Paylaş
Kan tahlilini yaptırıp, Beta HCG hormonun yüksek olduğunu görüp de, inanmakla inanmamak arası yaşanan his. Gülmek ve aynı anda ağlamak…
Tatlı bir telaş sarar etrafını insanın, doktor randevusuna kadar kendi içinizde acabalarla gider gelirsiniz. Ta ki doktor, ‘hayırlı olsun, keseniz oluşmuş’ diyene ve ‘artık kalp atışlarını bekleyeceğiz’ diyesiye kadar.
İşte ben o an anne oldum! Doktora dedim ki ‘iyi bakın, bende iki tane kese var’... Ben minik meleklerimin ikiz olduğunu ve beni minicik kalpleri ile beklediklerini o an hissettim. Her gebelikte olduğu gibi doktorun önemli uyarısı ‘keseler tutunamayabilir’ oldu. İşte ben de bebeklerimle ilk o zaman konuşmaya başladım. Onlara ‘sıkı tutunun annecim ikinize de çok ihtiyacım var, ikinizi de çok seviyorum’ dedim. Sanki minik birer kangurularmış gibi içimde onları heyecanla taşımayı ve bu işi sonunda kadar sağlıkla götürmeyi arzuladım. Nitekim tutunma ile yaşanabilecek kaygıları atlatalı epey zaman oldu.
Bir veya çoğul gebelikte kesenin tutunup kalp atışlarının duyulduğu ilk 12 haftayı atlatmak çok önemlidir. Yoktan var olan bir canlı sizin içinizde oluşum çabasındadır. Dolayısıyla bu dönem dahil gebeliğin tüm haftalarında beslenme çok önemlidir.
Bu ilk 12 haftada beslenme uzmanı olarak uyarıda bulunmam gereken birkaç nokta var. Öncelikle yüksek miktar kafein tüketimi ve diüretik yani idrar söktürücü özelliği olan besinlerden uzak durmak gerekmektedir. Toplum olarak çay-kahve tüketimini severiz. Kimse de sosyal hayatımınız bir parçası olan bu ikramın riskli olabileceğini tahmin etmez. Ayrıca son yıllarda sağlıklı beslenme konusundaki hassasiyetimizin artmasıyla hayatımıza giren bitki çaylarının da idrar söktürücü özelliğinden dolayı riskli olan grup arasındadır. Özellikle adaçayı, papatya, mate çayı, mısır püskülü, kiraz sapı en fazla risk taşıyanlardandır.
Son dönemde yapılan bazı araştırmalarda yeşil çayın gebelikte fazla tüketiminin fetusun yani bebeğin karaciğerinde harabiyet yapmasıyla ilgili bazı çalışmalar bulunmaktadır. Salatalarımızın vazgeçilmezi olan maydanozda ne kadar sağlık deposu olsa da gebeliğin ilk 3 ayında dikkatli tüketilmesi gereken riskli besinlerdendir. Özellikle kaynatılıp suyunun içilmesi veya miktar olarak fazla maydanoz tüketmek düşük riskini arttırabileceğinden bu dönemde tüketilmesini istemediğimiz bir besindir. Gebelikte omega-3 tüketiminin önemine sonraki haftalarda değineceğim ancak balık yerine tüketilen özellikle karides, midye gibi ağır metal içeren deniz mahsulleri de oldukça sakıncalı grup içerisindedir.
İlk dönemde muhakkak alınmasını tavsiye ettiğimiz besinlerde var elbette. Hücre oluşumunu olumlu yönde etkileyen folik asit takviyesinin yapılması önem taşımaktadır. Doktorunuzun destek olarak takviyede bulunmasının yanı sıra besin tüketiminize yeşil yapraklı sebzeler, brokoli, bamya, pancar, kuru baklagil ve buğdayın embriyosu olan rüşeymi eklemeniz de yararlı olacaktır.
Ayrıca whey proteini de embriyonun tutunumu için oldukça önemli bir proteindir. Whey proteini peyniraltı suyunda, yoğurtta (özellikle yoğurdun suyunda) ve sağlık iksiri olan kefirde bulunur. Üstelik kefirin probiyotik içerinin yüksek olması bu dönemde yaşanmasını istemediğimiz kabızlık sorununa da çözüm yaratır. Her hafta değinmeye çalışacağım beslenme kısmı ayınıza hatta haftanıza göre değişkenlik gösterecektir.
Tüm melek annelerin o güzel haberi almaları ve keselerin sağlıkla hayata tutunmaları dileğiyle…
Paylaş