Paylaş
Yaşamınızın hep sizin kontrolünüzde olduğunu düşünüyor musunuz?
Bazen kendinizi anlamlandıramadığınız inişli çıkışlı bir ruh halinde buluyor musunuz?
Heyecanlı mutlu bir moddayken sizi inişe çeken düşünce ve kaygılarla o anı bozmak size bir şey ifade ediyor mu?
Sanırım en çok zorlandığımız şey şu ‘an’da kalabilmek. Geçmiş ve gelecek kaygılarımız zihnimize sürekli hücum ettikçe şu anın tadını çıkarabilmek pek mümkün değil. Buna izin verdikçe bu iniş çıkışları yaşamaya mahkum oluyoruz.
Peki bu düşünce ve kaygılar nereden geliyor? Aslında yetişkin hayatımızda yaşadığımız korkular daha önceki yazılarımda bahsettiğim "Çocuk Ego" durumuna ait korkulardır. (Bkz. Yaşamımıza Bulaşan Çocukluk Kararlarımız ve Yaşam Enerjimize Sahip Çıkmak Adına adlı yazılarım.) 40 yaşında hala topluluk önünde konuşmaktan ya da yalnız kalmaktan korkuyor olabilirsiniz. Bilin ki bu korku şu ana ait bir korku değil, geçmişten bugüne bulaşan, bugüne taşınan bir korkudur. Sizin değil, içinizdeki küçük kız çocuğunun ya da erkek çocuğunun korkusudur.
Birbirimizden ne kadar farklı ve karmaşık gözüksek de en temelde ihtiyaçlarımız ortak ve benzer; hepimizin kabul edilmeye ihtiyacı var. Kabul edildiğimizi nasıl anlarız peki? Sevildiğimizde, beğenildiğimizde, takdir edildiğimizde. Kabul edilme ihtiyacı doğumdan ölüme kadar devam eden bir yolculuktur, sadece göstergeleri değişir. Bir bebek ağladığında annesi onu emzirdiğinde, korktuğunda kucağına aldığında, teninin kokusunu duyduğunda annesinin onu kabul ettiğini hisseder. Anneden sonra baba devreye girer. Baba dış dünyanın sembolüdür, anneden ayrışmayı sağlar. Bir kız babası tarafından beğenildiğinde, bir erkek de gücü babası tarafından onaylandığında kabul edildiğini hisseder.
Aileden sonra sıra arkadaşlara gelir. Arkadaşlar tarafından sevilmeye, kabul edilmeye ihtiyacımız vardır. Özellikle ergenlik döneminde arkadaşlık konusu önemlidir, bu dönemde yakın arkadaşlıkların kurulamaması, bu ihtiyacın doyurulmamasına yol açarak bir gencin en büyük problemi haline gelebilir. Ergenlik döneminde diğer önemli konu karşı cinsle kurulan ilişkidir, karşı cins tarafından beğenilmek, bireyin kabul edildiğini, varlığının onandığını hissetmesi için bir kriterdir. Kabul edilme ihtiyacımızın ne kadar güçlü olduğu okuyacağımız okulları, seçeceğimiz mesleği, çalışacağımız iş ortamını hatta hayat arkadaşımızı belirlemede etkilidir. Para, statü, güç gibi kavramlar toplum tarafından kabul edilmenin göstergeleridir. Kabul edilme ihtiyacımızı yeterince doyuramadığımızda bu ihtiyacı doyurabilmek için sağlıklı olmayan yollara başvurabiliriz. Ergenlik döneminde gençlerin marka tutkunu olması, bir kadının eşinin statüsüyle var olmaya çalışması, bir erkeğin gücüyle herkesi ezerek kendini göstermeye çalışması hep bu yüzdendir.
Konuya korkulardan girip kabul edilmeye nasıl bağladığımı merak edebilirsiniz. Şuan yetişkin hayatımızda yaşadığımız korkularımız, çocuk ego durumuna ait korkular, ‘kabul edilmeme, beğenilmeme endişesi’ne dayanıyor. Eğer küçük bir çocukken algımız başkaları tarafından beğenilmenin, kabul edilmenin çok önemli olduğu doğrultusunda oluştuysa, bunu kaybedebilecek olmak bizde endişe ve korku yaratabilir. Bu yüzden mutsuz olduğunuz halde eşinizden boşanmaktan kaçınabilirsiniz, çünkü yalnız kalmak, toplum tarafından dışlanmak korkusu sizi engelliyor olabilir. Ya da topluluk içinde sesinizi çıkarmaktan, farklı fikrinizi söylemekten vazgeçiyor olabilirsiniz çünkü hata yapmak, kabul edilmemek sizi korkutuyor olabilir.
Peki bu korkulardan, bu yüklerden nasıl kurtulacağız? Kurtulmak mümkün mü? Evet, mümkün. Nasıl mı? Geçmişte o küçük kız ya da erkek çocuğunun kafasında hangi düşünceleri ne zaman nasıl oluşturduğunu bulduğumuzda mümkün. Onun o zaman doyuramadığı ihtiyaçlarını fark ettiğimizde mümkün. Geçmişe bakıp çözümleri bugünde bulduğumuzda mümkün. Bugün o ihtiyaçları nasıl doyurabileceğimiz üzerinde çalıştığımızda mümkün.
Biraz bilmece gibi oldu sanırım. Kafanızı karıştırmış olabilirim. Ben tüm bunları nasıl yapacağım diye soruyor olabilirsiniz haklı olarak .
Sormaya ve cevaplar aramaya haftaya devam…
Bazen bir kitap. Bazen bir yazı. Bazen bir terapist. Bazen de bir yaşam koçu. Size iyi gelecek yol gösterecek her kimse, her neyse...
O korkulardan kurtulmak özgürleşmek ve yeni başlangıçlar yapmak adına buna değer.
Kimbilir belki içinizdeki iniş çıkışların da çözümü buradadır…
Paylaş