Paylaş
Sevilebilir ve becerebilir olma duygusu olan öz güven, kişinin kendi değeri hakkındaki öznel değerlendirmesi, kendisi ve yetenekleri ile ilgili olumlu ve gerçekçi bir anlayışa sahip olması, kendi özelliklerinin ne ölçüde olumlu ya da olumsuz olduğu konusundaki yorumudur. Başka bir deyişle kişi kendisi olmaktan memnundur ve bunun sonucu olarak kendisiyle ve çevresiyle barışıktır. Bu nedenle Freud öz güveni tanımlamak için; “güç ve güveni hep dışarıda aradım ama bunlar insanın içinden gelir ve her zaman oradadırlar” demiştir.
Öz güven, hem “zekiyim, sevilen bir insanım” gibi kişinin kendisiyle ilgili düşünceleri, hem bu düşüncelerin yol açtığı “mutsuzluk, utanç, gurur” gibi duyguları, hem de bu duygu ve düşüncelerin ifadesi olan “çekingenlik, iddiacılık, dikkat” gibi davranışları içeren geniş bir kavramdır. Kişinin fikirlerini kabul ettirmesi, eleştirilere açık olması, duygusal olgunluk göstermesi ve kapasitesini doğru değerlendirme becerisine sahip olması öz güveninin olduğunun göstergesidir. Bu göstergenin en önemli detayı, kişinin kendini iyi bilmesidir, bunun için de sonuç değil süreç önemlidir. Bu süreçte insanın yarım ve yalnız olduğunu kabul etmesi gerekir. Unutmayın Henry D. Thoreau’nun dediği gibi; “İçimizde yatana kıyasla, önümüzde uzananlar ve geride bıraktıklarımız küçük meselelerdir. Ve içimizde olanı ortaya çıkardığımızda mucizeler meydana gelir.”
Öz güven eksikliği olan kişi içinde eksiklik ve başarısız olma korkusunu sürekli olarak yaşar. Kendinden hep şüphe duyar, pasif olur, her şeye boyun eğer, aşırı uyum gösterir, eleştirilere karşı hassas olur, güvensizdir, aşağılık duygusu içindedir, rekabete giremez, gerçekçi olmayan hedefler belirler, topluluk içinde varlığını belli etmekten çekinir ve sevilmediğini hisseder, kendi açısından olduğu kadar başkaları açısından da olumsuz tavır ve davranışlar içindedir. Eleştirilmeye tahammül edemez ama herkesi ve her şeyi sürekli eleştirir, daima insanlarda kusur ve hata arar, hep başkalarını suçlar ve kendi güçsüzlüğünü başkalarına yüklemeye çalışır. Oysa Walter Benjamin’in dediği gibi; “Kimse başından sonuna dek acemi ve yetersiz hissetmediği bir şeyde ustalaşamaz.”
Öz güven eksikliği, değiştirilemeyen bir kişilik özelliği değildir. Öz güven kazanmak ya da artırmak istiyorsanız yapmanız gereken ilk şey başta kendiniz hakkında olmak üzere olumlu düşünmeye başlamaktır. Bundan sonrasında yapmanız gerekenler ise cesaretli olmak, değişikliklere açık olmak, duygular yerine mantıkla hareket etmektir. Kendinizde tüm bu değişiklikleri gerçekleştirmek zor gelebilir ya da nasıl yapacağınızı bilmeyebilirsiniz. Ama bunun için endişelenmenize gerek yok çünkü kısa sürede öğrenerek kendi başınıza kolayca uygulayabileceğiz NLP ve EFT tekniklerinden yararlanabilirsiniz. Kişilerin amaçlarına ulaşmaları için "nörolojik programlarını" keşfetmelerini ve en iyi şekilde kullanmalarını sağlamayı hedefleyen NLP ve duygusal özgürleşme tekniği olarak bilinen EFT sayesinde duygularınızı, düşüncelerinizi bilinçli bir şekilde değiştirerek öz güven kazanma ve artırma yolunda en doğru adımları atabilirsiniz. Cenap Şahabettin’in dediği gibi; “Mutluluk gibi, şan ve şerefi de dışarıdan bekleme. Etrafında el şakırtısı yokmuş, ne fark eder? İçinde bir ses, ‘Aferin’ desin, bu kâfidir. Hakiki nişan göğsün dışına değil, içine takılır.”
Charles Bukowski’nin dediği gibi “Kalabalığa karışmak için hiçbir özellik gerekmez. Ama yalnız ve dik durmak için, gerçekten çok şey gerekir.” Bu gerekliliklerin ve öz güvenin farkına varılması için aşağıdaki tavsiyeleri akılda tutmak ve uygulamak gerekir.
Paylaş