Paylaş
Sizlerden gelen yorumlardan da görüyorum ki karakterimiz Su yalnız değil. Pek çoğumuzun hayatında zor insanlar var. Bazen bir yönetici, bazen yakın bir arkadaş, bazen de en yakınımızda eşimiz olarak karşımıza çıkabiliyorlar. Yanımızda olsunlar diye uğraşıp dursak da karşı safhada yer alabiliyorlar.
Bazı tükenmiş danışanlarım var; aslında çalışkan ve başarılılar ama karşılarına çıkan IV. kadrandaki agresif ve zor bir yöneticiden dolayı II. kadrana düşüyor, kendilerini güçsüz hissediyorlar. Küçük bir çocuk gibi sürekli aşağılandıklarını, azarlandıklarını söylüyorlar. Bir türlü memnun edemedikleri yöneticileri yüzünden öz güvenlerini kaybediyorlar.
Bazı depresif danışanlarım var; çok mutsuzlar. Yıllardır kocalarını bir türlü memnun edemediklerini, hep azarlandıklarını, aşağılandıklarını, artık güç ve enerjilerinin kalmadığını anlatıyorlar.
Pek çok danışanım eleştirel, agresif, mükemmeliyetçi, tatminsiz vb. zor bir anneyle ya da babayla büyüdüğünü ifade ediyorlar. Annesini ya da babasını bir türlü memnun edemeyen, yeterli ve değerli hissedemeden büyüyen pek çok danışanım var.
Sizlerden gelen soru şu: Peki, ne yapmalıyız? Bu insanlarla başa çıkmak mümkün mü?
Öncelikle geçen hafta belirttiğim gibi sağlıklı olan kadran yaşama I. pozisyondan bakabilmek. Farklı din, dil, hayat görüşü vs. ye rağmen hem kendimizin hem de karşımızdaki kişinin yaşama, tanınma, var olma hakkına saygı duymak.
"Ben yapıyorum ama karşımdaki bana saygı duymuyor" diyebilirsiniz. Sürekli IV. pozisyondan gelen bir yaklaşım bazen I. pozisyonda kalmanızı engelliyor olabilir. Haksızlığa uğradığınızı düşünerek öfkeleniyor siz de ona bağırıyor olabilirsiniz. Günümüzdeki evliliklere baktığımızda güç savaşlarından dolayı biten pek çok evlilik görmekteyiz. İki taraf da IV. kadranda kalmaya devam ettiği müddetçe o ilişkinin uzun ömürlü olması beklenemez.
Bazen de sizi aşağılayan, ezen yöneticiniz olabilir ve tepki vermekte zorlanıyor olabilirsiniz. Yöneticinizi memnun etme, işini kaybetme gibi korkular ve güdülerle bu duruma dayanıyor olabilirsiniz. Gün geçtikçe ‘mobbing’ mağduru çalışanlar artmakta. Eğer siz II. kadrana düşer ve bu durumu yaşamaya devam ederseniz sürekli stres bir süre sonra tükenmişlik sendromu, özgüven kaybı, uyku problemleri, kalp problemleri, depresyon vb. fiziksel ve ruhsal problemlerle sağlığınızı tehdit etmeye başlayacaktır.
Önemli olan bu durumlarla karşılaştığınızda sizin durduğunuz pozisyon. Böyle bir yöneticim, çalışma arkadaşım veya eşim var ve benim tepkim nasıl? Onunla iletişimimiz nasıl gerçekleşiyor? O ne yapıyor, ben ne yapıyorum? Sonuç nasıl bitiyor? Eğer her seferinde aynı sıkıntılı durumu tekrar tekrar yaşıyor ve olumsuz duyguyla baş başa kalıyorsanız bilin ki bu bir oyun ve siz de bu oyunu oynamaya devam ediyorsunuz. Aynı oyunu oynayarak bir şeylerin değişmesini beklemeyin çünkü üzgünüm ama değişmez.
I. pozisyona geçmek için oynanan bu oyunu öncelikle durdurmanız gerekiyor. Burada daha önceki yazılarımda bahsettiğim gibi geçmişten getirdiğimiz tanıdık olumsuz duyguları yinelemeye eğilimliyiz. Küçükken babamızı memnun etmeye uğraştık ama bir türlü edemediysek patronumuzu da memnun etmek için elimizden geleni yapıyor, tekrar tekrar değersizlik duygusuyla baş başa kalıyor olabiliriz.
Böyle bir durum yaşıyorsanız öncelikle karşınızdaki kişinin tavırlarını ‘Yetişkin’ aklınızla, ‘Şimdi ve Şu anda’ kalarak değerlendirmeli ve seçiminizi ona göre yapmalısınız. O sesini yükselttiğinde siz kendinizi ifade etmeye çalışıyor ama bir türlü tatmin edemiyorsanız böyle bir durumda kendinizi açıklamak yerine farklı bir yol deneyin. O ortamdan uzaklaşmak ve sakinleştiğinde konuşmayı denemek bir yol olabilir. Odağınızda ‘onu memnun etmek’ değil, ‘problemi çözmek’ olmalı.
İkinci olarak; iletişim kurarken yaşımız kaç olursa olsun hepimiz birbirimizin sınırlarını deneriz. ‘Terrible 2’ olarak literatüre giren iki yaşındaki çocuklarımız bile bunu yapmıyorlar mı? Nereye kadar zorlayabildiğimizi test ederiz. Siz sınırlarınızı koymaz ve her şeye ‘Peki’ derseniz o sınırlar sonuna kadar zorlanmaya ve sizi tüketmeye devam edecektir. Bunun kıymetini bilen de olmayacaktır.
O yüzden işe önce kendi gücünüze ve değerinize sahip çıkarak başlamaya ne dersiniz?
Son olarak; kim ne derse desin, kim nasıl davranırsa davransın hepimizin gücü var ve ona sahip çıkıp kullanmaya başladığınızda muazzam şeyler yapabildiğinizi göreceksiniz.
Seçenekler var…Yeter ki korkularla değil, içsel gücünüzle harekete geçin…
Başkaları değil, değerinizi biçen kendiniz olsun…
Paylaş