Paylaş
Heyecanla beklenen 2. adım geldi! Kese oluştuktan sonra ilk hedef bebeğin kalp atışlarını duymaktır. Genelde 6. haftada kalp sesleri duyulmaya başlanır. İkiz annelerinde bu heyecan 2 kat fazla olur. Çünkü her zaman keselerden birinin tutunamayıp kalp atışlarının oluşmama riski mevcuttur. Sizlere çift yumurta ikizi annesi olarak duyduğum heyecanı anlatabilmem mümkün değil. Heyecan, korku, sevinç…Tüm duyguların harmanlandığı o an…İlk bebeğimizin kalp sesini duyduk, peki ya diğeri? İkincisini duyacağımız o ana kadar benim kalp atışlarım yükseldi. Sonunda 2. bebeğimin de kalp atışlarını duyabildim...Kalp atışları sanki hızlı hızlı yürüyen bir askerin postallarından çıkan sesler gibi gelmişti o an bana…İnsan gerçekliğine inanmakta zorluk çekiyor. Şimdi içimde benimkinden hariç 2 kalp daha mı var!
Henüz bir bebek şekline bile gelmemiş olmalarına rağmen kalp atışlarını duymak, insanı hem çok duygulandıran hem de gerçekten hamile olduğuna inandıran önemli bir deneyim. İnsan adeta o anı dondurmak istiyor. Sadece biz anneler değil, benzer duyguları babalar da gözleri dolarak yaşıyorlar. Sevgi dolu babaların birer parçası olan minik kalpler…O minik kalpler bir gün üzülmesin, kırılmasın, incinmesin diye harcanan emekler, anneliğin ve babalığın anlamı değil mi zaten…
Yoktan var olma savaşında olan minik kalplerin annesi olarak kendimize iyi bakmamız, bebeklerimize iyi bakmamız anlamına gelir. Doğduktan sonra yeterince titizleneceğimiz miniklerimiz için, şimdi kendimize bakma zamanı. Çok ağır kaldırmamak, ağır egzersizler yapmamak, alkol ve sigaradan uzak durmak, sağlıklı beslenmek, kabız olmamak ve en önemlisi stresten uzak durmak başlıca görevlerimiz arasında. Sağlıklı beslenmek için belki daha önce yemediğiniz lezzet olarak hoşlanmadığınız bir çok şeyi yemeniz gerekebilir. Özellikle protein hücre oluşumda önemli rol oynadığından kaliteli protein kaynaklarını tüketmeniz, eğer tüketemiyorsanız tüketmek için değişik tarifler aramanız şart.
Balık, yumurta, peynir,süt, et ve kuru baklagiller bunların başında gelmektedir. Yumurtanızın tam pişmiş olmasına dikkat etmelisiniz. Yumurtayı haşlanmış olarak tüketemiyorsanız omlet, krep, yumurtalı ekmek ve iyi pişmiş bir menemen olarak tercih edebilirsiniz. Et tüketiminde zorlananlar için kıyma veya sulu yemeğe parça et koymak veya köfte olarak tüketmek, sarımsak ve baharatlarla yada kaşar peyniri ile lezzetlendirerek öğünlerinize dahil etmek mümkün olabilir.
Süt tüketiminde zorlananlar için alternatif olarak kefir, ayran ve yoğurdun yanı sıra sütün yarattığı gaz probleminden dolayı tüketemeyenlere laktozsuz sütü önerebilirim. Balık, omega içeriği bakımda oldukça önemli bir protein kaynağıdır ve gebelikte tükettiklerimiz arasında muhakkak olması gereken bir besin kaynağıdır. Özellikle ağır metal içeren dip balıklarından uzak durmanızı tavsiye ederim. Balık sevmeyen kişilere önerim balık köftesi, balık çorbası ve balık güvecidir.
Çeşitli sebzelerle harmanlanmış balığın kokusunu çok alamayacağınız için tüketimi de daha kolay olacaktır. Kuru baklagiller de vazgeçilmez bitkisel protein kaynağıdır. Gaz şikâyetine karşı önceden ıslatmak veya tüketim sonrası rezene çayı içmek iyi bir alternatif olacaktır. Kuru baklagilleri tüketemeyenlere alternatif çorbalar ve içine kuru börülce, fasulye, mercimek ilave edilmiş salatalar olabilir. Kabızlığa karşı alacağınız en etkin önlem bol su içmek ve posalı yiyecekler ile beslenmektir.
Beslenme programınızın posa içeriğini arttırmak için bol salata, sebze, meyve ve kuru meyve tüketimi şarttır. Tuz ve şeker sadece gebelikte değil hayatınız boyunca bedeninizin düşmanı olarak görmeniz gereken lezzet vericilerdir. Ödem oluşmaması için yapılan tuz kısıtlamasında alternatif olarak baharatları kullanabilirsiniz. En azında geçiş sürecini kolaylaştırır. Şeker yerine ise meyve tüketimine ağırlık vermeniz kilo takibi açısından da önemlidir. Özellikle sigara kullanan annelerin şimdi kendi sağlıklarından ziyade bebekleri için sigarayı bırakmaları gerekmekte. Genetik kodların oluştuğu bu önemli süreçte bebeğin geleceği için zararlı tüm alışkanlıklardan uzaklaşmak tartışılmaz bir konudur. Anne olmanın yüceliği de fedakârlıktan geçmiyor mu? Kendi annemizin fedakârlığını şimdi çok daha iyi anlıyoruz.. Daha bizi bekleyen bu uzun yolculukta kim bilir neler için özveride bulunmamız gerekecek.
Anne olmanın sorumluğunu taşıyan tüm özel kadınlar, minik kalplerinize sevgiyle sarılın…
Paylaş