Paylaş
Benim gibi ergenlerle çalışan bir psikologsanız aile ile de çalışmak zorundasınız. Her ne kadar kişilik yapısı etkili de olsa, çocuğundaki sınav kaygısı, öfke patlamaları gibi şikayetlerle gelen bir ailede sorunun kaynağı genelde ailedir. Aileyi işin içine katmadan başarılı olamazsınız.
Ergenimiz eğer kız ise konu dönüp dolaşır cinselliğe gelir. Anneler genellikle gizliden gizliye kızlarını takip eder, söz geçiremedikleri konulara bizim üzerimizden müdahale etmeye çalışırlar. Yıllar önce sevgili Prof. Dr. Yankı Yazgan bir sunumunda beyin fotoğrafları göstermiş ve yapılan beyin araştırmalarına göre anne olduğunda bir kadının beynindeki kaygı merkezinin sürekli aktif hale geldiğini anlatmıştı. En özgür ruhlu, cesur kadınlarda bile doğum sonrası birtakım kaygı ve korkuların ortaya çıkması hep bu yüzden diyebiliriz. Köşe yazılarında hayatını anlatan sevgili gazeteci Ayşe Arman da buna güzel bir örnek değil mi?
Diğer taraftan bakıldığında ‘erken ergenlik’ diye bir kavramın ortaya çıktığı bir dönemde yaşıyoruz. Televizyon ve internet gibi uyarıcıların sayesinde çocuklarda artık çok daha erken bir yaşta uyarılmalar baş gösteriyor. Pek çok şeyin göz önünde yaşandığı, ‘normal’leştiği günümüzde anneler çocuklarının riskli davranışlara girmelerinden endişeleniyorlar, özellikle de cinsel ilişkiye erken girmelerinden kaygı duyuyorlar.
Anneler endişelenmekte çok da haksız değiller çünkü yapılan araştırmalar gösteriyor ki cinsel gelişimin zamanlaması ergenin fiziksel ve ruhsal sağlığı üzerinde önemli ve hızlı sonuçlar doğurabiliyor.
Ya uzun vadeli sonuçları? Erken başlayan bir cinsel yaşam bireyi yetişkin yaşamındaki duygusal ilişkilerinde nasıl etkiliyor?
Texas Üniversitesi’nden psikolog ve bilim adamı Paige Harden ergenlikte başlayan cinsel yaşamın zamanlamasının yetişkin dönemindeki aşk hayatı üzerinde belirleyici olup olmadığını araştırmak istemiş. Örneğin insanların evlenmeyi mi yoksa partnerleriyle birlikte yaşamayı mı seçtiklerini, kaç tane ilişkileri olduğunu, ilişkilerinde tatmin olup olmadıklarını incelemiş.
Bu soruyu cevaplamak için Harden ergen sağlığı üzerine yapılan ulusal uzun vadeli çalışma verilerinden faydalanmış ve ergenlikten (ortalama 16 yaş) genç yetişkinliğe (ortalama 29 yaş) takip edilen aynı cinsiyetteki 1659 kardeş çiftini incelemiş. Her kardeş cinsel ilişkiye ilk girme deneyimlerine göre ‘erken’ (15 yaş öncesi), ‘zamanında’ (15-19 yaş arası) ya da ‘geç’ (19 yaş üzeri) şeklinde sınıflandırılmış.
İlk cinsel deneyimi daha ‘geç’ yaşayan grup ‘erken’ ve ‘zamanında’ yaşayan gruplara göre daha yüksek eğitim görmüş ve daha yüksek gelir sahibi olarak bulunmuş. Aynı zamanda, ilk cinsel deneyimi daha ‘geç’ yaşayan bireyler yetişkin olduklarında evli olma oranları daha düşük ve daha az partnerle ilişki yaşamış olarak bulunmuş.
Evli olan ya da partneriyle yaşayan katılımcılar arasında, ilk cinsel deneyimi daha geç yaşayanların yetişkin döneminde ilişki tatminsizlik düzeylerinin önemli düzeyde daha düşük olduğu bulunmuş. Bu ilişki genetik ve çevresel faktörler hesaba katıldıktan sonra bulunmuş, o yüzden yetişkin dönemindeki eğitim farklılıkları, gelir düzeyleri, dindarlık düzeyleri ya da çıkma sürecindeki ergen farklılıkları, vücut kitle indeksi ya da çekicilik gibi faktörlerle açıklanamaz.
Bu sonuçlar bize ilk cinsel deneyimin zamanlamasının genç yetişkinlikte yaşanan duygusal ilişkilerin niteliği ve istikrarlılığı hakkında fikir verdiğini gösteriyor.
Bu araştırma, erken cinsel deneyimin sonuçlarına odaklansa da, ilk cinsel deneyimi ‘erken’ ve ‘zamanında’ yaşayan gruplar arasında önemli bir fark bulunamamış. Bu da bize erken deneyimin bir risk faktörü olmasından çok, geç deneyimin duygusal ilişkileri şekillendirmede daha ‘koruyucu’ nitelikte olduğunu gösteriyor.
Harden’a göre, bunu açıklayabilecek bazı mekanizmalar var. Örneğin, ilk cinsel deneyimi geç yaşayanların bazı kişilik özellikleri cinsel deneyimi daha geç yaşamaları ve ilişki niteliği üzerinde etkili olabilir. Bu kişiler duygusal ve cinsel partner seçerken daha seçici davranıp çok tatmin olmadıkça yakın bir ilişkiye girmeyi ağırdan alıyor olabilirler.
Aynı zamanda ilk cinsel deneyimi geç yaşayan grup, bilişsel ve duygusal olgunluğa ulaştıktan sonra yakın ilişkiye girdikleri için daha etkili ilişki becerilerini öğreniyor olabilirler.
İlk cinsel ilişki zamanlaması ile yetişkinlikte yaşanan duygusal ilişkiler arasındaki ilişkiyi tam olarak hangi mekanizmaların etkilediği gelecek çalışmalarda da araştırma konusu olacaktır.
Bu çalışma Amerika’da yapılmış olsa da, ülkemizde de ilk cinsel deneyimin yaşı gün geçtikçe erkene kaymakta bu da gelecek neslin kuracağı evlilikler ve ilişkilerin niteliği ve istikrarlılığı üzerinde kaygı uyandırmaktadır.
n.p. (2012, October 19). "Romantic Outcomes In Adulthood Predicted By First Sexual Experience." Medical News Today. Retrieved from http://www.medicalnewstoday.com/releases/251681.php.
Paylaş