Paylaş
Kısa bir aradan sonra yeniden merhaba. Bu haftanın gündeminde hem 14 Şubat Sevgililer Günü hem de kadınlar arasında bağımlılık yaratan Grinin Elli Tonu kitabının filminin bugün vizyona girecek olması sebebiyle bu haftaki yazım Sado-Mazoşist ilişkiler üzerine.
Kitabın konusundan bahsedecek olursak genç, güzel ve masum bir edebiyat öğrencisi olan Anastasia Steele, röportaj yapmak için Christian Grey adında çekici bir iş adamıyla bir araya gelir. Genç kız adamın cazibesine kapılır ve onunla birlikte olmak için her şeyi yapmaya hazırdır. Fakat Grey’in bu ilişkiden bazı beklentileri vardır. Erotik fantezilerini üzerinde uygulamak isteyen adam karşısında kız şaşkınlık duyar fakat bu içindeki arzuları daha fazla arttırır. Zaman geçtikçe bu ilişki ile genç kız adamın karanlık gizli sırlarını öğrenmeye başlar fakat kendini çoktan kaptırmıştır.
Sadizm, karşısındaki kişiye acı vererek veya eziyet ederek cinsel tatmin olmak için duyulan yoğun ve tekrarlayan istek olarak tanımlanır. Bu ad, Fransız filozof ve sadistik öykü yazarı Marquis de Sade'den gelmektedir. Sadizm'in karşıtı olan Mazoşizm ise acıya ya da aşağılanmaya maruz kalarak cinsel tatmin olmak için duyulan yoğun ve tekrarlayan istek olarak tanımlanır.
Genellikle, dövülme, aşağılanma, bağlanma, işkence edilme, vb. seksüel fanteziler içerir. Bazen de kişilerden biri köle olur ve diğer kişi ona tasma takar. Bu isim mazoşist bir içeriği olan "Venus in Furs" romanıyla tanınan 19. yüzyıl yazarlarından Leopold von Sacher-Masoch'dan gelmektedir. Sadomazoşizm 19. yüzyılda çıkmış olmasına karşın günümüzde popüler olmuştur.
Christian Grey ile Anastasia Steele arasındaki ilişki Sado-Mazoşist bir ilişki örneğidir. Sado mazoşizm bir cinsel tercihtir. Sado mazoşist ilişkilerde görülen güç, acı, aşağılanma veya zincirlenerek boyunduruk altına girme önceden belirlenip kararlaştırılan sınırlar dahilinde yetişkin insanlar arasında ve sadece karşılıklı onay ve anlaşma bulunması şartıyla, belirlenmiş olan kurallara göre yapılır ve kesinlikle insanların kendi arzuları dışında zorla uygulanan tacizden farklıdır.
Burada sado-mazoşizmin hak eşitliği gözeten ve sadece farklı bir seçim ve tercih mi, yoksa bir parafili (cinsel sapkınlık) şeklinde mutlak tedavi gerektiren bir cinsel davranış bozukluğu mu olduğu konusu önemlidir.
Eğer sado-mazoşist uygulamalar olmadan cinsel tatminin önemli ölçüde zorlaşması ya da imkansızlaşması görülüyor ve bu durumdan etkilenmiş olan kişi üzerinde yaşam baskısı oluşturuyorsa sado-mazoşizm artık bir hastalıktır ve tedavi edilmesi gerekir.
Her ikisi de hem gay hem heteroseksüel ilişkilerde görülmektedir. Yapılan araştırmalar, sadomazoşistik klüplere üye olanların % 20-30’unun kadın olduğunu bulmuş ve benzer bir cinsiyet oranının hastalık olarak tanılanan sado-mazoşizm için de geçerli olduğunu varsaymaktadır. Pek çok sadist ve mazoşistin geleneksel hayatlar yaşadığı, gelir ve eğitim düzeylerinin ortalama üzerinde olduğuna yönelik bulgular vardır. Sadistler arasında alkolün kötüye kullanımı yaygındır.
Sadistik ve mazoşistik davranışlar zamanla daha kabul edilir olmuştur. Yapılan çalışmalarda uzmanlar, gün geçtikçe artan sayıda nüfusun yüzde 5 ile 25’i arasındaki bölümünde, acı çekmekten zevk alma ve benzer şekilde, partnerinin gözlerini bağlama gibi güç ve güçsüzlükle bağlantılı cinsel uygulamaları düzenli olarak uyguladıklarını tespit etmiştir. İlgili fantezilere sahip oranlar ise daha yüksek rakamlarda öngörülmektedir.
Sado-Mazoşizmin nedenleri ve ortaya çıkışı konusunda farklı teoriler mevcuttur, sado-mazoşist tercihin ortaya çıkışı için hiçbir genel olarak geçerli neden bulunmamaktadır. Sadist içerikli şiddet düşkünleri ve aşırı mazoşistlere ilişkin olarak, özellikle çocukluk çağlarında taciz ve suiistimale sık maruz kalma durumuyla bağlantı kurulmaktadır. Kitapta da Christian Grey annesinin arkadaşı tarafından cinsel tacize uğramıştır.
Sadizmin anneden ayrı kalmanın neden olduğu bir bozukluk olduğu ve anneden ayrılmak zorunda kalmanın, kendini korku şeklinde dışa vurduğu düşünülmektedir. Bu nedenle kişi, cinsel eşi konusunda karışık duygulara kapılmaktadır. Mazoşist açıdan ise, bu korku kendini agresiflik olarak değil de aksine kendini daha aşağı ve bir köle gibi hissetme şeklinde ve anneye karşı olumsuz duyguları nedeniyle kendi kendini cezalandırma eğilimiyle dışa vurmaktadır.
Her ne kadar pek çok kişi hem dominant hem itaatkar rolleri alabilse de mazoşistler sadistleri sayıca geçmektedir. Verdiğim bu oranlar daha çok Amerikan toplumu üzerinde yapılan çalışmalara dayansa da Türk toplumunu düşündüğümüzde de özellikle kadınlarda acı çekmenin daha çok tercih edilmesi şaşırtıcı değildir.
Bu kısa bilgilendirmeden sonra sizleri filmle ve Sevgililer Günü tartışmalarıyla baş başa bırakıyorum. Fanteziler bir ilişkiyi besler ve canlı tutar. Ama partnerinizle yaptığınız cinsel davranışlar sizin tercihiniz değil ve üzerinizde baskı ve sıkıntı yaratıyorsa mutlaka buna dur demeli ve bir uzmandan destek almalısınız.
Paylaş