Paylaş
Özellikle kadın danışanlarımdan sıklıkla duyduğum şikayetlerden biri de ‘Mükemmel olmalıyım’ beklentisi. Mükemmel evlat ve mükemmel öğrenci olmayla başladıkları yaşam yolculukları mükemmel eş ve mükemmel anne olmaya çalışmalarıyla devam ediyor ve bir gün bir yerde tükenme noktasına geldiklerinde yaşamlarının nasıl geçtiğini fark ediyorlar.
Bugünkü yazımda ‘mükemmel olmalıyım’ dinamiğinin çeşitleri ve kökenlerinden bahsedip nasıl değiştirilebileceğini anlatacağım.
Eğer sizde ‘mükemmel olmalıyım’ dinamiği varsa hiçbir zaman gevşeyip hayattan zevk alamazsınız. Sürekli ilerlemek için kendinizi zorlarsınız. Okulda, işyerinde, sporda, hobilerinizde, flört ederken ya da cinsellikte ne yaparsanız yapın en iyi olmak için uğraş verirsiniz. En iyi eve, en iyi arabaya, en iyi işe sahip olmalı, en fazla parayı kazanmalı, en yakışıklı ya da en güzel görünmelisiniz. Kusursuz bir şekilde yaratıcı ve programlı olmalısınız.
Sizin için hayat yapmaktan ibaret. Hayat, sürekli çalışıp başarmak zorunda olduğunuz bir yolculuk. Sınırlarınızın son noktasına kadar yükleniyorsunuz. Hiçbir zaman bir ara verip durmak ve olanlardan zevk alma lüksünüz yok. Hatta boş kalmak sizin için son derece rahatsızlık verici.
Yüksek standartlarınızı sürekli tutturamadığınızdan kendinizi huzursuz ve gergin hissedersiniz. Kronik öfke en hakim olan duygunuzdur. Anın tadını çıkartamazsınız çünkü bir sonraki doğru yapmanız gereken şeye takılıp kalırsınız. Az zamanda yapmanız gereken o kadar çok işiniz vardır ki! Sürekli bir zaman baskısı hissedersiniz.
‘Mükemmel ol’ dinamiğinin 3 tipi vardır:
Zorlantılı kişiler, her şeyi kusursuz bir düzende tutmak isterler. Ne kadar küçük olursa olsun her detaya dikkat eder en küçük bir hatadan korkarlar. Her şey düzgün olmayınca gergin hisseder altüst olurlar.
Bunlar işkolik denen tiplerdir. Günde on altı saat, haftada yedi gün çalışırlar. Diğer ihtiyaçlarını feda ederek yüksek başarıya aşırı önem verirler. En iyi olmalıdırlar. Kendilerine koydukları yüksek standartlar bazen başarısızlık duygusuna sürükleyebilir.
Statü yönelimlilik, saygı, statü, zenginlik, güzelliğe, sahte bir benliğe verilen aşırı önemdir. Yüksek beklentilerini karşılayamadıklarında kendilerini cezalandırır ya da utanç hissederler. Daha fazla güç, para, prestij kazanmak için bitmeyen bir mücadele içinde olmalarına rağmen bunlar iyi hissetmeleri için yeterli değildir.
1. Ebeveynlerinizin sevgisi, yüksek standartlarını yerine getirmenize bağlı ve koşulluydu.
2. Bir ya da her iki ebeveyniniz de yüksek, dengesiz standart modelleriydi.
3. Yüksek standartlarınız, kendinizi değersiz ve başarısız hissetmenizi telafi etmek için gelişti.
4. Yüksek beklentileri karşılayamadığınız zaman bir ya da her iki ebeveyniniz de sizi ayıplayıp eleştirdiler.
Eğer siz de ‘Mükemmel ol’ dinamiğinden yorgun düşüp anın tadını çıkartamayanlardansanız ‘tükenmişlik sendromu’na girmeden lütfen aşağıdaki değişim stratejileri üzerinde çalışmaya başlayın:
1. Standartlarınızın dengesiz ya da yüksek olduğu alanları sıralayın.
2. Bu standartları düzenli olarak tutturmaya çalışmanın avantajlarını listeleyin.
3. Bu alanlarda kendinizi bu kadar zorlamanın dezavantajlarını listeleyin.
4. Bu baskılar olmadan hayatınız nasıl olurdu? Bunu hayalinizde canlandırmaya çalışın.
5. Bu dinamiğinizin kökenlerini anlamaya çalışın.
6. Standartlarınızı %25 azalttığınızda bunun etkilerinin ne olacağına bakın.
7. Standartlarınızı sürdürmek için harcadığınız zamanı ölçmeye çalışın.
8. Daha dengeli görünen kişilerin nesnel fikirleriyle veya bir ortak karara vararak daha akla yakın, ‘yeterince iyi’ standartlar geliştirmeye çalışın.
9. Duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarınızı karşılayabilmek için günlük programınızı veya davranış biçiminizi aşamalı olarak değiştirmeye çalışın.
Unutmayın;
Soluk aldığımız her anı sadece bir kere deneyimleme şansımız var.
Zamanı geri döndürme şansımız yok.
İşlerinizin yoğun olduğundan dolayı çocuğunuz büyürken kaçırdığınız kareler bir daha asla geri gelmeyecek.
Ya da başkalarını memnun etmek için yaşadığınız hayattan dolayı kimse başınıza taç takmayacak.
Bize sunulan bu şansı doğru kullanmamız, dolu dolu coşkulu ve anlamlı bir yaşam sürdürmemizle mümkün.
Bu dünyadan gitme vakti geldiğinde erteledikleriniz için pişman olmayın.
‘Mükemmel bir yaşam’ yerine ‘Yeterince iyi ve mutlu bir yaşam sürdürmeye ne dersiniz?
Paylaş