Paylaş
Yoksa siz de ‘Dünyanın çivisi çıktı kardeşim!’ diyenlerden misiniz?
‘Kimsede ahlak, etik, değer, meğer kalmadı mı?'
Komşunuzun eşi, kocasını en yakın arkadaşıyla yatakta mı basmış?
İş ortağınız eski sevgilinizle yatıyor olduğunu size itiraf mı etti?
Eşinizle grup seks partilerine katılmadığınız için boşanmak zorunda mı kaldınız?
Ya da… Siz de günümüzün yaşam tarzını artık kanıksar hale mi geldiniz?
Bir yanda her yaz evlenen yüzlerce çift varken, diğer yanda evlenmek ve bağlanmak istemeyen kadın ve erkeklerin oluşturduğu artan bir trend var. Özellikle 30 yaş üstü maddi gücü olan erkekler ve aşka inancını yitirmiş güçlü kadınlar tek partnere bağlanmayı sıkıcı buluyor. Onun yerine cinsel partneri değiştirmenin serbest olduğu ‘takılma’ diye tabir edilen özgür bir ilişki tarzını benimsiyorlar.
Bir de küçük yaşta evlenmiş, 30’unu geçtikten sonra beklentileri değişen ve doyuramadığı cinsel ya da manevi tatminini dışarıda arayanlar var. Internet ortamında tanışan ve partnerini aldatan pek çok hikaye duyuyoruz.
Belki siz de tüm bu hikayeleri yaşayıp bağlanmaktan korkuyorsunuz.
Partnerinizden bir netlik beklediğinizde ‘Kasma, akışa bırakalım, rahat ol biraz’ cevabıyla karşılaşıyorsunuz.
Hatta seks sonrası hemen ortadan kayboluyorlar…
Psikolojik olarak değerlendirdiğimizde bu durum sağlıklı mı, normal mi?
Hayır değil.
Bağlanamama bir problem ve kişi bunu ‘normal’ olarak kabul ettiğinde ve sürekli cinsel partner değiştirdiğinde durum seks bağımlılığına kadar gidebiliyor.
Sevgi, güven, yakın ilişki kurma, aidiyet, sadakat hepimizin temel ihtiyaçlarıdır ve bir kişi bunları reddediyorsa bilin ki altta yatan bir takım travmaları vardır.
Kişinin içindeki güven ve sevgi eksikliğini cinsellikle doldurmaya çalışması en sık rastlanılan nedenidir. Çocukluğunda sevgisiz, güvensiz, şiddet ve ilgisizliğin olduğu ailelerde büyüyen çocuklar risk altındadır. Çocuk kendisiyle ilgilenilmediğini veya ihmal edildiğini, dolayısıyla ebeveynlerini memnun edemediğini düşünebilir. Seks bağımlılığı aslında bir yakınlık bozukluğudur. Bu kişiler ilişkilere güvenmemektedirler, sevgiyi içlerine almayı reddederler.
Bazı kişilerde ise travma çocuklukta değil çok sevdiği, aşık olduğu birini kaybetme sonrası gelişir. Bağlanamama, sürekli partner değiştirme kişinin gerçekten kaçma ve kendini cezalandırma yoludur.
Özellikle sürekli sevgili değiştiren erkekler, çok sayıda kadınla cinsel ilişki kurarak cinsel güçlerinin çok fazla olduğunu kanıtlamaya çalışırlar.
Böylece zafer kazanmış gibi görünürler ve bu yolla altta yatan değersizlik duygularını saklamaya çalışırlar. Yalnızlık, öfke, kendine karşı duyulan nefret gibi duygularla yüzleşmek yerine bunlardan kaçarken, seks ve aşkı aradıklarını söyleseler de aslında seksi ve aşkı zamanlarını öldürecek birer nesne haline getirerek, kendi yaşamlarını ihmal etmektedirler.
Seks bağımlısı olan kişilerin, kişilik yapıları incelendiğinde; narsistik yapı, kendine hayran olma, kendini büyük görme ve bağımlı bir kişilik yapısı görürüz. Çabuk demoralize olan, sıkıntıya gelemeyen ve sıkıntısını giderme adına sürekli arayışlar içinde olan insanlardır. Hayata bakış açıları genellikle karamsardır ve kendini acındırma gibi bir ruh hali içindedirler.
En belirgin özellikleri, seksle ilgili düşüncelerini obsesyon (takıntı) düzeyinde kontrol edemiyor olmalarıdır. Amaç o eylemi yapmış olmaktır ve kişi yaptıktan sonra geçici olarak bir rahatlama hisseder. Ancak bir süre sonra tekrar yapmak ister. Bu böyle kısırdöngü şeklinde devam eder. Seks bağımlıları cinselliği bilinçsizce zevk almak amacıyla değil; acıdan kaçmak, kendilerini doyurmak ya da stresten uzaklaşmak için kullanmaktadırlar.
Hemen hemen tüm bağımlılarda; güçlü suçluluk, utanç duyguları, güçlü izolasyon, yalnızlık duyguları, işe yaramazlık, umutsuzluk duyguları ve kişisel değerlere, inançlara aykırı davranma görülmektedir.
Sevindirici haber ise şöyle; bedensel doyum yaşayan sağlıklı bireyler tek eşli ilişkilerde başarılı olurlar. Bu insanların tek eşle yetinebilmelerinin nedeni, çok eşlilik dürtülerini bastırmış olmaları ya da bir takım ahlaki kaygılar değildir. Tek eşli tutum, aynı cinsel eşle birlikte tekrar tekrar canlı ve zevkli bir cinsel doyum yaşanmasına bağlıdır. Eşler arasında tam bir cinsel uyum vardır.
Sağlıklı erkekle sağlıklı kadın arasında hiçbir fark yoktur. Uygun bir eşin bulunamaması halinde ne yazık ki bugünkü koşullarda geçerli olan durum yaşanır. Tek eşlilik yerine sürekli bir eş arayışına dönüşür. Uygun bir eş bulunduğunda, tek eşli davranış biçimi yeniden oluşur ve cinsel doyum ve uyum var olduğu sürece devam eder. Başka eş bulma düşüncesi ve arzusu ya hiç ortaya çıkmaz ya da eşe duyulan ilgiden ötürü eyleme koyulmaz. Sağlıklı ilişkilerde bedensel tatminin de ötesine geçilerek; birlikte duygusal, zihinsel ve ruhsal tatmin olmaya odaklanılır.
Sürekli bağlanamayan kişileri hayatınıza çekiyorsanız onları suçlamak yerine dönüp kendinize bakmanın zamanı.
Çapkın ruhlu kadın ve erkeklerin sizin için değişeceği fantezisine kendinizi inandırmaktan vazgeçin.
Atın korkularınızı zihninizden ve bedeninizden.
Onlarla zaman harcamak yerine sağlıklı bir ilişkiyi hak ettiğinize odaklanın.
Bırakın onlar ‘Yıl olmuş 2014, hala aşka inananlar var’ şarkısını söyleye dursunlar…
Paylaş