Paylaş
Her ne kadar eşit olduğumuzu savunsak da hala kadın erkek eşitliğinin tartışıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Fiziksel üstünlüğün getirdiği bir avantajla avlanma döneminden günümüze güç, erkeklere yüklenen maskülen bir kavram olarak görülmeye devam ediyor. İlişkilere baktığımızda kadınların bazılarına kontrolü kullanmaları için izin verilmiş olmasına rağmen kontrol deneyimi tipik olarak erkek deneyimidir. Ataerkil toplumlarda erkekler kararları alır, güce sahip olur ve bu ayrıcalığa tutunur.
Kadınlar için de cinsel ayrımcılığa karşı çıkıp güçlü olmak için çabalamak, erkekler tarafından korunmanın rahatlığından ve kuvvetli bir erkeğin kanadının altında olma fantezisinden vazgeçmek anlamına gelir. Bu tercih; özerk olmayı, kendi kendine ayakta durabilmeyi, erkekler gibi fiziksel olarak kuvvetli olmayı, sorumluluklar almayı, yeni beceriler öğrenmeyi ve yeni yükümlülükleri kabul etmeyi zorunlu kılar. Bu yaklaşımı benimseyen kadın, boyun eğen, anne ve ev hanımı rolünü bırakarak; kendine yeten, bağımsız, güçlü bir birey olmaya karar vermiştir. Eğer kadınlar, feminist, saldırgan, güçlü olursa erkekler onlara karşı duydukları ilgi ve heyecanı kaybedebilirler. Kadınların güçlü, bağımsız ve hayatından memnun olmaları erkekler için korkutucu olabilir.
Erkekle kadın arasındaki önemli kontrol noktalarından biri de cinsel ilişkidir. Erkekler egemenliklerini genellikle her alanda sürdürmek ister. Erkekler, cinsel ilişkiye girmek için kadınlardan çok daha fazla isteklidir. Kadınların, erkeklerle ilişkiye girmekten kaçındığı zamanlar olabilir çünkü bunu erkeği kontrol etmek için bir yol olarak görebilir. Bir kadın, ilişkiye girmedeki kontrolün elindeki tek güç olduğunu hissedip bu gücü kullanabilir. Kadınların birçoğu, erkeklerin cinsel ve duygusal ihtiyaçlarını, açlıklarını kontrol ederek onları manipule ederler. Cinselliklerini kullanarak erkekleri, evlilikle ve çocukla ilgili sorumlulukları almak için oyuna getirebilirler. Erkekler, kadınların kendilerini para merkezi gibi gördüklerini ve bu paraya sahip olmak için rol yaptıklarını hissederken, kadınların bir kısmı da cinsel nesne olarak görülmekten şikayet ederler.
Erkekler ve kadınlar, cinsel ilişkiye girdikleri kişinin ihtiyaçlarının farkında olurlarsa, birbirlerinin nelerden hoşlandığına, nelerden hoşlanmadığına dikkat ederek, birbirlerine saygılı, özenli ve duyarlı davranırlar. Sevgi ve içtenlikle öpüşerek, birbirlerinin duyarlı oldukları bölgeleri okşayarak, ötekinin duygusal yükselişini özenle gözleyerek, içtenlikle birbirine sarılarak ilişkiye girdiklerinde birbirlerine güvenirler ve kendilerini akışa bırakırlar, çoğunlukla birlikte ve aynı anda orgazm olurlar. Orgazmdan sonra erkeklerin çoğu maç bitmişçesine sahayı terk ederler. İlişkiden sonra kadının bir süre daha şevkate, özene ve ilgiye ihtiyacı vardır. İlişkide ötekine gerekli özeni göstermeyen erkekler ve kadınlar birbirlerinin ne hissettiğini anlayamazlar.
Günümüzde pek çoğumuz her şeyi kontrol etme çabasındayız. Çünkü güçsüz hissetmekten, kaybetmekten, incinmekten, yetersiz hissetmekten, kıskançlık duyguları yaşamaktan korkuyoruz. Bu yüzden de kontrol edemeyeceğimiz durumlardan kaçınıyoruz. Aslında kontrol etmekten vazgeçtiğimizde önce bedenimizde sonra da ruhsal dünyamızda muazzam bir değişim başlıyor. O gergin ve tetikte bekleyen vücut izin verdiğinde ve akışına bıraktığında farkındalığı da artmaya başlıyor. Gereksinimlerini tanımaya ve sezgilerini kullanmaya başlıyor. Sağlıklı ilişkiler kurmak istiyorsak önce kendimizin ve oynadığımız oyunların farkında olmalıyız. Unutmayın ki sağlıklı bir ilişki kontrol amaçlı bir gücün üzerine kuruluysa o ilişkide asla samimiyet ve güven gelişemez.
Gerçekten ‘güçlü’ olmak istiyorsanız, aşağıdaki değerleri ‘güç’lendirmeye ne dersiniz?
1- Kendi dengenizi bulun: Dengeli olmak, yere sağlam basmak, rahat olmak, nerede durduğunu bilmek, bedenin sağlam, zihnin istikrarlı olmasıdır. Dengede olmakta zorlanıyorsanız mutlaka destek alın.
2- Tutkulu olun: Tutkunun gücü başka hiçbir şeyin yapamayacağı kadar zindeleştirir. Tutku, bizi kendimizle yüzleşmeye ve değişime zorlar. Tutkunuz az ise sıkıcı, soğuk ve korkak olursunuz. Tutkuyla dolup taştığınızda dizginlenemeyen bir enerji ile patlarsınız.
3- Kontrolü iç disiplini sağlamak için kullanın: Çevrenizdeki olaylar büyük bir karmaşaya neden olduğunda ve bu olaylar hayatınızı tehdit ettiğinde duygularınızı kontrol etmeniz önemlidir. Kontrol gücünüz eksikse, içinizdeki kararsızlığın kurbanı olursunuz ve bağımlı, depresif, uykusuz ve tembel olabilirsiniz.
4- Sevgi gücünüzü geliştirin: Sevmek ve sevilmek konusunda bonkör davranın. Fakat aşırı sevgi ile ‘Kurtarıcı’ rolünü üstlenip kendinizi ihmal ederek başkaları için aşırı fedakarlık da yapmayın. Aşk gibi algılanmasına karşın kıskançlığın aşk ile hiçbir ilgisi yoktur. Kıskançlık sahip olmak, karşısındaki kişiye hükmedip onun hareketlerini kontrol etmekte ilgilidir. Eğer sadece ‘saf aşk’ varsa, bu, kontrolü tamamen dışlar. Kontrolü bırakmanın en büyük ödülü sevginin yeniden keşfedilmesidir.
5- İletişim becerilerinizi geliştirin: Karşınızdakini kalp gözünüzle dinlemeye, onu anlamaya çalışın. Ne hissettiğinizi ona ifade etmekten kaçınmayın. İlişkilerdeki en büyük ihtiyaç, incinmemek ve incitmemek için oyunlara başvurmak yerine, samimi ve açık olmaktır.
6- Bilginizi arttırın: Bu sayede belirsizliklerden kurtulur daha sağlıklı kararlar verirsiniz. Sadece beyninize ve mantığınıza güvenmeyin, sezgilerinizi de duymaya çalışın. Yaşamınızla ilgili bir vizyonunuz olsun. Sadece görünenlerle yetinmeyin, bazen sınırların dışına çıkıp büyük fotoğrafı da yakalamaya çalışın.
7- Erdemli olun: Erdem, üzülmeden veya egonuzu dahil etmeden olayları kendi akışına bırakma gücünüzdür. Düşünceleri altüst eden olayların ortasında bile sakin olmanıza, olayları olduğu gibi görmenize izin verir. Başarılarınızın da hatalarınızın da ne kadar gelip geçici olduğunu görmeye başlarsınız.
Erdem kişiye umut ve inanç verir...
Paylaş