Paylaş
Babamın işi dolayısı ile ailem Belçika’da yaşıyordu. Ben 8 aylıkken Türkiye’ye, Bursa’nın Gemlik ilçesine dönüş yapmışlar. 1999 yılında ben konservatuvar sınavlarını kazanınca Bursa’ya yerleşme kararı aldık ve yaklaşık 14 yıldır burada yaşıyorum.
Uzun yıllar şarkı söylüyordum ama tabii ki bu işi daha profesyonel bir şekilde yapmak hayalimde olan bir şeydi. Doğru zamanda doğru insanlarla karşılaşınca bu yola girdim. Ben her şeyin bir zamanı olduğuna inanırım. Bu albümün zamanı da şimdi… İlk albümün hikâyesi de böyle başladı. Bursa’da çalıştığım bir mekânda sevgili Haluk Levent’in beni dinleyip beğenmesi ve o doğru insanları hayatıma sokması ile güzel bir süreç başladı benim için ve buralara kadar geldim.
6 Aralık 2013 tarihinde piyasaya çıktı.
Aldığım tepkiler beni çok mutlu ediyor. Sesimle, şarkımla ve klibimle ilgili çok güzel yorumlar alıyorum. Eleştirilere de her zaman açığım tabii ki bunlar da olmalı ama genellikle duyduğum sözler olumlu yönde. Bu beni işime daha çok bağlıyor, hırslandırıyor ve mutlu ediyor.
Aslında bu benim için zor bir soru. Çünkü gerçekten tüm şarkılarımı severek seçtim, severek seslendirdim. Hepsinin de yeri bende ayrı. Bu yüzden belli bir sıralama yapmak mümkün değil ama tabii ki çıkış şarkım olan “Ağır Yaralı” biraz daha farklı benim için.
‘Ağır Yaralı’ internet ortamında zaten dinlenilen bir parçaydı Ve o dinleyenler arasında ben de vardım. Şarkı seçimi aşamasında bu şarkı bana dinletildi ve o an bu şarkının albümümde olması gerektiğine inandım. Ardından stüdyo çalışmaları, okumaları tamamlandı ve en son tüm şarkılarımı dinlediğimde ‘Ağır Yaralı’ benim için daha baskın çıktı. Bu aylarda herkesin içini ısıtacak bir şarkı olduğuna inandım.
Klibimiz sevgili Lara Sayılgan yönetmenliğinde 20 kişilik bir ekiple yaklaşık 18 saat süren bir çalışma ile Kilyos sahillerinde çekildi. Kış aylarında deniz kenarında ve o soğukta klip çekmek zor olsa da bunların hiçbirinin benim için önemi yoktu. Çünkü ilk klibim ve ilk heyecanımdı. İnanılmaz keyifli bir çalışma oldu. Klibin hikâyesi, şarkının da sözlerinden anlaşıldığı gibi bitmiş bir aşk hikâyesini anlatıyor. Âşık olduğu adamı unutamayan, onunla güzel anlarını hep hatırlayan ama tamamen kendini dağıtmış bir kadının hikâyesini anlatıyor.
9 yaşında mandolin eğitimi almaya ve çocuk korosunda şarkı söylemeye başladım. Yine o yaşlarda da solist olarak görev alıyordum. Ve ailemin de desteği ile konservatuvar sınavlarına girip Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda eğitim almaya hak kazandım. Viyola eğitimi aldım ancak şarkı söyleme tutkusundan hiçbir zaman vazgeçmedim. Üniversite yıllarında da Bursa’da sahne aldım uzun yıllar boyunca bunu devam ettirdim.
Yine konservatuar yıllarında zorunlu 3 sene piyano eğitimimiz vardı ama esas branşım viyola olduğu için bu enstrümana daha hakimim. Viyola haricinde çalmak istediğim bir diğer enstrüman da klarnet olsun isterdim.
Tabii ki albüm çalışmaları süresince her şey oldukça yoğun geçiyor fakat sonucunu düşünmeden de edemiyorsunuz. Benim için heyecan verici bir duygu. İnsanların tepkisini merak ediyorsunuz, düşüncelerini merak ediyorsunuz. Çevremdeki dostlarımın, arkadaşlarımın benimle gurur duymaları aynı heyecanı benimle yaşamaları ve bana destek olmaları beni çok mutlu ediyor. Bu duyguları sadece albümümün piyasaya çıktığı ilk gün yaşamadım, bu mutluluğum hala devam etmekte.
Aşk’a Emanet, ‘Boş ver’ isimli şarkımızın içerisinde geçen bir söz ve o şarkıyı dinlerken bende o söz farklı bir his yarattı. Tamamen anlık bir şeydi. Beni severek dinleyen, takip eden herkese emanet etmek adına, bu ismin anlamlı olacağını düşündüm ve bu yüzden albümümün ismini ‘Aşk’a Emanet’ olarak seçtim.
8 yıldır şarkı söylüyorum. Bursa’da birçok mekânda sahne aldım. Albüm öncesi de Bursa’da özel bir barda sahne alıyordum.
İlk kez yine Bursa’da bir mekânda sahneye çıktım. Şarkı söylemekten hiçbir zaman vazgeçemeyeceğimi anladığım bir gündü. İnsanın kendini mutlu ve özgür hissettiği işi yapması gerçekten çok önemli… Duygularımı en rahat ifade ettiğim hallerim ve bunu karşıya hissettirmek. İşte benim için şarkı söylemek bu!
Haluk Levent’in çalıştığım mekânda beni dinlemeye gelmesi, birlikte şarkı söylememiz ve sonrasında benimle ilgili söylediği güzel sözler asla unutamayacağım anlardır. O yüzden o günün bende anlamı büyüktür. Ayrıca ilk konserimi Haluk Levent'ten önce sahneye çıkarak vermiştim. Onca rock severin karşısında parçalarımı söyleyip beni beğenmeleri muhteşem bir duyguydu ve bana ayrı bir güven verdi.
Tarzım ağırlıklı olarak Türkçe pop. Ancak sahne aldığım yerlerde yeri geliyor Türk sanat müziği, rock ve türkü de söylüyorum. Canlı performanslarda tek bir tarza bağlı kalmamayı seviyorum aslında. Temelde Türkçe pop söylüyorum ve albümümde de bu tarzda şarkılar var.
Değerli paylaşımlarından ve verdiği içten yanıtlarından dolayı Tuğba Yurt'a çok teşekkür eder, kendisine müzik hayatında başarılar dileriz.
Röportaj: Melin Kahraman
Paylaş