Çocuğunuzu yetiştirirken mizaç özelliklerini yakından tanıyın

Her çocuk farklı mizaç yapısı ile dünyaya gelir. Her mizaç yapısının farklı özellikleri ve arayışları söz konusudur. “Çocuğun mizaç özelliklerini tanımak hem anne babalar hem de öğretmenler için önemlidir” diyen Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk ile çocuk yetiştirmede mizaç temelli yaklaşımı konuştuk.

Haberin Devamı

Karakter ve kişilik oluşumunda mizacın etkisinden bahseder misiniz?

Mizaç, kişiliğin biyolojik temelidir. Bebekler doğdukları zaman bile dünyaya verdikleri tepkiler bakımından birbirlerinden çok farklı oluyor; sadece fiziksel özellikleri bakımından değil, dünyayla kurdukları ilişki bakımından, dünyaya verdikleri tepki bakımından da. Mesela bebeğin çok ağlıyor olması ve kolay yatışmaması bir mizaç özelliğidir. Bazı bebekler yeni yerlere, ilk kez gördükleri insanlara hızlıca alışıyor. Bazı bebeklerse çok temkinli ve tedbirliler; tanımadıkları insanların yanında rahat hissetmeye başlamaları çok yavaş oluyor, uzun süre bu yeni çevreyi ve yeni insanı izleme ihtiyacı duyuyorlar. Bazı çocuklar genelde güler yüzlü, bazısı ise değil. Bunun çocuğun mutlu olup olmamasıyla ilgisi yok. Bu çocuğun genel modu, genel ruh hali. İşte bunlar mizaç özelliklerine bazı örnekler. Çocukluğun ilk yıllarında, bebeklikte bile belirginler.

Haberin Devamı

Kişilik ise yıllar içerisinde yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Çocuk yeni deneyimler edindikçe, kendine özgü bir dünyayı anlama, dünyayla ilişki kurma şekli geliştiriyor. İşte bu kişilik. Genelde ergenlikten önce bundan çok da söz etmiyoruz. Gözlemlediğimiz farklılıklar daha çok mizaç farklılıkları.

Çocuğunuzu yetiştirirken mizaç özelliklerini yakından tanıyın

Peki, nasıl oluyor bu? Örnek verebilir misiniz mizaç ve kişilik farkına?

Mesela cimrilik bir kişilik özelliğidir, mizaç değil. Korkulu mizacı olan bir bebek ileride eli sıkı olabilir, buna daha yatkın olur diyebiliriz, özellikle yoksunluk deneyimi yaşadıysa. Mesela savaş veya iş kaybı yüzünden aile geçim sıkıntısı çektiyse veya çocuk bunları dinleyerek büyüdüyse ya da bu duygusal yoksunluk şeklinde de olabilir. Ebeveyniyle ilişkide duygusal yoksunluk çeken bir korkulu mizaca sahip çocuk hayat boyu elindekileri kaybetmekten korkabilir. Kıskançlık da mesela bir mizaç özelliği değil, kişilik özelliğidir. Duygusal olarak tepkisel bir mizaca sahip olanlar ileride daha kıskanç olabilir. Bunların hepsi çocuğun deneyimlerine bağlıdır.

Haberin Devamı

Ebeveynlerin davranışları çocukların mizacını nasıl etkiliyor?

Kişinin deneyimleri önemlidir. Aynı ebeveyn davranışı çocuğun mizacına göre farklı sonuçlar yaratır. Mesela aşırı müdahaleci bir ebeveynlik korkulu mizaca sahip bir çocuğun içedönük olmasına sebep olabilir. Aynı müdahaleci ebeveyn, tepkisel mizaca sahip bir çocukta saldırgan davranışların ortaya çıkmasına yol açabilir. Tepkisel çocuk deneyimle şunu öğrenir; “Anneme ne zaman öfke göstersem, annem geri çekiliyor.” Böylelikle saldırgan davranış çocuğun zaman içerisinde anneyi nasıl sınırlayacağını öğrendiği bir yöntem olur; çocuk insanlarla böyle başa çıkabileceğini öğrenir. Korkulu çocuk da çekilerek dünyayla baş etmeyi öğrenir. Ebeveynin davranışı aynı, ebeveyn aşırı müdahaleci bu örnekte mesela. Ama çocuğun mizacına göre sonuç değişiyor.

Haberin Devamı

MİZAÇ ÇOCUKLUKTA FARKLI ERGENLİKTE FARKLIDIR

Anne babalar çocuklarının mizacını nasıl anlayabilir?

Burada sözünü ettiklerim mizaç özelliklerinin sadece birkaçı. Bebeğin mizacını anlamaya çalışırken farklı özelliklere, farklı davranışlara bakarız. Mizaç; çocuklukta farklı, ergenlikte farklıdır. Çocuklar farklı mizaç özellikleri bakımından farklı yerlerde dururlar. Mizaç bunların bir bileşimidir. Mesela hem korkulu hem de tepkisel olan bir çocukla, korkulu ama tepkisel olmayan bir çocuk arasında büyük fark vardır. Bunların her birini ayrı ayrı değerlendirmek gerekir.

Çocukların mizacı zamanla değişir mi?

Zaman içinde mizaç biraz değişir ama büyük oranda süreklilik gösterir. Fakat kişi, yaşı ilerledikçe, öz denetim becerisi geliştirir. Duygularını, davranışlarını kontrol etmede daha usta hale gelebilir. O zaman mizaç kendini ilk çocuklukta olduğu gibi belli etmez. Mesela utangaç mizaca sahip bir çocuk bununla baş etme stratejileri geliştirebilir ve altta yatan o kuvvetli eğilim ne olursa olsun diğer insanlar onun utangaç olduğunu artık pek de fark etmeyebilirler. Kişi kendisi içinde ne hissettiğini biliyordur ama bunu ayarlamayı öğrenmiştir, fark edilmeyebilir ama bu kişinin artık utangaç olmadığı anlamına gelmez.

Haberin Devamı

O zaman çocukların karakter ve kişilik özellikleri sadece doğuştan gelir diyemeyiz değil mi?

Sadece doğuştan değil, evet. Çevre çok önemli. Çocukluktaki deneyimler, ailedeki yaşantı, özellikle ebeveynin çocukla ilişkisi, çocuğa nasıl davrandığı önemlidir. Mizaç, çocuğun hayat boyu birlikte yaşayacağı bir yapıdır. Çocuğun bununla barışık olması, mizaç yapısıyla ilgili kötü hissetmemesi önemlidir. Bu geribildirimi de çocuğa ilk önce anne baba verir; mizaç özellikleri bakımından onu överek veya yererek ya da küçümseyerek. Örneğin, korkulu mizaca sahip bir çocukla alay ederek onun korkusuz olacağını varsayan bir ebeveyn çocuğunda olsa olsa özgüvenin azalmasına, kendinden utanmasına, kendini değersiz hissetmesine sebep olur. Ebeveyn böyle yaptığında çocuk korkusuz olmaz. Çocuğun ihtiyacı olan bu değildir.

Haberin Devamı

Ebeveynler sözel olarak veya yüz ifadeleriyle, çocuklara ne mesaj veriyorlar, buna dikkat etmeliler. Çocuğun ihtiyacı olan ebeveynin yönlendirmesi, çocuğun duygu kontrolünü öğrenirken ebeveynin desteğidir. Çocuğa kendini kötü hissettirmekten başka hiçbir işe yaramayan davranışlardan ebeveynler sakınmalıdır. 

Çocuğun karakter gelişiminde çevrenin ve okulunun nasıl bir önemi var?

Çocuğun mizaç özelliklerini tanımak öğretmenler için de önemli olmalı. Mesela algısal duyarlılığı yüksek çocuklar, yüksek sesten, parlak renklerden etkilenirler. Bu çocuklar için okulda sessiz ve görsel olarak da boş, sakin bir köşenin olması çok önemli. Çünkü okullarda, özellikle yuvalarda şöyle bir düşünce var sanıyorum; duvarlar rengarenk şeylerle ne kadar çok kaplı olursa orası o kadar neşeli ve eğlenceli bir yer olarak görünür. Bu bir yanılsamadır. Mesela yüksek sesle müzik çalmak da çocuk partilerinin sanki daha eğlenceli olduğunun bir işaretidir. Halbuki yok böyle bir şey. Bütün bunlar çocukların duyusal olarak aşırı yüklenmesine sebep oluyor. Aşırı yüklenme çocuğu yoruyor, gerginleştiriyor, huysuzlaştırıyor. Anaokulu yöneticilerinin, ebeveynlerin ya da çocukları için organizasyon düzenleyen her yerin bunun farkında olması lazım. Bütün çocuklar için bunlara genel olarak dikkat etmek gerek ama özellikle algısal duyarlılığı yüksek çocuklar için. Onlar bu gibi kaotik ortamlardan çok daha hızlı şekilde ve olumsuz etkileniyorlar, stres yaşıyorlar. Bu, çocuğun okulda öğrenmesini de olumsuz etkiliyor.

ÇOCUK YETİŞTİRİRKEN MİZACA UYGUN DAVRANMAK

Mizaç temelli yaklaşıma çocuk odaklı bir yaklaşım diyebilir miyiz?

Çocuk yetiştirmede mizaç yaklaşımı çocuğu tanımamız ve ona saygı duymamız gerektiğini vurguluyor. Bu, çocuğun olduğu gibi kabul edilip bırakılması anlamına gelmiyor elbette. Bilakis, çocuğu yetiştirirken mizacına uygun davranmak gerektiğini, çocuğun buna göre yönlendirilmesi gerektiğini savunan bir yaklaşım. Ben bu alanda beş yıl, Avustralya’da, Melbourne Üniversitesi’nde mizaç konusundaki en önemli gelişim psikologlarından Profesör Ann Sanson ile birlikte çalıştım. Bu yaklaşım ebeveynin çocuk yetiştirmedeki rolünü çok önemser. Çocuğu hayata hazırlamak ebeveynin önemli görevi ve sorumluluğudur. Çocuğun iyi yetişmesinden yetişkinler sorumludur. Mizaç yaklaşımı; çocuğu tanıyalım, onu olduğu gibi kabul edelim ve kendisiyle barışık, hatta kendisini çok beğendiği için hiç değişme ihtiyacı duymayan, bir nevi narsistik insanlar yetiştirelim düşüncesi değildir. Korkulu mizaca sahip bir çocuğun kaygı problemleri yaşamadan gelişmesine nasıl yardımcı olabiliriz, bu çocuğa nasıl yaklaşmalıyız, gibi soruların cevaplarını bulmamıza yardımcı olur. 

Yazarın Tüm Yazıları