Paylaş
Geçen hafta güç oyunlarını anlatmıştım. Sırada ilişkilerde yaşanan güç oyunlarını konuşmak var. Haklısınız, oyunsuz bir dünya düşünülemez. Bardağın dolu tarafından bakarsak oyunsuz bir hayat çok da sıkıcı ve ruhsuz olmaz mı?
Oyunlar var ve hep de olacak. Asıl soru farkında olmadan bizi ağına düşüren bu psikolojik oyunlarla nasıl başa çıkacağımız…
İlişkilerde yaşanan güç oyunlarına geçmeden önce karakterimiz Su’ya bir bakalım. Çünkü biz onun yolculuğuna çıktık birlikte, onun hikayesini dinliyoruz…
Su gücü seven bir kadın. O da herkes gibi farkında olmadan oyunlar oynuyor hayatında. Bazen güç oyunlarının ağına takılıyor, bazen de hayal kırıklıkları yaşıyor. Her gün kendini ve hayatı daha doyumlu, daha güçlü hissetmenin yollarını arıyor…
ODTU yıllarında dans klübüne giriyor. Tüm kızların hastası olduğu cool bir dans hocası var. Siyah pantolonu vücuduna oturan gömlekleriyle çok etkileyici. Karizmatik ve seksi. Bir gün fark ediyor ki karizmatik dans hocası meğer kendisiyle aynı sınıfta! Hiç dikkatini çekmeyen, yanları cepli kanvas pantalonlu çocuğun karizmatik dans hocası olduğunu öğrendiğinde önce dumur oluyor sonra bu durumu kabulleniyor. Sükut-u hayale uğrayarak tabii ki… Ardından katıldığı dans derslerinde fark ediyor ki onu farklılaştıran dansı. Dansla öyle bütünleşiyor ki sanki farklı bir ruh farklı bir beden ortaya çıkıyor…
Katıldığı bir sergide yine aynı duyguya kapılıyor. Gezdiren küratör eserleri adeta yaşayarak anlatıyor. Sanki resimleri kendisi yapmış gibi. Bazı resimler onun için neden özel anlatıyor, işin içine duygularını katıyor. Biraz espri biraz teatral anlatım diğer kadınları olduğu gibi Su’yu da yakalıyor. Başarı…Ve tutku…Onu güçlü kılıyor…
Konserlerinde bazı sanatçılar da bizde bu etkiyi yaratmaz mı? Magazin sayfalarından tanıdığımız, özel hayatında bir türlü dengeli olamayan sanatçılar konserlerinde bir başka olurlar. Adeta hipnotize ederler bizleri. Neden bunca sene tepelerden inmediğini keşfedersiniz. O inanılmaz sahnede sadece şarkı söylemez adeta ilahlaşırlar, hayran olursunuz…
Bu örneklerdeki ortak nokta başarı ve tutku…
Duyguları konuşturmaları, hayata dokunmaları, bizi gaza getirmeleri…
Su, en çok dans etmeyi seviyor. Onu harekete geçiren, mutlu eden, duygulandıran bir deneyim. Evlenmeden önce eşi Deniz’i ikna ediyor ve tangoya başlıyorlar… İyi ki de başlıyorlar. Çünkü tango ile birlikte ilişkileriyle ilgili bazı önemli noktaları keşfediyorlar. Tangoyla ilgili en çok neyi seviyor dersiniz? Karizmatik dans hocasını mı? Doğru, latin görünümlü karizmatik bir hocası var yine karşısında. Tango birine bu kadar yakışabilir ama bu sefer Su’yu etkileyen sadece o değil, tangonun kendisi, felsefesi, hayatla bu kadar örtüşür olması…
Tüm danslarda dansı yöneten erkek. Erkek resmin çerçevesi ama resmin kendisi kadınlar… Tangoda kadın kontrolü bırakmaz yönetmeye kalkarsa uyumlu bir dans çıkmaz ortaya. İşte Su ve Deniz’in ilişkisinde iz bırakan tango hocasından dökülen özlü sözler:
‘Erkekler, işin sırrı şu; ne istiyorsanız onu yapın.’
‘Erkekler dikkat edin, eşinizin bir kere güvenini kaybederseniz bir daha kazanmanız çok zor olur.’
‘Gitmek isteyen kadın gider beyler, yapacak bir şey yoktur…’
‘Kadınlar kararlı ve centilmen bir erkek, erkekler de uyumlu ve zarif bir kadın isterler.’
‘Bu işte niyet önemli… ‘Bir’ olmaya, ‘bütün’ olmaya niyetiniz var ise bu iş olur…’
‘Biz olmanın sanatı Tango. Ben olduğumuz bu gün inadına, biz olmanın dansıdır tango. Müzik başlar… Partnerinizle yavaş yavaş kendi tangonuzun büyülü dünyasına adım atarsınız. Yanlış doğru yoktur sadece uyumlu ya da uyumsuz vardır. Bir kadın ve bir erkek. Aslında hayatın en büyük çelişkisi…’
Su ve Deniz birbirine niyetlidir. Sadece beynen değil ruhen de bir olmaya karar verirler ve birlikte bir yolculuğa çıkarlar…
Etkileyici değil mi?
Bazen bir insan, bazen sanatın ta kendisi… Duyguları konuşturabilen, hayata dokunan, bizi gaza getiren.
Yani tutkulu olanda güç, güçlü olanda tutku mu var acaba ne dersiniz?
Biraz kafa yormaya davet ediyorum sizi.
Yorumlarınızı bekliyorum…
Sevgiler…
Paylaş