Paylaş
Su, Deniz ve çocuklar bayram tatilini Bodrum’da geçirdiler. Ada ve Toprak yazın büyük bir çoğunluğunu anneanne ve dedeyle Çeşme’de geçirmiştiler. Su her hafta sonu Çeşme’ye gelmiş, Deniz de işlerinden fırsat buldukça yanlarına katılmıştı. Ailecek Bodrum’da güzel bir tatil köyünde bayramın tadını çıkartmışlardı.
Tabii Bodrum demek Su için bekar günlerinde kız kıza eğlendiği zamanlar demekti. En yakın arkadaşları Sevgi ve Gül de sürpriz yapıp bayramda Bodrum’a gelince çok mutlu olmuştu. Bir gece kız kıza dışarı çıkmışlar, çocuklar babalarıyla kalmış sonra da uyumuşlardı. Çılgın kızlar süslenmişler püslenmişler alemlere akmışlardı.
Sevgi ve Gül ile dışarı çıkmak hem eğlenceli hem de macera doluydu. Üç güzel kadın bir araya geldiğinde mutlaka bir vukuat yaşanıyordu. Özellikle Gül kaynakla uzattığı platin sarısı saçları ve frapan kıyafetleriyle gittikleri her ortamda ilgi odağı oluyordu. Boşandıktan sonra eskisi gitmiş yeni bir Gül gelmişti sanki. Rahat, çılgın ve neşeliydi, artık hiçbir şey umrunda değildi. Küçük yaşta evlendiğinden belki de şimdi kaçırdığı yılların acısını çıkartıyordu. Gözüne birini kestiriyor, gidip onunla tanışıyor ve geceyi birlikte geçiriyordu.
O gece tıpkı eski günlerdeki gibi merkezdeki barları gezdiler. Hoşlarına gidenlerde daha uzun takılıp bir şeyler içtiler. Sevgi ve Gül yaz boyu epey gezmişti. İkisi de ciddi bir ilişki istemiyordu, tek istedikleri yaz aşkı yaşamak takılmak ve eğlenmekti. Ciddi bir ilişkiye ne inançları kalmıştı ne de enerjileri. ‘Arızalar hep bizi mi buluyor’ diye hem üzülüyor hem gülüyor, içtikçe içiyorlardı o gece yine.
Girdikleri bir bar hoşlarına gitti. Ortam hem kaliteli hem de yakışıklı cennetiydi onlara göre. İçki ısmarlayıp daha uzun kalmaya karar verdiler. Sevgi bir ara tuvalete gitmek için kalabalık içinde ilerlerken bir anda gözleri tanıdık bir çift gözle buluştu. Gözlerini kaçırıp tuvalete doğru ilerledi. Kalbi küt küt atıyordu. Adam da onu görmüştü kesin. İçi cız etti.
Onunla görüşmeyeli bir yıldan fazla olmuştu. Deli gibi aşık olmuştu ona. Adam da ondan etkilenmişti. Ama adam evliydi ve bir şeyler yaşanamadan öylece kalmıştı. Evli bir adamla ilişki yaşamak Sevgi’nin dünyasına tersti. Bu adamla koşulları eşit değildi ve durumu kontrol edememek onu çok yormuştu. İkisi de kontrolcü ve mantıkçı tiplerdi. Ama Sevgi uzun zamandır ilk kez birinden bu kadar çok etkilenmiş ve ondan vazgeçmek istememişti. Adamdan karısından ayrılmasını istemişti. Ama adamın hiçbir zaman böyle bir niyeti olmamıştı. Onun için zordu hayatını değiştirmek. Pek çok erkek gibi Sevgi’ye defalarca ‘benim için çok önemlisin, çok değerlisin’ demiş ama buna değmeyeceğini düşünmüştü. Bu yüzden adama karşı kızgındı. Bazı geceler akışına bırakıp sadece bu aşkı yaşamaya izin verse de ertesi gün artan sadece mutsuzluğu olmuştu.
Kendini toparlayıp kızların yanına geri dönerken bir el tuttu elinden. Oydu. Kalabalığın ortasında adam ona sıkıca sarıldı. Birkaç dakika öylece kaldılar. Sonra Sevgi kendini çekti. Karısını aradı gözleri. Karısının olmadığını öğrendi. Bir çocukları olmuş, karısı bebekle otelde kalmıştı. İçi bir kere daha cız etti. Ona karşı hala kızgındı ve konuşmak istemiyordu. Hoşçakal diyerek kızların yanına yöneldi. Adamın arkasından gelmeyeceğini biliyordu. Gelmedi de…
Su ve Gül ise yan masadakilerle tanışmış sohbet ediyorlardı. Gül olmasa Su hayatta böyle bir şey yapamazdı. Yanlış anlaşılmaktan çekinir, kendini kasardı. Önceleri bu durumda kendini suçlu hissetse de zamanla yeni insanlar tanımanın sohbet etmenin kötü bir şey olmadığını öğretmişti kendisine. Ne zaman yurt dışı seyahatine çıksa insanların bar ortamlarında birbirleriyle sohbet ettiğini, kasmadığını görüyordu. Fark etmişti ki, sadece kendisi değil Türkler genelde böyleydi, rahat değillerdi, başkalarının ne düşündüğüne o kadar çok odaklanıyorlardı ki kendileri olamıyorlardı.
Kim bilir kocası Deniz kimlerle tanışıyordu seyahatlerinde. Çok seyahat ediyor, dünyanın pek çok yerinde eğitimler veriyordu. Artık kadınlar da rahattı, gelip tanışıyorlar flörtleşiyorlardı. Çekici karizmatik bir adamı yalnız bırakmadıklarını tahmin ediyordu. Tabii o ne yapıyordu bunu bilemezdi. Düşünmek bile istemiyordu. Ona güvenmekten başka çaresi yoktu. Kocasını çok seviyordu ve onu kaybetmek asla istemezdi.
Paylaş