduğundan beri pek zorluk yaşatmadı aslında. Bebeklik döneminden çocukluğa geçiş dönemini görmenin keyfi ise tarifsiz. Ne mutlu ki sosyal bir çocuk olduğundan yeni ortamlara kolaylıkla adapte olabiliyor, bu benim için büyük bir şans. Beraber bir yemeğe gittiğimizde bakıyoruz Alin kendine arka masada arkadaşlar bulmuş da sohbete başlamış bile :)
İnsan çocuğunu büyütürken hiç keşkeleri olmasın istiyor. Çünkü geriye bir daha dönemiyorsunuz. Keşke ilk 3-4 ay hiç çalışmasaydım ve sadece ona zaman ayırsaydım diyorum sadece. O minicik günleri o kadar hızlı geçiyor ki, doyamıyorsunuz.
Sanırım çocuklarda dönem dönem değişiyor bu. Alin babasına çok düşkün aslında ama benim yoğun çalıştığım günlerde, kendine özel zamanı kendisi ayırıyor. Bu aralar battaniyesini alıp başını benim omzuma koyması pek hoşuma gidiyor. Uyku öncesi böyle omzuma başını koyması bütün günün yorgunluğunu unutturuyor.
Eşim, Alin doğmadan önce “Ben her şeyi yaparım ama hayatta bezini değiştirmem” derken hastaneden eve geldiğimizde bezini ilk o değiştirdi. Her şey böyle başladı :) Alin’in her ihtiyacında evde olduğu zaman ilk o koşar. Bizim evde onu anne yapar, bunu baba yapar yok. Elinden geldiğince yardım eder her şeye.
Ben çok hazırmışım anneliğe. Küçük kuzenlerimle hep bir arada olduğum için bebek bakımına eğitimli gibiydim. Bir emzirme konusunda ne yapacağını şaşırıyor insan. Onu deneyimlemek mümkün değil çünkü.
Ben eşimle tanıştığımda hayatımda mutfakta en fazla yaptığım şey salata ve makarnaydı. Sonra Amerika’da her gün annemi arayıp tarifler almaya başladım. Erol yaptığım yemeklere şaşırıyor ve bayıla bayıla yiyordu. Onun fikriyle annemin yemek tariflerini yeni evlenen ve bizim gibi yurt dışında yaşayan gençler için bir blogda topladık. Ama yemek benimle tamamen bütünleşmiyor derken Kokosh Girl çıktı ortaya. 3. senesini kutlayacağız yakında. Alin’e hamileyken de bir şeyler paylaşmak istiyordum ama Kokosh Girl’ün kitlesine uymayacaktı. Yeni bir blog açmak lazım diye isim düşünürken bir moda lansmanında “Kokosh Anne hoş geldin” dedi birisi ve orada ismini koydum hemen.
Playdate Turkey, tamamen benim ihtiyaçlarımdan ortaya çıkan yepyeni bir girişim. Alin 1 yaşını geçtikten sonra onu aynı yaş grubuyla bir araya getirmek çok zorlaştı. Çoğu annenin de aynı sorundan rahatsızlık duyduğunu gördüm. Artık apartman dairelerinde büyüyor çocuklar. Yakın arkadaşlarınızın çocukları varsa onlarla görüştürüyorsunuz ama bu yetmiyor. Playdate Turkey etkinliklerinde, benzer yaşta olan çocuklar sosyalleşirken ebeveynler de keyifli vakit geçiriyor. İlerleyen günlerde İstanbul dışında diğer şehirlere de açılmayı çok istiyoruz. Etkinliklerden haberdar olmak için ebeveynler ücretsiz olarak web sitemizden Playdate Turkey’e üye oluyor ve düzenli mailingler ile etkinliklerden haberdar oluyor.
Bir konsept getirmedim aslında. Bu yepyeni, farklı bir oluşum. Ebeveyn ve çocukların etkinlik platformu olarak düşünebilirsiniz. Yurt dışında ebeveynlerin çocuklarının oyun oynaması için belirledikleri zamana Playdate adı veriliyor. Bunu Kokosh Anne tarzıyla harmanlayarak yeni bir konsept oluşturdum.
Playdate Turkey ilk izlenimde bir oyun evi gibi algılanıyor. Belirli bir mekanımız yok. Hep farklı mekanlarda, farklı temalı etkinlikler düzenliyoruz. Üye etkinliklerimiz dışında blogger aktivitelerimiz de oluyor. Beraber yeni mekanları keşfedip uzun sunumlar yapmak yerine, ebeveyn ve çocuklara deneyimleme fırsatı sunuyoruz. Sadece anne ile de sınırlı değil; baba-oğul, anne-baba-çocuk etkinlikleri de gelecek planlarımız arasında.
Eşim bana bu kadar destek vermeseydi, bunların hiçbirisini hayata geçiremezdim diye düşünüyorum. Benim aklıma bir fikir gelir, onun verdiği cesaretle hızlıca ilerlerim hep. Mesela Playdate Turkey fikri bir akşam otururken aklıma geldi ve eşim gecenin bir saatinde web sitesinin adını alırken, ben de sosyal mecralarda hesap açıyordum. Ofiste de beraber olduğumuzdan en küçük şeyi bile ona danışırım. Bu şekilde beraber iş yapabilmek çok keyifli :)
Paylaş