Paylaş
Aslında onlar hep vardı ama biz onları şimdi daha çok konuşur olduk. Pekçoğu yıllarını ‘başarısız öğrenci’ damgasıyla geçirdi ve belki de eğitim hayatını hiçbir zaman sevemedi.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, çocukken tedavi edilmediğinde 60% oranında yetişkinlikte toparlanma gösterse de pek çok kişi hayatı boyunca bu problemle yaşamaya ve ‘mağdur’ olarak kalmaya devam ediyor.
Dikkat eksikliği üzerine verdiğim bir seminerde kırklı yaşlardaki bir erkek, öğrencilik hayatındaki akademik başarısızlıklardan sonra istikrarsız bir iş hayatı yaşadığını, yıllarca bir takım psikolojik problemler yaşayarak kapı kapı doktor gezdiğini anlattı. Ve gerçek probleminin dikkat eksikliği olduğunu maalesef ancak yıllar sonra keşfetmiş.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, aslında okul öncesi dönemde sinyallerini vermeye başlasa da okul hayatıyla birlikte derslerde oturmak ve öğrenmek zorunda kalan çocuk problem yaşamaya başlar.
Normal bireylerde dikkat mekanizması otomatik olarak devreye girer. Fakat dikkat eksikliği yaşayan çocuklarda bu mekanizma farklı işler. Beynin dikkat ve öğrenme bölgesi olan frontal loblarındaki nöronlar yeterince aktive değildir. Bu yüzden dikkatleri dalgalıdır ve öğrenme ortamlarında tutarsız performans gösterirler. Öğretmenleri ve ebeveynleri ‘bilerek’ yaptığını, istediğinde yapabildiğini söyleseler de aslında istemsiz olarak dikkatlerini kontrol etmekte güçlük yaşarlar.
Okulda en tipik belirtileri;
• Elleri, ayakları kıpır kıpırdır,
• Derste kalkar, dolaşırlar,
• Çok konuşurlar,
• Sırasını bekleme güçlüğü yaşarlar, dürtüseldirler,
• İlgileri çabuk dağılır,
• Unutkandırlar,
• Dinlemiyormuş gibi görünürler.
Dikkat eksikliği yaşayan çocuklarda okul sorunları, öğrenme bozuklukları, davranış bozuklukları, karşıt olma/ karşıt gelme bozukluğu ve arkadaşlarıyla uyum problemi sıklıkla görülür. Bu çocuklarda öfke kontrolü problemi de yaşandığından anne babalarını epey zorlar tükenmiş duygusu yaşatırlar.
Yaşadıkları problemler;
• Düzenli, programlı çalışamazlar. Organize değildirler,
• Uzun süreli ödevlere sabır gösteremezler,
• Dersleri sonuna kadar dinleyemezler,
• Sabırla yazı yazamazlar,
• Kitap okuyamazlar.
• Zekâsının altında performans gösterirler,
• Zamanı iyi kullanamazlar,
• Özellikle test gibi sınavlarda yanlış okuyup yanlış yaparlar,
• Sıklıkla işlem hatası yaparlar.
Bu konuyla ilgili daha önce yazılar yazdım. Play Attention adında çocuklara uyguladığım bir eğitim programından bahsettim. Bu sefer daha çok kendiniz üzerinde düşünmenizi istiyorum. Çünkü ‘özel’ bir çocuğa sahip olmak ‘özel’ bir ebeveyn olmayı gerektiriyor. Özel bir ebeveyn olmak için de 3 kural var; SABIR, YARATICIK VE İSTİKRAR.
Şimdi bir düşünün…
Kişilik olarak ne kadar sabırlı birisiniz? Sabrınızın sınandığı zamanlarda nasıl bir tepki veriyorsunuz? Bu tepki kendi anne babanızın tepkisine ne kadar benziyor?
Ne kadar yaratıcısınız? Yeni nesil folik asitler sayesinde daha zeki ve algıları daha açık. Bu nesil sorularıyla ve istekleriyle sizi zorluyor. Ne kadar esnek ve gelişime açıksınız? Hayal gücünüzü ve sezgilerinizi eğer çocuklukta bıraktıysanız onlarla anlaşmak için onlardan birkaç adım önde olmak zorundasınız. Eski usuller artık işlemiyor.
Ve koyduğunuz bir kuralı ne kadar istikrarlı bir şekilde sürdürüyorsunuz? Onun tutturmalarına, ısrarlarına rağmen net ve kararlı davranabiliyor musunuz?
Dikkat eksikliği 80% genetiktir ve büyük ihtimal sizde ya da eşinizde de vardır. Eğer çocuk evdeki modellerinden birinden sürekli unutkanlık, dağınıklık, hareketlilik ve sabırsızlık gözlemleyerek büyüyorsa zaten mayasında da olan bir çocuktan farklı davranmasını nasıl bekleyebiliriz?
Eğer sizde ya da eşinizde dikkat eksikliği, öfke kontrolü problemi ya da anksiyete gibi herhangi bir problem varsa mutlaka kendiniz için de bir uzman desteği alın. Aile bir sistemdir ve bireyler birbirini etkiler. Bir problemin düzelmesini istiyorsak tek kişinin çabasıyla değişim gerçekleşmez. Bir takım olduğumuz ve birbirimize kenetlendiğimiz sürece değişim mümkündür.
Ailedeki bir kayıp, boşanma, arkadaş problemleri gibi çocuğun hayatını etkileyen her şey dikkat eksikliği olarak gözlemlenebilir. O yüzden;
*Öncelikle çocuğunuzun ihtiyacının ne olduğunu sorgulayın. Duygularını ifade etmesine izin verin. Belki de ihtiyacı olan sevgi ve dokunulmaktır. Pek çok çocukta ilginin ve güvenin neler değiştirdiğine şahit oldum.
*Çocuğunuzun güçlü yönlerinin farkında olun. Hep eleştirilen bu çocuklar aslında yaratıcı, girişken, risk alabilen, enerji dolu, hoşgörülü ve merhametlidirler. Sporda başarılı olurlar. Onu güçlü yönlerini kullanabileceği alanlara yönlendirin. Başarıyı bir kere tattığında bu onun kendine olan güvenine iyi gelecektir. Sıkılsa da devam etmesi konusunda onu cesaretlendirin.
*Dikkat eksikliği özellikle hiperaktivite de varsa sizi gerçekten yorar ve zorlar. Ama sürekli eleştirildiğinizi düşünün. Ne hissederdiniz? Onun yaptığı olumlu davranışları görün ve takdir edin.
Son olarak da okuldaki öğretmenleri, eşiniz ve çocuğunuzla işbirliği içinde olun. Suçlu aramanın kimseye faydası yok. Pozitif ve yapıcı olun ve ne yaşandıysa şu anda kalarak onu çözmeye odaklanın…
Uzman desteği almadan dikkat eksikliğini tedavi etmek mümkün değil. Ama hiçbir tedavi de aile dahil olmadan mümkün değil unutmayın…
Paylaş