Tüm göçmenler, göç ettikleri ülkede birer yabancıdırlar. Göçmeninin dünyasındaki her şey; iklim, çevre, kültür, dil farklıdır.
Haberin Devamı
Belki siz de kariyeriniz için yurt dışında yaşamayı seçenlerdensiniz. ‘Expat’ statüsü altında farklı bir ülkede farklı bir kültürün içinde var olmaya çalışıyorsunuz ya da ülkemizde yaşanan belirsizliklerden dolayı kaygılanıyor, yurt dışına kapağı atmaya çalışıyorsunuz.
Online olarak hizmet verdiğim pek çok danışanım yurt dışında yaşamanın güzel olduğu kadar zorlayıcı pek çok faktörü de içinde barındırdığını düşünüyor. Yapılan çalışmalar göç yaşantısı ile psikolojik bozukluklar arasında önemli bir ilişki olduğunu gösteriyor. İlk başta farklı kültürden kişilerle iletişim sınırlı oluyor. Bu sınırlılık kişilerin strese girmelerine sebep olup psikolojik sağlığı bozabiliyor. Kişinin ailesinden ve kültüründen ayrılması, gidilen ülkede kültürel farkların büyüklüğü kişide uyum problemi yaratabiliyor. Tüm bunlar onun yalnızlık, yabancılaşma ve kendini değersiz görme gibi duyguları yaşamasına neden olabiliyor.
Haberin Devamı
Göçün aşamaları nelerdir?
Gidilen ülkede kalış süresine göre uyum aşamaları vardır. Bunlardan birinci aşama 6 aylık süreyi, ikinci aşama 6-18 ayları, üçüncü aşama ise 18. aydan ayrılıncaya kadar geçen süreyi kapsar. Her aşama göçmenlerin uyum derecesini belirler. Amerika’da yaşayan kişiler üzerinde yapılan bir çalışmaya göre ilk aşama boyunca göçmenler, Amerika’ya uyum yaşantılarını pozitif yönde görmekte, başarılı ve rahat olduklarını belirtmektedirler. İkinci aşamada (kriz aşaması), göçmenler olumsuz düşünceler içerisindedirler. Kendilerini uyumsuz, yalnız ve umutsuz hissetmektedirler. Üçüncü ve son aşamada ise başarılı bir uyum dönemi geçirmektedirler.
Yurt dışında yaşamanın getirdiği psikolojik rahatsızlıklar nelerdir?
Alkol ve madde bağımlılığı ve kullanım bozuklukları
Paranoid bozukluk
Diğer bozukluklar
Yurt dışında yaşayan Türkler’in sık yaşadıkları duygular nelerdir?
Yabancılık duygusu: Tüm göçmenler, göç ettikleri ülkede birer yabancıdırlar. Göçmeninin dünyasındaki her şey; iklim, çevre, kültür, dil farklıdır. Kişinin dış dünyasında çok somut olan bu yabancılık durumu onun iç dünyasına da yansır. Kendi iç dünyasına da yabancılaşarak bir şeye ve bir yere ait olamam duygusu yaşar.
Yalnızlık duygusu: Yalnızlık duygusu, kişinin bilinçli ya da bilinçsiz geride bıraktığı yakınlarının yokluğu ve onları bırakmasından ötürü kendini suçlu hissetmesinden kaynaklanır. Bu yalnızlık duygusu, üzüntülü bir anda olduğu kadar sevinçli bir anda da görülebilir.
Boşluk duygusu: Göçmen kişi zaman zaman, bilinçli ya da bilinçsizce geçmişte bıraktığı şeylerin yokluğunu hisseder.
Özlem duygusu: Göçmen bilinçsiz olarak kişileri, doğayı, burada olmayan ve orada olan her şeyi özler. Özlem, kimi zaman göçmenin kişiliğinin bir parçası haline gelir.
Kişilik sorunu: Kişinin kendi ülkesindeki kişiliği ile yeni ülkedeki kişiliği çatışır. Zaman zaman düşmanlık duyguları içinde bocalar. İki ayrı kültürün kişinin benliğinde çatışması, göçmenin çocuklarının giderek yeni toplumun bir parçası olması ile derinleşir.
Köksüzlük: Göçmen zaman zaman bir yere ait olmama duygusu içinde bocalar. İçinde yaşayıp kök saldığı toplumdan ve onun verdiği güvenden yoksundur.
Anavatandaki değer yargılarının aşağılanması: Göçmen eski toplumunda doğal ve önemli olan yargılarının yeni toplumda anlamsızlaştığını görür. Yeni topluma kök salabilmek için eski toplumun değer yargılarını aşağılamaya başlar. İki toplumun değer yargıları arasında yaptığı kıyaslama, göçmenin iç dünyasında ve aile yaşamında çelişkilere neden olur.
Aşağılık duygusu: Göçmen kendi dilinin, yaşayış biçiminin, çalışma yaşamındaki ve boş zamanlarındaki alışkanlıklarının çevreyle ilişki biçiminin eskisi gibi anlam taşımadığını ve aynı değerde sayılmadığını fark eder. Kendini yetersiz ve yeteneksiz hissetmeye başlar. Dil yetersizliği bu duyguyu güçlendirir. Kişi önceki yaşamında bu duyguyu belki de çok kısa bir süre için hissetmiştir. Ama kaldığı ülkede sık sık yaşar.
Anadilinin aşağılanması: Dil kişiliği; kişinin kendine verdiği değeri, duyguyu ve güveni etkileyen bir faktördür. Göçmen yeni topluma uyum sağlamak için yepyeni bir dil öğrenmek zorundadır.
Kuşkuculuk: Yeni bir ülkede, yeni bir toplum içinde, sık sık bilinmeyenle karşı karşıya kalan göçmende kuşku duyguları yoğunlaşır. Kuşkuculuk bir davranış biçimi olmaya başladığında tehlikelidir. Giderek nevroz ve psikoz durumlarına yol açar.
Kırgınlık: Zaman geçmesine karşın bir türlü geri dönüşü gerçekleştiremeyen göçmen kırılır. Çoğu zaman çevresindeki insanları, ailesini, dostlarını kırar ve mutsuz eder.
Suçluluk duygusu: Göçmen yeni ülkeye geldiğinde geride bıraktığı kişiler ve değerler karşısında suçluluk duygusuna kapılır ya da yeni yaşamında mutlu olması gerektiği halde, mutlu olmadığı için suçluluk duygusu yaşar.
Ön yargı: Yeni ülkenin doğal bir parçası olmayan göçmen, ülke ve topluma karşı olumsuz duygu ve davranışlar içine girer ve ön yargılı davranır.
Eğer siz de expat ya da kalıcı olarak yurt dışında yaşamayı seçtiyseniz ve yukarıda yazılanlar size tanıdık geliyorsa mutlaka kendi dilinizdeki bir uzmandan destek alın.